DEMOKRAT GÜNDEM- İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON şirketine yönelik “yolsuzluk” ve “usulsüzlük” iddialarıyla gözaltına alınan eski Başkan Tunç Soyer’in kızı emniyet binası önünde yaşanan sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Avukat Defne Soyer, babasının moralinin yüksek olduğunu ancak soruşturmanın siyasi nedenlerle başlatıldığını iddia etti.
“SABAH 5’TE GÖZALTI: HUKUKSUZLUĞUN GÖSTERGESİ”
Defne Soyer, soruşturma sürecine ilişkin eleştirilerini dile getirirken, özellikle gözaltı yöntemini hedef aldı: “Her zamanki gibi sabah 5’te gözaltına alma durumuyla karşı karşıyayız. Arandığında gelecek kişiler yine yakalama şeklinde bir uygulamayla alındı. Zaten başlı başına bu sürecin hukuksuzluğunu gösteriyor.”
Soruşturma kapsamında henüz ifadelerin alınmadığını belirten Soyer, “Güçlü bir şekilde devam edeceğiz mücadeleye. Dosyayı okuduğumda da endişelenecek bir şey olmadığını da gördüm. Maalesef her şey siyasi ilerlediği için de takip edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“BABAMIN MORALİ YÜKSEK AMA SÜREÇ SİYASİ”
Defne Soyer, babasının durumuna ilişkin bilgi verirken, “Kendisi iyi her zamanki gibi moralini yüksek tutmayı becerebiliyor. Ancak maalesef siyasi bir dava ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum” dedi.
Soruşturmanın ülkeye zarar verdiğini savunan Soyer, “Umarım hızlıca bu yanlıştan dönülür. Bu süreçler, operasyonlar artık halkı çok yoruyor. Memlekete faydası olan insanların cezalandırılması doğru değil. Hiç kimse bunu artık kaldıramıyor” açıklamasında bulundu.
“DEPREM ÜLKESİYİZ, YARATICI ÇÖZÜMLERE İHTİYACIMIZ VAR”
Defne Soyer, babasının başlattığı konut projesinin önemine de değindi: “Süreç kapsamında depremzedeler için geliştirilmiş tüm Türkiye’ye örnek olacak halk konut projesiyle ilgili bunun yapılıyor olması üzücü bir konu. Biz bir deprem ülkesiyiz. Bu yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var.”
SORUŞTURMA SÜRÜYOR
İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON şirketine yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, eski Başkan Tunç Soyer ile birlikte çok sayıda kişi gözaltına alındı. Soruşturmanın, belediyenin eski dönem yönetiminde yürütülen kooperatifleşme modeli üzerinden kentsel dönüşüm projelerinde yaşanan “yolsuzluk” ve “usulsüzlük” iddialarını kapsadığı belirtiliyor.