DEMOKRAT GÜNDEM-CANLI ANLATIM-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, katıldığı bir televizyon programında hem yerel yönetimlerin karşılaştığı engellere hem de Türkiye gündemindeki siyasi gelişmelere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Seçim öncesi duyulan heyecanın yerini baskılara bıraktığını ifade eden Tugay, CHP’li belediyelerin çalışmalarının çeşitli yollarla engellendiğini söyledi.
Ekrem İmamoğlu’nun siyasi liderlik rolüne vurgu yapan Tugay, tutuklu bulunan CHP’li isimlerle ilgili sürecin siyasi bir baskı aracı haline dönüştüğünü belirtti.
Seçim sonuçlarının beklenenden çok daha iyi olduğunu ifade eden Tugay, “İnanılmaz bir motivasyonla göreve başladık. İlk genel seçimde partimizi iktidara taşımak için hep birlikte çalışacağımızı düşünüyorduk” dedi.
“CHP’li belediyelere engel olmak için her yolu deneyecekler”
Ancak geçen süre içinde CHP’li belediyelere yönelik baskıların arttığını dile getiren Tugay, “Zamanla anladık ki bizi rahat bırakmayacaklar. CHP’li belediyelerin çalışmasına engel olmak için her yolu deneyecekler” ifadelerini kullandı.
“Ekrem İmamoğlu bir umut olmuştu”
Ekrem İmamoğlu’nun liderlik etkisine de vurgu yapan Tugay, “Bu siyasi ekip eğer çalışmasına izin verilirse başarılı olacaktı, partiyi iktidara taşıyacaktı. Burada lokomotif isimlerden biri de Ekrem İmamoğlu’ydu. Toplumun inandığı, umut beslediği biri haline gelmişti” dedi.
Tugay, İmamoğlu’nun görevde olmamasının belediyeler için önemli bir boşluk yarattığını ifade ederek, “Adeta biz şimdi kimden yardım isteyeceğiz diye düşündük. Herkesin ailesinden bir büyüğü gibiydi” diye konuştu.
“Yargı süreçleri siyasallaştı”
Tutuklu belediye başkanları ve parti yöneticilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Cemil Tugay, yargı süreçlerinin siyasi baskı aracına dönüştüğünü savundu.
Şişli Belediye Başkanı’nın kent ittifakı gerekçesiyle tutuklandığını hatırlatan Tugay, “Bugün kimlerin kimlerle ittifak yaptığına baktığınızda, akıl almaz bir durumla karşı karşıyayız” dedi.
Tugay konuya dair açıklamalarına şöyle devam etti: “Ortada net bir suç ya da delil görünmüyor. Sadece tanık ifadelerine dayalı olarak bazı suçların isnat edilmesi, bu yargılamaların tamamen siyasi olduğunu gösteriyor. Bu bir baskı yöntemi. Amacı, CHP’nin iktidara gelmesini engellemek.”
“Ülkem adına endişeliyim”
Kendi kişisel durumuna ilişkin özel bir endişe taşımadığını ancak genel gidişata dair ciddi kaygılar duyduğunu belirten Tugay, “Bireysel olarak bir korkum yok ama ülkem adına endişeliyim. Demokrasi dışı bir ortam, her birimizi bir gün tehdit edebilir. Burada kimse bireysel bir kurtuluş hayali kurmamalı” diye konuştu.
“Dört ayda 6 milyar TL kesinti yapıldı”
Ekonomik baskılarla da karşı karşıya kaldıklarını belirten Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dört ayda toplam 6 milyar liralık kesintiye uğradığını vurguladı.
Tugay, “Bütçemizin yüzde 45’i kadar kesinti yapıldı. Bu kesintiler kamuya olan borçlar gerekçesiyle uygulanıyor. Ancak bu borçlar, bizden önceki dönemde pandemi, ekonomik kriz ve depremler nedeniyle oluşmuş borçlardır” ifadelerini kullandı.
Vergi ve SGK borçlarının büyük kısmının personel ödemelerinden kaynaklandığını belirten Tugay, “Vergi ve SGK borçlarının faizinin faizi uygulanıyor. Sadece CHP’li belediyelerin borçları açıklanıyor. Oysa SGK borçlarının yalnızca yüzde 5’i CHP’li belediyelere ait. Kalan yüzde 95’in kimlere ait olduğu açıklanmıyor” dedi.
“Tüm kurumların borçlarını da açıklasınlar”
Tugay son olarak şunları söyledi: “Eğer bu sadece tahsilat amacı taşıyorsa, tüm kurumların, özel sektörün borçlarını da açıklasınlar. Kanuna göre açıklamaları gerekiyor. Aksi halde bu ekonomik yaptırımların siyasi amaçlarla uygulandığı ortaya çıkar.”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, 19 Mayıs’ta düzenlenecek mitingin sıradan bir siyasi gösteri değil, İzmir halkının demokrasiye, adalete ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkma iradesinin bir yansıması olacağını söyledi.
“O miting İzmir’in kendi duygusunu göstereceği bir miting olacak”
Başkan Tugay, “İzmir’in kendi duygusunu göstereceği bir miting olacak. Yakın illerden de katılım bekliyoruz. 19 Mayıs bizim için bir bayram, bir coşku. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün, bu milletin onurunu kurtarışının bayramı. Gençliğe armağan edilmiş olması da ayrı bir anlam taşıyor” dedi.
“İzmir halkı Cumhuriyete ne kadar aşık, özgürlük ve adaleti ne kadar istiyor; gösterecek”
Genel Başkanlarının isteğiyle mitingin 19 Mayıs’ta yapılacağını aktaran Başkan Cemil Tugay, “O mitingde biz hep birlikte bir şeye sahip çıktığımızı göstereceğiz. İzmir halkı Cumhuriyete ne kadar aşık, özgürlükleri ve adaleti ne kadar istiyor, onu gösterecek. Atatürk’ün izinde yürüyenlerin, haksızlığa uğrayan her bireyin yanında olduğunu göstereceğiz” diye konuştu.
“O gün İzmir’in orada olması gerekiyor”
Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 19 Mayıs’taki buluşmanın tarihsel bir sorumluluk taşıdığını belirterek, “O gün İzmir tarihinin en önemli günlerinden biri olacak. İzmir’in orada olması gerekiyor. Ne demek istediğimi İzmirliler anlar. Bu, her türlü düşüncenin dışında, takip ettiğimiz değerlerin yanında durma günüdür. Her türlü haksızlığa ‘hayır’ diyen insanların şehri olduğumuzu göstermek için orada olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Hazırlıkların Kordon’da sürdüğünü aktaran Başkan Cemil Tugay, “Biz kimseyle yarışmıyoruz. Gerçekten İzmir olduğumuzu, yürek birlikteliğimizi yaşamak için orada olacağız. İzmir her zaman Cumhuriyet değerlerine en fazla sahip çıkan kent olmuştur” dedi.
Duman sahne alacak: “O mitingte biz olmalıyız dediler”
Mitingde sevilen müzik grubu Duman’ın da sahne alacağını duyuran Cemil Tugay, “Duman, ‘O mitingte biz olmalıyız’ diyerek bizi aradı. Gençler çok seviyor onları. Kufi şarkısını meydanlarda nasıl içten söylediklerini gördüm. O şarkı başka bir şey oldu artık. Duman’ın diğer şarkıları da o gün güzel bir sahnede yankılanacak” şeklinde konuştu.
“Körfez daha temiz ama tam olarak kurtulmuş değil”
Geçtiğimiz yıl yaşanan koku sorununa da değinen Başkan Tugay, bu yıl benzer bir durumun yaşanmayabileceğini ancak kesin bir garanti verilemeyeceğini söyledi: “Geçen yıl yaşanan koku, Körfez’deki biyolojik bir olaydı. Alp denilen mikroorganizmaların patlayarak çoğalması, oksijenin tükenmesiyle balıkların ölmesiyle koku oluştu. Bu bir lağım kokusu değildi. Böyle alp patlamaları, dünya denizlerinde sıcaklık yükselince yaşanabiliyor.”
“Kirlilik var bunu inkar etmiyoruz ancak”
İzBB Başkanı Cemil Tugay, Körfez’in daha temiz olduğunu ve her ay değerlerin daha iyiye gittiğini belirtti. “Kirlilik var, bunu inkâr etmiyoruz. Ama yaşadığımız koku, sadece kirlilikten kaynaklanmadı. Bu yıl olmaz diyemem ama Körfez temizleniyor. Dip tarama çalışmaları yapıyoruz, denizin kendi içinde sirkülasyon sağlaması için uğraşıyoruz” dedi.

BAŞKAN CEMİL TUGAY’IN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI:
Seçimden önceki davet ettiğiniz programlardaki ruh halimize gittim. O gün hepimiz önümüzdeki 5 yıl için ülkemize, şehirlerimize hizmet edelim diye çok istekliydik. Başarlıı olacağımıza inanıyorduk.
Seçim sonucu da herkesin bilidği gib ithamin edilenlerden çok daha iyi oldu. İnanılmaz bir motivasyonla başladık. Çok çalışarak ilk genel seçimde partimizi iktidar yapalım diye hepimiz düşünmüştük ve o karardaydık.
Ama zaman içinde, bizi rahat bırakmayacaklarını anladık. Bulabildikleri her yolla CHP’li belediyelerin çalışmasına engel olacaklar, bunun için her yolu deneyecekler.
Bu siyasi ekip izin verilirse ve çalışırsa başarılı olacaktı. İktidara götürecekti partiyi. Burda tabiki lokomotif liderlerden biri Ekrem İmamoğlu idi. Ve onun dava arkadaşlığını yapan, İstanbul’u toparlayan, rahatlatan bir ekip.
İmamoğlu artık görevinin başında değil, onun olmadığı ortamda adeta biz kimden yardım isteyeceğiz, dedi biri. herkesin ailesinden bir büyük gibi algılanmış. Türkiye’nin her yerinde, toplumun inandığı umut beslediği biri olmuştu.
Neticede herkes eğer bir suç işlemişse, mutlaka adaletin hukukun gereği ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Soruşturma yapılmalıdır, deliller suçlu olduğunu gösteriyorsa hak ettikleri ceza verilmeli ama hala şu gün tam olarak hangi delillerin olduğu belli değil. İki ay tutuklulukları devam ediyor. Bu süre içerisinde halen insanlar kimin ne suçu var tam olarak anlayamadı.
Şişli Belediye başkanını ‘Kent ittifakı yaptınız, o nedenle hatalısınız’ diyerek cezaevine koydular ama bugünlerde kimlerin kimlerle görüştüğü, nasıl bir ittifak sürecinin yürüdüğüne baktığınız zaman halen kimsenin aklı hayali almıyor.
“Ortada suç olarak atfedilecek birşey görünmüyor”
Suç olarak atfedilecek ortada birşey görünmüyor; buna rağmen sadece tanıkların ifadelerine dayalı olarak bazı suçların isnat edilmesi bu yargılamaların tamamen siyasi olduğunu gösteriyor.
Bunun bir baskı yöntemi olduğunu gösteriyor. Bu baskının tek amacı var. Bir iktidar sürsün, bir başka siyasi parti, CHP ve onun mensupları iktidara gelmesin.
Bir taraftan ekonomik baskılara maruz kalarak, ülkemize hizmet etmeye, hizmet üretmeye çalışmaya devam ediyoruz.
“Kendime dair özel bir endişem yok; ama ülkem adına endişeliyim”
Kendime dair özel bir endişemiz yok ama endişesiz olmamız da çok akla yakın değildir. Bizim de suçlanabilmemiz elbette mümkün.
Ben çok özenli, dikkatli olmaya, kontrolüm dışında da herhangi bir hata yapılmaması için özen göstermeye çalışıyorum.
Her an herkesin başına birşey gelebilir. Burada bireysel bir kurtuluş kimse düşünmesin. Başkalarına birşey olabilir ben paçayı kurtarırım diye düşünüyorsanız böyle bir şey yok. Endişelenme duygusu bireysel olarak kendimiz için değil de demokrasi dışı ortam için her birimizi bir gün tehdit edebilecek bu sakıncalı durum için olmalıdır.
Benim bireysel bir endişem yok ama ülkem adına endişeliyim.
Oldukça yüksek miktarlarda kesintilere maruz kaldık. üst üste 4 ay bütçemizin yüzde 45’ini bulacak kesintiler oldu. 4 AYDA 6 milyar liralık bir kesintiye maruz kaldık.
Bunlar sonuçta kamuya olan borçlar deniyor. bunları herkesin olduğu gibi belediyelerin de ödeme zorunluluğu var. Bunu çok konuştuk ama; bir kere bu borçların oluş zamanı, bizden önceki dönemde ama, orda da şöyle bir savunmayı yapmak lazım; pandemi, ekonomik kriz yaşadı ülkemiz. İzmir ve Türkiye’de büyük deprem oldu. Bunların yaşattığı ekonomik olumsuzluklar belediyeleri de etkiledi. o ortamda oluşmuş borçlar bunlar.
“Hükümet 2016 yılından beri borçlu listesini açıklamıyor”
Personel ücretlerinden kaynaklanan vergi ve SGK borçları da arttı. Personele yaptıkları ödemelerden kaynaklı vergi borcu. Başka vergi borcu değil yani. SGK borcu da aynı şekilde. Personelden kaynaklanan pirim borcu.
2016 yılından beri açıklamıyor listeleri hükümet. Sayın bakan ve hükümetin temsilcileri belediyelerin borçlarını açıklarkenbir liste söylüyorlar. CHP’li belediyelerinin adlarını söylüyorlar. Bu SSK borçlarının yüzde 5’i. Diğer yüzde 95’ini açıklar mısınız diyoruz, kimse açıklamıyor. Kimden ne kadar borç tahsil ediliyor onu da bilmiyoruz.
“Amacınız SGK ve vergi borçlarını toplamak ise tüm borçluların listesini açıklayın”
Amacınız SGK ve vergi borçlarını toplamak ise lütfen tüm borçluların adlarını açıklayın. Madem faziin faizinin faizini alacaksınız madem, bunu diğerlerine yaptığınızı da bilelim diyoruz. Şimdi eğer bu iş sadece iktidardan yana olmayan belediyelerin siyasi olarak zarar görmesi için yapılmamışsa, eğer bir ekonomik ambargo olarak uygulanmıyorsa, sadece tahsilat amacındaysa tüm kurumların, özel sektörün dahil, borçlarının açıklanması lazım. Niye açıklamıyorlar? kanuna göre açıklamaları gerekiyor.
“İzmir’in kendi duygusunu gösterdiği bir miting olcak”
İzmir’in kendi duygusunu gösterdiği bir miting olacak diye düşünüyorum. izmir dışından ve yakın illerden de gelecekler. Bizim için 19 Mayıs bir bayram, bir coşku. Atatürk’ümüzün Samsun’a ayak basışıyla bu milletin onurunu kurtarışının bayramı. Gençliğe armağan edilmiş olması ayrı bir durum.
Aynı güne genel başkanımız, o gün yapılmasını istedi, aynı gün yapılacak o mitingte, biz hepimiz birşeye sahip çıkacağımızı ifade edeceğiz.
İzmir, İzmir halkı Cumhuriyete ne kadar aşık, özgürlükleri-adaleti ne kadar istiyor, yanlışa nasıl dur demek için biraraya geliyor, Atatürk’ün izinde ne kadar yürüyor; bu ülkedeki haksızlığa uğramış her insanın yanında yeralmasının günü olacak.
O gün bizim için İzmir tarihinin en önemli günlerinden biri olacak.
İzmir’in o gün orada olması gerekiyor. Ne demek istediğimi İzmirliler anlar. Her türlü düşünceden ari, takipçisi olduğumuz o değerlerin yanında olduğumuzu göstermek için, diğer taraftan her türlü haksızlığa hayır diyen insanların şehri olduğunu göstermek için, İzmir’in o gün her yaştan insanıyla orda olmalı.
“Kordon’da hazırlıklar sürüyor”
Kordon’da hazırlıklar sürüyor. Her yerden görülecek. Biz hiçbir yerle ve hiç kimseyle yarışmak için değil, gerçekten İzmir olduğumuzu, yürek birlikteliğini yaşamak için orada olacağIZ. Bizim mesajımız ne olacak, herkes o gün görecek. İzmir her zaman ülkenin en onurlu, Cumhuriyet değerlerine en fazla sahip çıkan kent olmuştur. O değerlerle günün 24 saati yaşıyoruz.
“Cumhuriyete, demokrasiye, adalete, insan haklarına inanıyorum diyen herkes o gün orda olmalı”
Bu sadece bir partiyle bağlantılı birşey değil. ben Cumhuriyete, demokrasiye, adalete, insan haklarına inanıyorum diyen herkesin o gün orada olacağına dair hiçbir şüphem yok. Bütün İzmir’i oraya bakıyoruz.
O gün için Duman gelecek. O mitingte biz olmalıyız dediler, bizi arayıp. Olacaklar o gün. Gençler çok seviyor Duman’ı. Kufi şarkısını, meydanlarda hep beraber nasıl içten söylediklerini ben de gördüm. O şarki başka birşey oldu. O da Duman’ın diğer şarkıları o gün o meydanda, güzel bir sahnede, bir konser olarak da varolacak.
“Körfez kokmayacak; geçen yıl biyolojik bir olay nedeniyle koku sorunu yaşandı”
Büyük ihtimalle kokmayacak. Körfez geçen yıl olan biyolojik olaydan dolayı koku sorunu yaşadı. Körfezin içerisinde mikroorganizmalar, alp denen, patlar şekilde çoğaldı ve bir anda hem onların sebep olduğu hemde onların sudaki oksijeni tüketmesinden dolayı ölen balıkların kokusu.bir lağım kokusu değildi bu. Alp patlaması dünyanın birçok yerinde görülür. deniz suları aşırı ısınınca bu tür olaylar olabiliyor.
Kirlilik var tabiki. Kirlilik yok demiyorum. Ama yaşadığımız koku kirlilikten dolayı olmamıştı. Bu sene o olmaz diye kesin garanti edemiyoruz.Niye? Çünkü daha temiz bir körfez var. Değerler her geçen ay daha iyi çıkıyor. Bu açıdan biliyorum ki Körfez daha temiz. Ama tamamen temizlendi mi? Hayır.
Kirlilik kaynaklarına müdahale ettik. Hiç yapılmadığı kadar dip tarama temizleme çalışması yapıyoruz. Denizin kendi içinde sirküle olması, yani akıntı olması için de çaba gösteriyoruz. Ayrıca kirlilik kaynaklarına müdahale ettik.
“Çiğli’deki arıtmanın 4. fazını kısa sürede hizmete aldık”
Çiğli’deki arıtma tesisiyle ilgili suçlama oluyordu. 4. fazı çok kısa sürede hizmete aldık. Şu anda çalışıyor. Arıtmayı suçlayacak birşey yok artık. Derelerden gelen, limana gelen yük gemilerinden, tersaneden kaynaklanan bir kirlilik maalesef devam ediyor.
Sanayi tesislerinden, Gediz Nehri’nden gelen bir kirlilik var. Bu yetkinin belediyeye ait olmadığını herkes biliyor. Maalesef orda siyaset güdüldü. Körfezi siz kirlettiniz, siz temizleyin dendi.
Biz sorumlu değiliz körfezin temizliğinden denmedi. Körfezdeki kirlilik 80-100 yıllık bir hikaye. Herkesi aslında suçluyorlar. Böyle Bakarsak zaten suçlanmayacak kimse kalmaz.
Bütün gücümüzle körfezin temizliği için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız dedik. Özellikle tüm bakanlıkların yapmaları gereken işler var. Bunlar aktif olarak katkıda bulunursa çok daha hızlı temizlenir ve İzmir Körfezi ve İzmir, sadece İzmirlilerin değeri değil, Türkiye’nin değeri. Yani Türkiye’de pek çok tarihi anlamdaki değerin aynı zamanda turizm potansiyelinin, tarımın, sanayinin çok önemli değeri.
“Bakanlıkların aktif görev almasını istedim ama yapmadılar”
Bunlardan dolayı İzBB’nin bu mücadelesinde yalnız bırakılmaması lazım. Mevzuat olarak bakanlıklar sorumlu. Diğer taraftan siz kendi işinizi yapın diyorsanız sizden yardım rica ediyorum dedim. Çünkü ağır bir çevre sorunu. örneğin dip taraması için destek istedim. Bakanlıkların aktif görev yapmasını istedim ama bunları yapmadılar, reddettiler. Bugün için kendi başımızın çaresine bakıyoruz. Kendi başımıza temizliyoruz.
Türkiye’nin en büyük arıtma tesisi oldu Çiğli Arıtma. Tamamı kendi kaynaklarımızla. 5 milyar lira, İzsu, altyapı ve körfez temizliği için bütçe ayırdı. Bu kadar kesinti ve sıkıntılar içinde bunu yaptık. Umuyorum ne kadar büyük fedakarlıklarla bunları yaptığımızın farkındadır İzmirliler. Biz İzmir’i sevdiğimiz için bunları yapıyoruz.
Bütün derdimizin çamur, leke atılmayan, karalanmayan bir şehir olması. Biz onurlu insanlarız. Çalışmaya, problemlerin hepsiyle başa çıkmaya hazırız.
“Riskli binaları saptıyoruz, çözüm üretmemiz lazım”
Bizim bozuk zeminleri, riskli binaları bir an önce saptamamız ve çözüm üretmemiz lazım. İlk etapta 4 bin 100 binanın riskli olduğu saptandı. Bunlarla ilgili süreci başlattık. Dedik ki, binalarınızın ölçümlerle depreme dayanıklılığının değerlendirilmesi gerekiyor.
Bizim yaptığımız taramadaki gibi riskli çıkarsa yıkılması ya da uygun olanların güçlendirilmesi lazım. Bunu mutlaka yapmalıyız ancak ülkenin öylesine kötü şartları var ki. Müteahhitler dünya kadar para istiyor, insanlar ödeyemiyor. Dolayısıyla binalarını yenilerken çaresiz kalıyor ve risk alarak o evlerde yaşamaya devam ediyorlar.
“Umarım yeniden görüşme başlatırlar ve hızlı kentsel dönüşüm için adımları atarız”
Bakanlığın Dünya Bankası’ndan bir kredi bulduğunu, ülkeye tahsis ettiğini ve kullanacağını biliyoruz. Ona başvurduk. Ayrıca bir resmi yazı yazdırdım, iletildi. Onlar da bazı bilgiler istediler. İlettik. Umuyorum, daha önce görüşmeleri kesmiş olan kişiler yeniden görüşmeleri başlattılar ve hızlı kentsel dönüşüm için o adımları atarız.
Biz gücümüz ölçüsünde çalışıyoruz ama bakanlığın destek olması lazım. Herhangi bir insanın hayatının zarar görmesi durumunda, sen hangi partiliydin, kime oy veriyordun diye soran mı var? Herkes insan. Birazcık vicdanı olan herkes böyle konuların siyaset üstü olduğunu bilir.
“Hedefimiz makul fiyatlarla insanları ev sahibi yapmak”
Hedefimiz makul fiyatalrla insanları ev sahibi yapmak. Konut sorununun ne kadar ağır olduğunu herkes yaşayarak biliyor. Bugün bir ev almanın orta ve düşük gelirli için imkansız olduğunu, hayalini dahi kuramadığını herkes biliyor. Ev konusu bir ranta, yatırım aracına dönüştü. Bir barınma krizi var. Kiralamak istediğiniz evlerin fiyatları da inanılmaz. Onları da normal gelir sahibi insanlar karşılayamaz hale geldi. Sağlıksız ve kötü koşullarda yaşıyor çoğu insan.
“25 bin sosyal konut için ilk etap Menemen’de”
Gelişmiş ülkelerde barınma hak olarak görülür. Devletlerin fonları vardır, yerel yönetimlere de kaynak ayırır. Sosyal konut yapılır. Kimi zaman satar kimi zaman onlara kiralar…
25 bin sosyal konut hedefledik. İlk projesi Menemen’deki proje oldu. Bir miktar peşinat ama makul rakamlarda, ya da peşinatsız. Aylık ödemeleri asgari ücret düzeyine yakın, hatta biraz altında. 15-30 bin lira arasında. İnsanlarımızı ev sahibi yapmayı hedefledik. 60 binden fazla başvuru oldu 3 bin konut için.
“15-30 bin aylıkla ev sahibi olacak insanlar^”
Evli, çocuklu olması, evinin olmaması. Bir de bu evi alanlar satamayacaklar bir süre. böyle şartları var. 15-30 bin gibi aylık rakamlarla ev sahibi olabilecek insanlar. Yıllık artış, asgari ücret artışında olacak. Yüzde 30’u geçmeyecek artış. Bakanlığı ve TOKİ’yi bu çalışmaya destek olmaya çağırıyorum. Yeter ki insanlar uygun ödemelerle, sağlıklı konutlarda otursunlar.
“Uzundere, Gaziemir, Örnekköy bitecek”
Uzundere İBB’nin belli alanlarda kentsel dönüşüm çalışmasıyla ilgili orada daha önce evi, arsası olan insanlara, siz tapularınızı bize devredin, biz ev yapıp size teslim edeceğiz taahhüdü var. Ne yazik ki değişik nedenlerle, genelde ekonomik, bunlar inşa edilemedi.
Göreve geldiğimden beri bununla uğraşıyorum. Bir de kooperatif modeli çalışılmış. O model de olmadı. Belediye olarak bunun yapımını yapacağımızı söyledik. Bazılarıyla uzlaştık, bazılarıyla henüz uzlaşmadık. Hiçbir şekilde endişe edilmesin. Hiçbirini mağdur etmeyeceğiz.
“En kısa sürede yapacağız ve teslim edeceğiz”
Örnekköy’de inşaatlar başladı, devam edecek. En kısa sürede bitireceğiz. Uzundere ve Gaziemir’deki alanları en kısa sürede yapacağız ve teslim edeceğiz.
“Trafiğin nedeni nüfusun artması ve yol planlamasının doğru yapılmaması”
Trafiğin nedeni nüfusun artması ve yol planlamasının doğru yapılmaması. Bir ulaşım masteri yapılmış ama üstünde bir binalaşma yapılmış. En önemli ihtiyaç 2. Çevre yolu. Bu da ulaştırma bakanlığının sorumluluğunda olan, bir an önce yapılması gereken bir yol. AK Parti’nin adayının vaadi aynı zamanda. Ben tekrar tekrar hatırlatınca, gündeme alınmış sanırım.
“Biz ne yapıyoruz?”
Biz ne yapıyoruz? Buca’dan otogara bağlantı sağlayacak olan trafiği azaltacak olan tünel yapımını hızlandırdık, en kısa sürede bitireceğiz. Havalimanına giden alternatif yol için proje hazırlanıyor.
Fuar İzmir alanının arkasından bir alternatif yol olacak. Karabağlar’da, Mürselpaşa’da alt geçit gibi. Zafer Payzın kavşağı gibi. Oralarda genişletme çalışması yapacağız. Mavişehir’de Kemal Baysak bulvarını Anadolu Caddesi’ne bağlama gibi pek çok alternatif yol, alt üst geçit projemiz var. Bir kısmı yapılıyor bir kısmı yapılmaya devam edecek.
2. ÇEVRE YOLUNUN YAPILMASI ŞART
Bir Taraftan Buca Metrosu hızla devam ediyor ancak 2. Çevre yolunun yapılması şart. Burada yetki tamamen Bakanlıkta.
“İZBAN’ın sefer aksamasının nedeni biz değiliz”
İZBAN’ın yönetimi DDY’de. Bizde değil. Arıza falan yok. İZBAN yıllar önce Aziz Başkan döneminde iyi niyetle belediye ve hükümet ortak olsun diye olmuş. Ancak genel müdür DDY atamasıyla belirleniyor. Ve biz DDY’nin tren raylarını kullanıyoruz. O tren raylarını sadece İZBAN kullanmıyor. DDY’nin diğer trenleri, yük ve yolcu trenleri o hatları kullanıyor. O hattı bir yük treni kullanacağı zaman İZBAN seferini durduruyorlar.
“İZBAN arıza ve gecikmesinin yüzde 95 nedeni DDY; biz değiliz”
İZBAN seferlerinin gecikme nedeni nedir diye rapor istedim, yüzde 95 DDY’den kaynaklanıyor.
“İzmir’deki bütün metroları belediye yaptı”
İzmir’deki bütün metroları belediye yaptı. Şu anda da Buca Metrosu’nu da biz yaptırıyor. Ancak bir tane bakanlık yapsın, ne olur dediler.
“Halkapınar-Otogar için 3 bin tl ayırdılar”
Halkapınar Otogar arasını bakanlık üstlendi. Ancak o günden bu güne 10 yıldan fazla bir süredir hiçbirşey yapılmadığı gibi bu hatta 3 bin Türk lirası ayırdılar. Bunlar İzmir’e yapılan haksızlıklar.
İzmir’e böyle yatırım yapılmadığı sürece biz de kendi başımıza yapmaya çalışıyoruz.
“İzmir’in başını öne eğecek bir performans sergilemem asla”
İzmir’in başını öne eğecek bir performans sergilemem asla. Hep beraber İzmir’i bu dönem çok güzel noktalara taşıyacağız. Bu enerjinin gittikçe arttığını görüyorum. Eksiğini, sorununu hep beraber gidereceğiz.
Bugün Ankara’daydım. Ankara’da bizde 2 sendika örgütlü. Belediye iş ve Genel İş. Genel Başkan ve yönetim kurulları ile görüştük. Belediyemizin içnide bulunduğu durumu anlattık.
İşin özeti şu; bugün belirlenmiş olan düşük asgari ücrete milyonlarca insan çalışıyor. Çalışanlara verilen ücretler insanlara yetmiyor doğru. Enflasyon, pahalılık var. Bu bütün çalışanlar için geçerli. Ülkece kötü-olumsuz tablo yaşıyoruz.
“Gönlümüzden geçen çalışanlarımızın rahat edeceği ücreti vermek”
Gönlümüzden geçen çalışanlarımızın rahat edeceği ücret vermek. İçinde bulunduğumuz gerçekler; elimizde birbütçe var. Karşılayabildiğimiz kadar bir ödemeyi vaat edebiliyoruz. Diğer TİS’lerin üzerinde bir teklifi biz arkadaşlarımıza yaptık. Onlardan karşı teklif almadık. İlk telaffuz ettikleri rakam ödeyemeyeceğimiz rakamlar. xx
31 Aralık tarihinde aldıkları ücret ile 1 Ocak arasındaki fark yüzde 70-80 artış. Son alınan maaşa göre daha düşük rakam gibi görünüyor. Yüzdelerle konuşmak değil de, bir tanesi günlük ücret bir tanesi de yan ödemeler.
“İyi ücret önerimiz var ancak”
Günlük ücretlerde düşük değil, oldukça fazla yan ödemesi olan bir TİS zaten var, korunarak o haklar devam edecek. Nedir derseniz? Rapor almayın size pirim verelim diye bir madde. Hasta olan insan rapor olacak tabiki. Ben hekimim. Hasta olduğu halde ben pirim alacağım diyen varsa böyle birşey olmaz. Bunun gibi işe devam gibi şeyler var. Onun dışında ikramiye, gıda yardımı gibi bir türlü yardım. İyi ücret önerimiz var.
“Elimizde para olsa istediklerinden daha fazlasını vermeye hazırıma ama”
Ancak taleplerinin daha yüksek olduğunu söylüyorlar. bir anlaşmaya varmak zorundayız. Belediye bir kamu kurumu. Grev tabiki haklarıdır. Ama bunun şehir yaşamını felç etmeyecek şekilde olması lazım. Herhangi Bir şehrin düzeni ve toplumun sağlığıyla ilgili olmamalı. Elimizde para olsa istediklerinden daha fazlasını vermeye hazırım. olmayan bir parayı görebilme şansımız olmadığı için arkadaşlarımızın makul bir talebe dönmesi gerekiyor.
İZMAR’ın 3. açacağız
İZMAR. İki tane açtık. 3. açacağız. En düşük satılan ürünlerden yüzde 20-30 indirimli ürün satıyoruz. Sağlıksız et, süt ürünü asla satmayız.
“Bu marketler şu anda inanılmaz talep görüyor”
Bu marketler şu anda inanılmaz talep görüyor. Ben de bundan memnunum. Buradan belediye bir kuruş kazanmıyor. Sadece İşletme maliyetini çıkaran bir sistem var. Direkt nakit ödenerek tedarik ediliyor tüm ürünler üreticilerden. Pekçok yaptığımız diğer iş gibi başarılı olacağını inanıyorum.
“Endişeliyim ama umutsuz olma hakkımız yok”
Endişeliyim ama umutsuz olma hakkımız yok. bu ülkenin onurlu yurttaşlarıysak, eğer bize çok değerli bir Cumhuriyeti miras olarak devraldıysak, gençlerimize, işsiz kalan gerçekten mutsuzlaşmış o gençlerimize borcumuzu ödememiz gerektiğini biliorsak umutlu olmak, çalışmak zorundayız. Kuru kuru olmaz, herkes emek harcayacak. Kendisi için çalıştığı kadar ülkesi için de çalışacak. Bu dünyada yalnız yaşamıyoruz.
“İzmirlilerin yaptıklarıyla Türkiye’ye örnek olacağına inanıyorum”
Ben insanım, aklına-yüreğine güvenen, sanata, sevgisine, ahlaka güvenen insanlar bu dünyaya, İzmir’e, Türkiye’ye sahip çıkmak zorunda. Ben insanlarımızın duyarlılığına inanıyorum. İzmir’in de çok özel bir yeri var. İzmirlilerin yaptıklarıyla Türkiye’ye örnek olacağına inanıyorum.
“Türkiye bu cendereden çıkacak”
Bu süreç zorlu bir süreç, kararlı olması gereken bir süreç. Siyasetçilerine ön yargılı bakmamalılar. İnşallah Türkiye içinde bulunduğu bu cendereden çıkacak.
İlginizi çekebilir: Dikili Kabakum ve Salihler’de ne oluyor? İzmir Büyükşehir’den tarım alanı yanıtı