Kentin sokakları bayraklarla doluydu, Kordon boyu coşkuyla hareketlenmişti, Cumhuriyet Meydanı’nda gözlerde hem sevinç hem gurur vardı ancak kortejde dikkat çeken bir kare vardı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, yürüyüşte yanında partisinin milletvekilleri olmadan yürüdü.

Fotoğraf karesinde en solda ve en sağda iki ilçenin belediye başkanı vardı sadece. Milletvekillerinin yokluğu, kentte ve sosyal medyada gün boyu tartışma konusu oldu.
Bu kare, ‘İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Zafer Yürüyüşü’nde partisinin milletvekilleri tarafından neden yalnız bırakılıyor?’ olarak okundu.
9 Eylül, İzmir için sıradan bir anma günü değildir. Kentin kimliğini, direncini ve bağımsızlık mücadelesindeki yerini simgeleyen bu tarihsel an siyasi protokolün ötesinde bir anlam taşır. Bu nedenle, CHP’li milletvekillerinin törenlerdeki yokluğu sadece protokol eksikliği olarak değil daha derin bir siyasi mesaj olarak okunmalıdır.
Öte yandan Sayın Tugay, dün kentte tartışma ve polemiğe neden olan o görüntünün ardından gazetecilerin konuya dair sorusunu her zamanki sakin duruşu ve ölçülü bir açıklamayla yanıtladı.
İstanbul ve Ankara’daki yoğun gündemler, parti kuruluş tarihinin kutlamaları ve görevlendirmeleri gerekçe olarak gösterdi ve “Herhalde işlerin yoğunluğundan gelemediler” diyerek tartışmayı büyütmedi; törenin anlamını öne çıkardı.
Siyasi takvimin yoğun dönemlerinde -delege seçimleri, parti kongreleri, aday belirleme süreçleri- İzmir’in her köşesinde görünen milletvekilleri, şehrin en anlamlı gününde neden yoktu? Bu sorunun cevabı, belki de güncel siyasetin pragmatik yaklaşımında gizlidir.
Seçim dönemlerinde her platformda görünürlük sağlayan, her etkinlikte boy gösteren siyasi aktörlerin, İzmir’in kurtuluş gününde bu denli mesafeli durması, halkla kurulan bağın samimiyeti konusunda soru işaretleri yaratmakta. Siyasetin, sadece oy talebi üzerinden değil, ortak değerler ve tarihsel bilinç üzerinden de kurulması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.
Cemil Tugay’ın kortejde milletvekilleri olmadan yürümesi aslında CHP içindeki dinamiklerin de bir yansıması olarak değerlendirilebilir. İzmir gibi partinin en güçlü olduğu kentlerde, belediye başkanının parti teşkilatı tarafından yeterince desteklenmemesi, siyasi bir handikap olarak okundu.
Bu durum, sadece bir protokol meselesi değil. Parti içi dayanışmanın, özellikle sembolik değeri yüksek günlerde sergilenmesi, hem parti tabanına hem de seçmene verilecek en güçlü mesajlardan biridir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, şehrin en önemli gününde yalnız bırakılması, bu mesajın verilmesinde yaşanan bir başarısızlık olarak kayıtlara geçti.
İzmir’in hafızası
İzmir, Türkiye’nin en politize kentlerinden biridir. Seçmen davranışları incelendiğinde, İzmirlilerin sadece vaatlere değil, siyasetçilerin tutarlılığına ve samimiyetine de önem verir. 9 Eylül gibi anlam değeri yüksek bir günde sergilenen tavır, ilerleyen dönemlerde siyasi hesaplaşmanın bir parçası haline gelebilir.
Önümüzdeki seçim dönemlerinde, bugün kortejde eksik olan isimler yeniden İzmir’in kapılarını çaldığında, bu görüntünün hatırlanacağı aşikar. Siyasi hafıza, özellikle duygusal bağların güçlü olduğu kentlerde, sandık sonuçlarını doğrudan etkileyen bir faktördür.
9 Eylül İzmir’in ortak değeridir
9 Eylül, parti siyasetinin ötesinde, İzmir’in ortak değeridir. Bu değere sahip çıkmak, siyasi kimlikten bağımsız olarak tüm İzmirlilerin ve onların temsilcilerinin sorumluluğundadır. CHP’li milletvekillerinin bu sorumluluğu yerine getir(e) memesi, sadece sayın Cemil Tugay’a değil, İzmir’in kolektif hafızasına karşı da bir saygısızlık olarak algılanmaktadır.
Gerçekte kim yalnız?
Törenlerde sayın Cemil Tugay fiziksel olarak yalnız görünse de, arkasında İzmir halkının desteği vardı. Asıl yalnızlık, belki de İzmir’in en anlamlı gününde kentten uzak durmayı tercih eden milletvekillerinindir.
Siyaset, sadece seçim dönemlerinde hatırlanan bir faaliyet değil, toplumsal değerlerle örülmüş sürekli bir sorumluluk. İzmir gibi güçlü bir tarihsel bilince sahip kentlerde bu sorumluluğu yerine getirmeyenler, er ya da geç bunun bedelini siyasi olarak öderler.
9 Eylül 2025, İzmir için bir kez daha gurur günü olarak kutlanırken, o fotoğraf karesi de hafızalara kazınmış oldu. Siyasetin geleceği, bu hafızanın nasıl değerlendirileceğine bağlı olarak şekillenir.
YORUMLAR