Tam odamın karşısında oldu ne olduysa.
Ben tanığım.
Yazın beni.
Boz bulanık Yamanlar’ın ardından kara dul gibi geldi.
Sabahlamaya değer dertleri olanlar bilir;
Uykusuz gecelerin sabahında, şafak önce yamanların çizgilerinde söker.
Doruğundaki ışık için radyo antenidir derlerse inanmayın.
İzmir göğünün kaybolan son yıldızıdır o.
Fakat o gece önce o yıldız söndü.
Safer ayının uğursuzluğundan mıdır nedir?
İnan olsun zamansız söktü şafak.
Ağır, kızıl, boğucu…
Öyle aheste İzmir işi olmadı.
Gönül yangını gibi birdenbire oldu.
“Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;”(1)
Tüte tüte devrildi üstümüze.
Ant olsun şahidim.
Unutuvermelikler gibi ansızın geldi.
Hüngür hüngür ağlasan da geçmeyecekler gibi.
Sonra pişmanlıklar gibiçöktü kaldı.
Büyümek gibi bile isteye geldi.
Büyüdü de büyüdü.
Bademlerin, zeytinlerin, çocukların, kızıl çamların büyüdüğü gibi büyüdü.
Çok yandı.
Çok!
Taş yanmaz ki!
Can yandı.
Sonra,
Nefes almış, nefes vermiş
Veyaşama büyüsüne bulaşmış
Veyanmış şeylerin külleri yağdı.
Yaz günü kar gibi.
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…(2)
Binlerce yıldır yana yeşere var olan bu toprağın üstünde oldu her şey.
Kızıl çamlar, orman güllerive kuş yuvaları dahilcana gelmişlerin küllerinden konfeti yağdı İzmir’e…
Bütün bunlar İzmir’in vekilleri özgürlüğün kürsülerini kana bularken oldu.
Canlar kül olsun diye.
Ben tanığım.
Güllerin, gülistanların kanına girdikleri gün oldu.
Bu utanca bulanmadan yandı çiçekler açan dağ.
Biz de soluduk!
Yaşamış ve yanmışları isli isli soluduk.
Mecburduk.
Solumazsak boğulurduk.
Oksijensiz kalırdık.
O oksijenle yakacağız zerrelerimizde
Başka canlara ait zerreleri.
Zerre zerre yanıp bir gün biz de tükeneceğiz.
Çok yanmış ve çok yeşerecek olarak.
Çok olarak.
Ama ille de can olarak…
#CanAtalayaÖzgürlük
- (1) Orhan Veli Kanık, “Birdenbire”
- (2) Cenap Şahabettin, “Elhan-ı Şitâ”
YORUMLAR