0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

DEMOKRAT GÜNDEM-HABER MERKEZİ-CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ile Gökhan Zeybek’in imzasını taşıyan bir yazı ile CHP örgütlerine önemli bir çağrı yapıldı.

31 Mart Yerel Seçimleri’nde başka parti veya aday lehine çalışan üyelerin isimlerinin raporlanması talep edildi. Raporlama sürecinde, CHP’ye karşı çalışan üyelerin seçim döneminde aleyhte yürüttüğü faaliyetlerin detaylı bir şekilde yazılması gerektiği vurgulandı.

CHP Genel Merkezi’nden gelen bu adımı değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Tanju Tosun, siyasi partilerin bir kamu kurumu olmadığını vurgulayarak, parti içi disiplinin sağlanmasının ve kurumsal itibarın korunması gerekliliğinin doğru olduğunu ancak bunun bir cezalandırma, dışlama, kabul etmeme, partiden ihraç etme şeklinde bir cezalandırma yöntemine gidilmesinin doğru olmadığını söyledi.

SİYASİ PARTİLER KAMU KURUMU DEĞİL; KİNLE SİYASET OLMAZ

Tosun, “Siyasi partilerde üyeliğin kaybedilmesi devlet memuriyetinden çıkarılma gibi algılanmamalı. Kamu kurumu değil siyasi partiler. Pişman olduğunu belirtiyorsa, parti için özverili ile çalışacağına dair emare gösteriyorsa, o kişilerin partiye kazandırılması önemli. Kinle siyaset olmaz. Yaptırımlardan da taviz verilmesi parti itibarı, ciddiyeti adına sıkıntı yaratır. Bir altın denge bulunmalı” uyarısında bulundu.

UYARI, PARTİ ÜYELİĞİNİN BİR SÜRE ASKIYA ALINMASI GİBİ GEÇİCİ YAPTIRIMLAR OLABİLİR

Siyaset Bilim uzmanı Prof. Tanju Tosun, parti içi disiplin ile parti içi demokrasi arasında bir ‘denge’ kurulmasının önemine vurgu yaparak, parti ya da aday aleyhine çalışanlar hakkında yapılacak değerlendirmelerin yerel yetkililer tarafından objektif bir şekilde yapılması gerektiğini dile getirdi.

SİYASİ PARTİLER KAMU KURUMU DEĞİL; CEZALANDIRMA İLKESEL OLARAK DOĞRU DEĞİL

Tanju Tosun, “İnsanlar, particiler katı parti anlayışını Demokles’in kılıcı gibi omuzlarında hissetmemeli. Eleştiriyle parti karşıtlığı arasında partiyi yıpratma amaçlı eylemler arasında hassas bir dengenin kurulması gerekiyor. Parti aleyhine çalışmış, partiyi ya da adayı yıpratmış, bir takım maliyetleri olmuşsa uyarıdan, belli bir süre parti üyeliğinin askıya alınmasına kadar olabilecek geçici yaptırımlar getirebilir.

PARTİ İÇİ DİSİPLİN İLE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ ARASINDA BİR DENGE KURULMALI

“Siyasi partiler kamu kurumu değil. Dolayısıyla bir hiyerarşik yapıda yukarının aşağının eylem ve işlemlerine cezalandırma yöntemi ilkesel olarak doğru değil. Ama uygulamaya bakıldığında siyasi partilerin olmazsa lomzal bir tanesi o parti düzeninin bozulmaması için parti içi disiplini son derece önemli” diyen Siyaset Bilimci Prof. Tanju Tosun, “Parti içi disiplin ile parti içi demokrasi arasında bir denge kurulması gerekiyor. Bu nasıl kurulmalı? Özellikle seçim süreçlerinde parti ve aday aleyhine çalışanlarına partinin yerel teşkilatları tarafından çok iyi araştırılıp bir süzgeçten geçirilmesi, haksızlık ve mağduriyetin ortaya çıkmaması gerekiyor. Çok objektif ve dikkatli davranılmalı” ifadelerini kullandı.

YEREL TEŞKİLATLAR ÇOK HASSAS DAVRANMALI

Dikkatli davranılmasının nedenlerini de anlatan Tanju Tosun, uyarılarını şu şekilde aktardı: “Türkiye’de siyasi partilerin iç işleyişinde dedikodu kazanları da yaygın. Bundan etkilenmemek ve disiplin süreci işletilecek partililer hakkında karar verilirken parti yerel teşkilatları çok hassas davranmalı.

SOMUT-DUYGUYA DAYANMAYAN-OBJEKTİF KANITLAR ÖNEMLİ

Ön yargılarla, duyumlarla değil ama somut bir takım eylemler var ise parti içi disipline özgür kulların işletilmesi partinin kamuoyundaki kurumsal imajı anlamında önemli tabi. Partiler bu kadar esnek örgütler değil. Esneklikle disiplin arasında denge oluşması gerekiyor. Çok somut, duyguya dayanmayan, objektif, kanıtlarla bu tip kararların verilmesi son derece önemli.”

İlginizi çekebilir: CHP Üyelerine Disiplin Çağrısı: Adayına Karşı Çalışanlar Hesap Verecek!