Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

AKLIMIZ BAŞIMIZDAN GİTTİ

Mucizeleri de gördük!

Çeşitli anlatımları da!

Algı yaratmaya çalışanları da!

Rüyasını gerçek gibi, yaşamış gibi söyleyenleri de…

Tabii ki, oturduğu yerden, ‘Bunu uzaydan yaptılar!’ diye, çeşitli hayali senaryolar uyduranları da…

Gaf üstüne gaf yapanlar…

Hatta bir belediye başkanının, bir yetkilinin, bir depremzedeyi ittiğini, bir başkasının arkasını döndüğünü, birinin de protestolar nedeniyle hızla uzaklaştığını da gördük…

Olur mu?

Oluyor işte!

Şimdi söz depremzedelerde ve de gönüllüler ile gerçek habercilerde…

İşte bir örnek?

Nilgün Eser’den öğrendim:

 

*- FAZLASINI YAŞADILAR

‘…10 Şubat günü, dahil olduğum gönüllü grubuyla afet bölgesine ulaşabildim.

Katıldığım ekiple birlikte; Maraş merkez, Pazarcık, Afşin ve Elbistan ilçelerinde, birçok köye yardım ulaştırma ve yıkımın boyutuna şahit olma imkanı oldu.

Söyleyecek, tartışacak birçok konu var.

Ancak tüm öfkemi ve üzüntümü Pazarcık’taki bu duvar yazısı özetledi:

Çok daha fazlasını oradaki insanlar, anlattı zaten!

Fotoğrafını da çektim;

‘Eksik anlatmışlar!

Fazlasını yaşadık!’

 

*- HAYIRSEVERLER

Biliyorsunuz, hangi büyük iş insanımız, sanayicimiz, fabrikatörümüz ya da bir yerlere bir şekilde gelmiş insanımız için vefat ilanları verilirse ya da bir şekilde medya sayfalarında yer alırsa mutlara şu sözcük kullanılır;

‘Hayırsever!’

Bu konuda çok yazı yazdım.

‘Ceplerinden bir kuruş vermezler, bir kişiye yardım etmezler!’ dedim, özetle…

Çünkü halkın değişiyle, çoğunluğunun ciğeri bBeş para etmez..

Örneklerini çok gördüm, yaşadım…

Bunları şimdi de ‘Depremzedelere yardım’ da görüyoruz.

Ramazan ayı geliyor;

İnanın ceplerinden değil, bir şekilde, üyelerinden yani esnaftan, yurttaşlardan, gerçek hayırseverlerden topladıkları ile sofralar kuracak ve kendilerini ‘hayırsever’ olarak tanıtmaya çalışacaklar.

Ya da vergiden düşerek, devleti zarara uğratacaklar…

Eduardo Galeano isimli Uruguaylı Gazeteci ve Yazar (Dünyaca ünlü) şöyle diyor:

‘Hayırseverliğe inanmıyorum!

Dayanışmaya inanıyorum!

Hayırseverlik dikeydir! Yukarıdan aşağıya doğru gider.

Dayanışma yataydır;

Diğer kişiye saygı duyar!

Benim de ‘diğer insanlardan’ öğrenecek çok şeyim var…’

Özetle, adını şirketini geçirenler değil, kumbarasını kırarak içindeki harçlıklarını veren çocuklarımız, bir şey beklemeden yardıma koşan gönüllülerimiz, evini ihtiyaç sahiplerine karşılıksız açanlar gerçek hayırseverlerdir.

Allah’tan bunların sayıları da az değildir…

Ne demiş atalarımız;

‘Az veren candan!’

Bu arada vatandaşlarımız sosyal medyada ‘ihtiyaç listesini’ de yazmışlar.

Belirttiklerine göre, ihtiyaç listemizde şunlar isteniyor, vatandaşlarımızdan:

Güven, liyakat, organizasyon, koordinasyon, akıl ve bilim, samimiyet, iyi niyet, ahlak…

Herhalde ‘Hayır!’ diyecek yoktur bu isteklere…

Aklımdayken Enver Kaya’nın gönderdiği bir notu ‘Okuyucu mektubu’ olarak paylaşayım:

‘Devlet varken, ‘Ahbap’ a gerek var mı?’ diye lafa başlıyor, Enver Bey…

‘Haklısın!’ diyenler çok…

Ama İzmirli bu ahbabımız şöyle devam ediyor;

‘Söyleyin bakalım;

Devlet varken Türgev, Tügva, Ensar vakıflarına ihtiyaç var mı?’

Belki yeri değil ama Ömer Hayyam’dan bir dörlük paylaşarak yazımı noktalayayım:

Felek ne cömert zalime, ezene!

Bütün nimetler yoksulları üzene,

Onurlu insanlara mutluluk yok!

Gel de yuh çekme şu rezil düzene..’

Ömer Hayyam bu satırları çok yıllar önce yazmış.

Şimdi kendisine Manisalı bir hemşehrimizin mektubu ile gümüzden yanıt verelim;

 

*- ALLAH'IM SEN YARDIMCILARI OL KARDEŞLERİMİZİN.

‘Kızım ve torunum Manisa'da Kızılay gönüllüsü olarak çalışıyor.

Bugün depremzedelerden gelenler olacaktı ki gelmişler.

Kızımı aradım ‘ne yaptılar?’ diye.

Başladı hıçkıra hıçkıra ağlamaya!

‘Gelenler o kadar ürkek, o kadar korkak ki anlatamam!’ diyor.

Üstlerinde doğru dürüst bir şey yok ve hiç birinin de geliri yok.

İki eve 13 kişiyi yerleştirmişler.

Kayınvalidesi kızımda onun evi boş.

Beş kişiyi oraya, sekiz kişiyi de hayırsever birinin boş evine yerleştirmişler.

Şimdi o boş evin hayırseverlerden eşyalarını tamamlıyorlar.

Bu arada gelecek ailelere o kadar çok yardım toplamış ki oyuncak dahil yardım gelmis.

10 kişilik bir aile de ‘yer bulunduysa yola çıkacağız!’ demişler.

Bir beyin dubleks evi varmış ‘gelsinler!’ demiş.

İnsanlar uçağa binmek üzerelermiş ki adamdan haber gelmiş, ‘eşim kabul etmiyor!’ diye.

Kızım da, ‘Nasıl gelmeyin’ diyeyim ben o insanlara, şimdi de onlara ev ayarlamaya çalışıyor.

‘Bulamazsam sana getireceğim, başka çare yok!’ dedi.

Ne yapalım bir şeyler yapılacak.

Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin.

Bir laf var ya ‘elden gelen öğün olmaz gelse de vaktinde gelmez.!’

Şimdi bu insanların durumu, bu işte.

Kendilerine geldikten sonra fabrikalara girerler iş bulurlar düzenlerini kurarlar inşallah.

Müsait olan herkesden aynı duyarlılığı bekliyorum.

‘Bizim başımıza ne gelecek?’ hiç belli değil.

Allah kazalardan belalardan korusun cümlemizi inşallah.’

Kaç okuyucum, ‘acı içinde’ olduğunu yazdı, bildirdi…

Ama içimizde ‘olmaz’ diyenler de var…

Bunları anlamak zor değil…

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

19 − nine =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ