Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Müjdat Çalış
Müjdat Çalış

Anominin Üçgeni: Kural, Sapma ve Reçete

Toplum bazen kurallarıyla değil, kural üretemediği anlarla tanınır. Durkheim’in anomi dediği durum tam olarak budur: Normların çözüldüğü, hedeflerin belirsizleştiği ve bireyin pusulasız kaldığı bir toplumsal boşluk.

Bu boşlukta insan yalnızca ne yapacağını değil, neden yaşadığını da bilemez. Anomi bir eksikliktir; ancak bu eksiklik en çok bedende hissedilir.

Durkheim için anomi bireysel bir arıza değil, toplumsal bir durumdur. İntihar oranlarını artıran şey bireyin zayıflığı değil, toplumun norm üretme kapasitesinin çöküşüdür.

Günümüzde uyuşturucu ve antidepresan kullanımındaki artış da aynı çerçevede okunmalıdır: Bunlar bireyin değil, toplumsal düzenin semptomlarıdır.

Merton bu boşluğu daha teknik bir dille açıklar. Ona göre sorun, hedeflerle bu hedeflere ulaşmak için sunulan araçlar arasındaki kopuştur.

Toplum “başarılı ol” der, ancak bu başarının yollarını sistematik biçimde kapatır.

Böylece birey, uyum sağlamakla hayatta kalmak arasında sıkışır. Uyuşturucu bu noktada bir geri çekilme stratejisi haline gelir.

Antidepresan ise daha inceltilmiş bir çözümdür: Geri çekilmeden, uyum içinde geri çekilme.

Merton’un tipolojisinde uyuşturucu kullanan birey sistemi reddetmez; sistemle ilişkisini askıya alır. Oyunu bozmaz, oyundan çıkar.

Antidepresan kullanan birey ise oyunda kalır, ancak oyunun anlamını yitirmiş hâliyle. Hedeflere olan inancı zayıflamıştır; buna rağmen işlevselliğini sürdürmesi beklenir. İşte bu noktada üçgenin üçüncü köşesi devreye girer: Foucault.

Foucault’ya göre modern iktidar artık yalnızca kurallarla işlemez; bedenleri, duyguları ve ruh hallerini de yönetir. Biyopolitika yaşamı düzenler. Kimin ne kadar mutlu olacağına karar vermez belki, ancak ne kadar mutsuz olabileceğini belirler. Antidepresanlar bu düzenlemenin kimyasal araçlarıdır.

  • Durkheim normların çöktüğünü söyler.
  • Merton bu çöküşün bireyi hangi sapma biçimlerine ittiğini gösterir.
  • Foucault ise şunu ekler: Bu sapmalar artık yönetilmektedir.

Uyuşturucu kontrolsüz bir sapmadır; bu nedenle kriminaldir. Antidepresan ise kontrollü bir sapmadır; bu yüzden meşrudur. Biri biyopolitikanın dışına taşar, diğeri onun içinde kalır. Böylece anomi çözülmez; farmakolojik olarak dengelenir.

Bu üçgenin içinde birey kaybolur. Anlam arayışı “semptom”, itiraz “bozukluk”, yabancılaşma ise “tedavi edilebilir bir durum” haline gelir. Toplumun üretemediği normlar, bireyin beyninde telafi edilmeye çalışılır. Kural yoktur ama denge vardır. Anlam yoktur ama serotonin vardır.

Sonuç olarak bu üçgen bize şunu gösterir:

  • Anomi bir krizdir.
  • Sapma bu krize verilen tepkidir.
  • Antidepresan ise krizin normalleştirilmiş yönetim biçimidir.

Ve belki de asıl soru şudur: Kuralsız bir dünyada bizi ayakta tutan şey gerçekten iyileşme mi, yoksa daha iyi uyum sağlanmış bir yorgunluk mu?

YAZARIN SON YAZISI: Uçmayan Kuşlar Akademisi: Aydın korkaklığının kısa mitolojisi

Müjdat Çalış

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

fourteen + nine =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ