DOLAR 32,3804 -0.36%
EURO 34,8098 -0.11%
ALTIN 2.409,55-0,53
BITCOIN 1856844-4,38%
İzmir
20°

AÇIK

üst menü altı

'BAKIM ETİĞİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET: ERKEKLER BEBEK BAKAMAZ MI? '

ABONE OL
19 Ekim 2022 13:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Metro, istasyonda durdu. Metrodan inip merdivenleri çıktım. Dikkatimi tam da karşımda duran ve üzerinde bebek bakım odası olduğu belirtilen bir bölüm çekti.  Bir süre bakım odasının önünde durdum, odanın kapısı üzerinde yer alan sembolleri incelemeye başladım.

Bebek bakım odasının kapısında bebeğine bakım yapan elbiseli bir figür yer alıyordu. Bu figürün bir kadını temsil ettiği apaçık ortadaydı. Bunu doğrulayan ifadeyle karşılaşmam da gecikmedi, kapının yanında şu not yazıyordu: "Sevgili annelerimiz, bebeğinizle gün içinde daha konforlu, sağlıklı ve uzun yolculuklar yapmanız dileğiyle…"

 Notu okuduktan sonra babaların da bebek bakım odalarını kullanmak durumunda olabileceği fikri aklıma takıldı.

Gün içinde çocuğunun bakımını üstlenen birçok erkekle karşılaşıyordum ne de olsa.. Peki bu ifade bebek bakımını üstlenen babalar için ne anlama geliyordu?

""

Bu ifade kadınlara atfedilen rollerin pekişmesine  neden olmaz mıydı? Kendi kendime sordum. Bunu değiştirmek için kenti ve kentteki ifade biçimlerini yeniden ele almalıyız, diye düşündüm.

Kentte bakım etiği hakkında yazmaya karar verdim. Öğrenciyken bakım etiği ve ahlak felsefesi derslerine katıldığım değerli akademisyen Dr. Karun Çekem'in de konuyla ilgili görüşlerini alarak bir değerlendirme yazısı hazırladık.

O halde ilk sorumuzla yola çıkalım, kentte bakım etiğinin izlerini sürmeye başlayalım.

""

Bakım etiği ne ifade ediyor?

Bakım etiği, cinsiyete dayalı kabullenilmiş rol dağılımlarını yeniden düşünmemiz için kabulleri tepetaklak ediyor ve bakımı tek bir cinsiyetin rolü olarak sürdürme pratiğinin karşısında duruyor.

Kentler bakım etiği hakkında ne söylüyor, cinsiyetçilik aşılabilmiş durumda mı?

Metrolar, alışveriş merkezleri gibi mekanlardaki bebek bakım odaları atanmış cinsiyet rollerinin sürdürülmesinde rol oynuyor, kentte bunun somut örnekleriyle karşılaşmak mümkün. Bebek bakım odaları gibi ortak kullanım alanlarında genellikle annelere hitap edecek nitelikte söylemler ve semboller bulunuyor. Bu semboller, kent içinde dolaşıma sokularak bakımı tek bir cinsiyetle ilişkilendiren rolleri pekiştiriyor.

""

 İSTATİSTİKLERLE KADIN, RAKAMLARA YANSIYAN EŞİTSİZLİK

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "İstatistiklerle Kadın 2021" çalışmasının sonuçları toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığını gösteriyor. TÜİK'in paylaştığı verilere göre, kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az olduğu görülüyor. 2020 yılında, Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı yüzde 42,8 olurken bu oran kadınlarda yüzde 26,3 erkeklerde ise yüzde 59,8 olarak kendini gösteriyor.

Bu veriler kadınların kamusal alanda erkekler kadar varlık gösteremediğine işaret ediyor. Peki bu veriler toplumsal cinsiyet rolleri bakımından ne ifade ediyor?

Kadınlar, ev içinde hiçbir ücret almadan sergiledikleri görünmez emekleriyle emeğin yeniden üretimine katkıda bulunuyor.  Toplum, ev içindeki işleri üstlenmeyi kadın olmakla ilişkilendiriyor, kadın ev içinde bakıma ihtiyacı olan kişilerin de bakımından sorumlu tutuluyor. Kadının üzerine yapışan bu roller kadınların kendini gerçekleştirmesine, iş yaşamında yer alması önünde engel teşkil ediyor.

Kadın istihdamını artırma hedefine ulaşmak, kadınların iş yaşamında eşit haklarla var olabilmesini sağlamak toplumsal cinsiyet farkını pekiştiren davranış ve söylemlerin değişmesi için bir öncelik haline geliyor.

Kadının kamusal alanda ve iş yaşamında güvenceli koşullar içinde yer alabilmesi ev içindeki rollerin değiştirilebilmesinden ve bunun kamusal alanda, kent yönetimi aracılığıyla da destekleniyor olabilmesinden geçiyor. Annelik ve kadın olmakla ilişkilendirilen roller aracılığıyla sürdürülen kabullerin değişebilmesi, bakım pratiklerinin cinsiyetler arasında eşit bir şekilde yürütülmesini sağlamaya işaret ediyor.

Günümüzde bu kabullerin değişebileceğine yönelik birçok örnek karşımıza çıkıyor. Anneler çalışırken babalar çocuklarının bakımını üstleniyor, metrolarda, sokaklarda yani kentte çocuklarının bakımını üstlenen babalarla karşılaşmak artık pek çok kişiyi şaşırtmıyor.

İşte tam da bu noktada kentlerin bu eşitliğin sağlanabilmesi için işlevsel hale getirilebilmesi, ortak alanların cinsiyetleri dışlamayan bir tutumla yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Peki bakım etiği cinsiyetçi davranış kalıplarını, cinsiyetlere atanmış rolleri nasıl değerlendiriyor?

""

Bakım etiği ve ahlak felsefesi konusunda değerli çalışmaları olan Akademisyen Dr. Karun Çekem konuyla ilgili görüşlerini paylaştı:

DEMOKRAT GÜNDEM-MELİSA GÖNEN-Bu alanların ortak kullanıma açılmaması, kadınların kullanımıyla ilişkilendirilmesi  bakım etiği açısından ne ifade ediyor?

DR. KARUN ÇEKEM: Bakım etiği bakım emeğini insan hayatının vazgeçilmez bir unsuru olarak görür. Hepimiz hayatımızın farklı dönemlerinde farklı düzeylerde bakıma ihtiyaç duyarız ancak ne bakım ihtiyacımız eşittir ne de bakım emeğinin toplumdaki dağılımı. Çocuklar, yaşlılar ve kimi hasta ve engelliler bakıma daha fazla ihtiyaç duyarlar veya özel bir tür bakıma ihtiyaç duyarlar. Bakım emeği ise ağırlıkla kadınlar, yoksullar ve göçmenler tarafından üstlenilmiş durumda.

Bakım etiği, bakım ihtiyacının özenli bir şekilde karşılanması ve bakım emeğinin toplumda özellikle de cinsiyetler arası eşit ve adil dağılımına özel bir önem veren bir etik yaklaşım. Çünkü bakım etiğine göre, bakım işleri kadınlar ve erkekler tarafından eşit bir şekilde üstlenilmediği takdirde kadınların çalışma hayatına, kent hayatına ya da kamusal hayata eşit katılımı da mümkün olamaz.

""

M.G: Çalışma yaşamında kadın ve erkeğin eşitliğini kente yansıtabilirsek bakım etiğinde rollere ilişkin bakış açısı, kabuller değişebilir mi?

K.Ç: Bu nedenle sorduğun sorular da bakım etikçilerini doğrudan ilgilendiriyor tabii ki. Söylediğin gibi havaalanları, AVM'ler gibi yerlerde bebek bakım odalarının kapısında her zaman kadınlar tuvaletlerinde olduğu gibi "etekli" figürler oluyor. Bunlar da çocuk bakımının esas olarak kadının işi olduğu algısını pekiştiriyor ve buradaki eşitsizliği yeniden üretiyor. Yalnızca bu sembolleri değiştirmekle eşitsizliğin de ortadan kalkacağını ummak fazlasıyla iyimser olur; ancak şüphesiz iyi bir başlangıç, zira semboller biz insanlar için önemli.

Bunun dışında kadınların kamusal yaşama katılımını sağlayacak başka somut adımlar da atılmalı. Örneğin kentlerde ücretsiz kreşler yaygınlaştırılmalı. Bakım emeği orantısız bir şekilde kadınların omuzlarında olduğu sürece kadınların ve erkeklerin ne çalışma hayatlarında ne de kente katılımlarında eşit olacaklarını düşünüyorum.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP