Dün neler oldu neler bir bilsen. Önce şunu diyeyim; ben dün çok ağladım, Foça’dan dönüşte senin maaşının bana bağlanma kağıdını görünce, kendimi tutamadım hüngür hüngür ağladım.
Biliyorsun dün evde Yücel de var, ama kendimi tutamadım işte, "bu böyle mi olacaktı, biz tam tersini düşünmüştük" diye ağladım da ağladım. Öyle ki Yücel dayanamayıp, “Hadi siz biraz dışarı çıkın, hava alın" diye beni uyarmak zorunda kaldı.
İşte böyle böyle, sensiz sensiz yaşamaktayım. Etrafımda her şey bol bol sensizlik kokuyor, bağırıyor, feryatta.
Kendimi konjotürel politikaya vermiş durumdayım.
Dün olan ilginç bişeyi nakledeyim sana. Devlet, Devlet'i biliyorsun, evvelsi gün altı muhalefet liderinin yaptığı Türkiye’de sistem değişikliği toplantısını ‘altılı ganyan’a benzetti. Yetmedi yuvarlak masada oturulmasını da tek ayak gizli ortak HDP diye sembolize etti. Bir de dikkat çekmek için bu konuda çizdirdiği karikatürü Meclis kürsüsünden gösterdi. Komik adam oldu vesselam bu Bahçeli; eh bu dar günlerde bir komik de yaşamın sızılarını azaltabilir. Zaten herkesler de nerdeyse ‘ti’ye alacak. Kılıçdaroğlu Erdoğan’a çağrı yapmaya başladı bile. “Artık bu Bahçeli’ye külliyeden bir yer vermelisin” dedi. Ama, hayır, “müştemilattan olsun” demedi, yalan. Külliyeden dedi. Ben öyle anladım. İşte böyle böyle, bugün mektubun sonuna geldim. Ha, bu arada unutmadan söyleyeyim, çevremde kim varsa herkese küsüm şimdi. Su içmeye kalkınca ‘Ay ‘a selam vermedim misal. Bahçede hiç bir ağaç, börtü böcek, kuş mahlukatları ve çayır çimenle konuşmuyorum. Güneşin doğuşuna sevinmiyorum, rüzgardan gelen dedikodular umurumda sanki. Hepsine küsüm. Hatırlasana , bunlar evren, bunlar kozmik epikmanlar diye ne yalvarmıştım kurtulmana yardım etsinler, seni bana bağışlasınlar diye. Parmaklarını bile oynatmadı aymazlar.
YORUMLAR