Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

Bizim Urfa’da bir ata sözü vardır: 'Ölü bizim, Allah rahmet eylesin'

Olay ‘İbrahim Tatlıses’ in geçen gün canlı proğramında sunulan Urfa Sıra Gecesi sunumu. Dün gece tamamen yozlaşmış, popüler deyişle dejenere olmuş bir Urfa geleneği seyrettik ve kadim bir kültürümüzün daha popülizme ve kapitalizme kurban edildiğini seyrettik. 

Allah aşkına size, yani Urfalı, Urfa’yı derinlemesine bilen dostlarıma soruyorum. Siz Urfa’da böyle dansöz oynatan bir sıra gecesi yaşadınız mı? Urfa’da sıra (gecesi kullanılmazdı) doğaçlama yaşanan bir ülfet ve sohbet anlarıydı. Her hafta bir dostun evinde buluşma kararı dışında hiç bir şey planlı olmaz, her şey doğaçlama yaşanırdı. Olay temelde, her hafta bir dostun evinde toplanmaktı . Hatta mazeret gösterenin yerine bir diğeri geçerek hazırlıksız yakalanıldığı ( temizliği kastediyorum) geceler bile olurdu. Dolaysıyla başta çiğköfte olmak üzere diğer ikramları evin o sırada var olan imkanı karşılardı. En beklentili ikram da çay ve sarma sigaraydı. Sarma sigaralar, yüzlercesi, geniş bir lengerde ortaya konur, aralarla misafirlere ikram edilirdi. Müzik yine programlı olmaz, o sırada sıraya katılanlardan yeteneği bilinen birilerine ülfete müzikle katılması rica edilirdi. Genellikle her üç kişiden birinin müzik yetenekli olduğu Urfa topraklarında her sıra gecesine genelde bir yetenekli katılması da zor olmazdı. Sırada alkol olmadığı gibi dansöz oynatmak da Urfa adabına ters olduğu için kimsenin aklından bile geçmezdi. Urfa’da sıra Urfa adabı, Urfa saygısının bir sembolü, iftihar edilen elit bir yaşam tarzı idi. Lafı uzatmadan söylersem, o gece televizyonda seyrettiğimiz sıra gecesi tam bir fiyasko, tam dört elle korumak istediğimiz kadim Urfa kültürünü katletmekti. 

İbrahim Tatlıses, yetenekli, yetenekli olduğu kadar da akıllı, bir o kadar da narsist biri. Teşekkür edilecek bir hizmetle önceleri, yıllarca önce, Urfa sıra gecesinin tanıtımına katkıda bulunmuş, dün gece de narsist kişiliği nedeniyle aynı kültürü katletmiştir. Dönelim başa, Urfa’da bir tartışmada, bir uyuşmazlıkta anlaşma imkanı kalmadığında “ölü bizim, Allah rahmet etsin” denir. Ben de şimdi öyle diyorum. “Ölü bizim…..”

Hastane penceresinden bu mevsim bitmeyen yağmurların coşturduğu birbirleri ile yarışan, uzamış, tepeleri rengarenk çiçekli yaban otları seyrederken üşüyorum. Ve çocukluğumu, kışla başlayan sıra gecelerini, sıralardaki sıcak minderleri, bir köşedeki tandırı  hayal ediyorum. O mutluluklara tekrar ulaşamayacağımı billiyorum ve şimdi minik mutluluklarla yetiniyorum. Eşim her gün daha iyi oluyor ya o bana yetiyor.
 

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

10 + fourteen =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ