Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

DÖRT YILDA YOKOLURUZ

– ‘EVET!’ DİYEN YANIYOR

Foto Muhabiri arkadaşım Mehmet Özdoğru ‘Aman Dikkat!’ diyerek önemli bir uyarıda bulundu…

Belki duyan bilen vardır.

Ama ben yine anımsatayım:

Sizi bir şekilde, örneğin; anket, ya da promosyon gibi bir bahane ile telefonunuzdan arıyorlar…

Sohbet ya da konuşma normal şekilde sürüyor…

Bu arada soruların arasında ‘Beni duyabiliyor musunuz?’ diyorlar…

Aslında hatlarda bir sorun olmadığı için siz de ‘evet’ diyorsunuz…

Aynen bir zamanlar Erkan Yolaç’ın sunduğu ‘Evet- Hayır’ yarışmasında olduğu gibi…

Programın akışı sırasında arka arkaya sıkıştırdığı soru cümlesine ‘evet’ ya da ‘hayır!’ dışında yanıt vermeniz imkansız olduğu için tuzağa düşüyor ve yarışmayı kaybediyordunuz…

Ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet!’ olayında olduğu gibi…

Telefonda sizi arayıp normal görüşme yapanların suç ortakları sizi bir daha arıyor ve bir ürünü satmak istiyorlar.

Sizin daha önce ‘evet’ deyişinizi devreye sokup ve size üç kuruşluk bir ürünü çok yüksek, fahiş bir rakama satıyorlar.

İşte bu dolandırıcılık olayı, ‘Beni duyabiliyor musunuz?’ olarak adlandırılıyor…

Hukuken de elinizde yapacak bir delil olmuyor…

Minareyi çalan kılıfını hazırlamış oluyor…

‘Ben bilirim!’ demek işe yaramıyor…

Bunu da anımsatayım!…

*- ŞİMDİLEK TEK YOLU

Telefon dolandırıcılıklarının bin bir çeşidi var.

Kimisi sizin bilginiz dahilinde oluyor, Mehmet Özdoğru’nun anımsattığı gibi, bir kısmı da haberiniz olmadan, evinize icra gelince öğreniyorsunuz.

Bunun en önemli irdelemelerinden birini geçenlerde anlatmıştım:

Birincisi tüm işlemlerinizde kullandığınız şifreleri sık sık en geç ayda bir değiştireceksiniz ki, heckerler sizinle baş edemesin…

Hatta durumunuzu, telefon hatlarınıza kadar ‘e-devlet’ ten takip edeceksiniz..

Nasıl ‘Hırsıza kilit dayanmaz!’ sözü geçerli ise bu dolandırıcılara da şifre falan vız geliyor…

Ama ben bir başka dolandırıcılıktan söz edeceğim?

Gidin bir markete girin, kısa süre aldığınız bir konserveyi tekrar alın…

Bir hafta belki de bir gün önce bile aldığınız, örneğin dondurulmuş bezelye alın arada yüzde yüzden fazla fark olduğunu göreceksiniz…

Be kardeşim, bu ürün de yeni değil, konservesi ya da dondurulmuş hali de…

Yüzde yüzden fazla fiyatı nasıl artış gösterir?

Daha yeni ürün çıkmadı ki!

Daha ne yazayım?

Yazıklar olsun böyle sanayicilere, fabrikatörlere, satıcılara!

Bu dolandırıcılık değil de nedir?

Benim aklıma ‘bezelye’ geldi…

Siz başka ürünlerin adını da söyleyebilirsiniz…

Yine aklıma geldi;

Düne kadar, yani yakın zamana kadar ürünün fiyatı üzerinde basılı etikette olurdu..

Şimdi etiket üstüne etiket yapıştırma modası başladı…

Rafta bir günde üst üste üç etiket yapıştırıldığı da oluyor…

Hadi bakalım ‘Yok böyle bir şey!’ desinler de görelim…

*- SEÇKİNLERDEN ‘SEÇİCİ’

Bilgiyi Prof. Dr. Mehmet Koştumoğlu’ndan aldım…

Biliyorsunuz, geçenlerde Uluslararası İzmir Araştırmaları Merkezi tarafından ‘vefa’ ödülü alan İzmirlilerden…

Konuyu anlatmıştım..

Ve Gazeteci bu önemli merkezin jürisinde (Seçici kurulu) bulunan saygın isimleri tanıtacağımı belirtmiştim.

Şimdi bu isimleri sayıyorum, sonra konuya gireceğim:

Prof. Yavuz Çorapçıoğlu, Şerif Antepli, İskender Dinsel, Erhan Gölbey, Moreno Margunato, Giovanni Ercolani, Birgi Tekşal, Numan Pekdemir, Füsun Dölek, Namık Kuyumcu, Tülay Duygulu Pırlant, Rifat Güler, Tuncay Karaçorlu, Ufuk Güral, M. Kadri Sümer, Hasan Özkan ve Yaşar Aksoy…

*- SEÇİMİ SİZ YAPIN

Arıları ve sinekleri ağzı açık bir şişeye koymuşlar.

Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştirmişler.

Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru ilerlemiş!

Ama şişenin tabanı kapalı olduğundan dışarı çıkmayı başaramamışlar.

Bu arada sinekler, şişenin ağzına doğru doluşmuşlar ve dışarı çıkıp karanlıkta kaybolmuşlar.

Karanlık tarafta bulunan şişenin açık ağzına doğru tek bir arı bile gitmemiş!

Camın önünde ışığa doğru çabalamaya devam etmişler.

İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.

Ancak daha derinlemesine düşününce; karşımıza anıt gibi dikilen bir yaşam tarzı ortaya çıkıyor…

 

*- ARILARA BORÇLUYUZ

 

Albert Einstein’e göre; arılar olmazsa, insan yaşamı 4 yıl sonra son bulur…

Arılar nerede, hangi çiçek ile besleneceğini bilen, yüzlerce kovan arasında kendi kovanını bulabilen ve o kovanın yüzlerce peteği arasından kendininkine yumurtlamayı hiç şaşırmadan uygulayabilen bir canlıdır…

Bu olağanüstü canlı, nasıl olur da şişenin ağzını bulup çıkamaz değil mi?

*- ENGELLER AŞILMAK İÇİNDİR

Kuşkusuz, arılar gibi, Işığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır…

Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyeceklerdir…

Ve bu uğurda da gerektiğinde ölmeyi göze alabileceklerdir.

Sinekler ise karanlığa doğru sıvışan kaçaklardır.

Hiç umursamadan karanlığa doğru yürüyenlerdir.

Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak, bencil varlıklardır.

Sadece kendi yaşamları değerlidir.

Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler.

Değerlerin bir önemi yoktur!

*- MÜCADELE RUHUNUZDA OLMALI

Arıyı kovalamak isterseniz o kaçmaz, sizinle savaşır.

İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır.

Ve değerleri için ölür.

Ama sinekler kaçarlar.

Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler terk ettikleri yere…

Mikrop taşıyan ayaklarıyla ezerler; yaşadığımız her yeri…

*- ÖNEMLİ FARK

Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.

Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.

Çöplüklerde, tuvaletlerde, bataklıklarda…

Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur.

Şimdi size soruyorum:

Sinek olup karanlığa mı?

Arı olup aydınlığa mı?

Seçiminizi yapın…

Ben şöyle diyorum:

Engellere rağmen; ışığa yürüyenlere, ışığa ulaşmak için çabalayanlara, insanca değerler yaratma adına mücadele edenlere ve ışık saçanlara selam olsun…

Ama sinek gibiler, nerede bal var oraya üşüşürler…

Bunlara dikkat etmek lazım…

Dikkat etmeyen soluğu nerede alır?

Bunu da söyleyeyim; hâkimin karşısında…

 

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 × 3 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ