Evli bir çift bir gün bebek bekledikleri haberini alır. Heyecan, mutluluk dolu 9 aylık süreç başlar. O, katılımıyla birlikte ailenin en sevileni oluvermiştir. Sonra 2 yaşına gelir konuşmaz. 3, 4 derken anne baba içten içe kuşkular yaşasa da büyükler onları “senin amcan da geç konuşmuştu.”, “büyük teyzen 6 yaşında anne demiş” gibi sözlerle teselli eder. Ve en sevdiğimiz, gözümüzden sakındığımızı bir sabah önlüğünü giydirerek ilk defa okuluna götürürüz. O ne kalp çarpıntısıdır… Hemen ilk iki ayın içinde sınıf öğretmeni, rehberlik öğretmeniyle birlikte okula veli görüşmesine çağırır. Okul yolunda; “acaba çocuğum harika bir resim mi yaptı?”, “müzikte sıra dışı bir yeteneği mi var?” diye hayaller kurulur.
Kendinizi “Çocuğunuz sınıfta sorunlar yaşıyor, lütfen evinize en yakın Rehberlik Araştırma Merkezine başvurun. Bizi çocuğun eğitimi için yönlendirsin” diyen iki öğretmenin karşısında buluverirsiniz. Artık siz de bir engelli ailesisiniz. Çocuk engelli tanısı aldıktan sonra baba genelde evi terk eder gider. Anne engelli çocukla hayatın içinde yapayalnız kalır. Tüm zamanını, enerjisini, hayatını evladına adar. Engelli çocuğu olanların en büyük korkusu; “ben ölüverirsem bu çocuğu kim bakacak?”. Anne aldığı engelli bakım parasıyla çocuğuna bakar, büyütür. Yıllar geçer. Bir gün çocuk ölür, anne artık yaşlanmıştır. O yaşta işe girip çalışacak enerjisi de kalmamıştır. Evladını kaybetmiş, yaşlanmış olarak hayatın içinde kala kalır. İşte bu anneler için ‘Engelli Kim?’ arama konferansının basın açıklamasında devletin ebeveyn bakım parasıyla birlikte sigorta pirimi ödemesi ve anneye zamanla belirli bir emekli ücreti bağlanması talep edildi.
“Hay Allah lafa ortasından başladın şunu en baştan anlat” mı dediniz? Olur, hay hay.
‘Engelli Kim?’ konulu arama konferansını 1 Aralık tarihli makalemde anlatmıştım. 23 Aralık günü bu konferansın sonuç bildirisinin basın açıklaması oldu. Bu basın açıklamasının şekli kayda değerdi. Basın açıklaması Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezinde, sıcacık ortamda çaylarımızı içerken yapıldı. Divanda; Konak Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Seyit Çelebi, İzmir Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Abdülsamet Baskak ve Konak Kent Konseyi Gençlik Meclisi üyesi Semih Eliaçık vardı. İzmir Kent Konseyi ve Konak Kent Konseyi divanda birlikteydi. Ortak amaç için birlikte yürümek örnek alınacak, kutlanacak davranış. Semih Eliaçık engelli bir delikanlı. Gençlik Meclisinde engellilerin sesi olacak. Engelli Meclisi ve Gençlik Meclisini birçok projede belki de ortaklaştıracak. Bir divanda bu kadar güzel örnek. Basın açıklamasında bu makalemin girişinde belirttiğim ebeveyn sigortası ve engelli mülteciler konusuna vurgu vardı. Engelli mültecilerin durumuna dikkat çekmeleri “öteki”yi gören, yok saymayan bir yaklaşım.
Basın açıklaması salondaki dinleyicilerin katkılarıyla sürdü. Küçük bir dokunuşla çözülebilecek sorunlarını dile getirenler oldu. Örneğin engellilerin belediye otobüslerinden istediği yerde inebilmelerinin sağlanması gibi. Bazı belediye otobüsü şoförleri araca birden fazla tekerlekli sandalyeli yolcu almak istemiyormuş, bu konuda uyarılmaları gibi.
Raporların yenilenme çilesi her toplantının gündemi. Burada da gündeme geldi. Döviz fiyatlarının aşırı oynaklığı engelli vatandaşlarımızı da etkilemiş. Yılın başında devlet akülü araç için 2500TL ödeme yapıyormuş, bugün de öyle. Ancak akülü araçlar 15000TL’den başlıyor. Engelli vatandaşın aradaki uçurumu ödemesi mümkün değil. Oysa akülü araç engelli birey için zorunluluk. Bir de güzel haber; Buca Belediyesi arıza yapan akülü araçlar için tamir atölyesi açmış. Engelliler adına teşekkür eder, tüm belediyelerde olmasını dileriz. Basın açıklamasında arama konferansının çıktılarıyla 2022 yılında çalıştay düzenleneceği de bildirildi. Ona da katılıp yazmayı dört gözle bekliyorum. Engellilerin her yerde sesine ses olmayı sürdüreceğim.
Hepinize kalbiniz gibi güzel bir yıl dilerim dostlar. Sevgilerimle.
YORUMLAR