EVET KORKMUYORUZ, BAĞIMSIZLIĞIMIZI SAVUNMAKTAN…

Andımızı yazan Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, ne demişti?

‘Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükseltmek, ileri gitmektir.

Ey büyük Atatürk;

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun!

Ne mutlu Türküm, diyene.’

Bu andı yakın zamana kadar okullarda okuyorduk.

Biri çıktı, ‘açılım böyle olmaz!’ gibi laflar etti ve yasaklanmasını sağladı.

Oldum olası içimizde böyleleri var…

İşte onlardan biri;

Onu da hatırlatayım:

 

*- İÇİMİZDEKİ HAİNLER

 

‘Yok artık!’ dediğimiz bir ‘fesli’ hain vardı, içimizde…

Malum kişi ne demişti:

‘Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı.’

Yuhh artık!

Biliyorsunuz, en son Karadeniz’deki bir kentimizde de gördük böylelerini…

Bunları kurtarmak ya da cezadan,  Türk milletinin nefretinden kurtarmak için yandaşları hemen kağıt kaleme sarılıyor, ‘meczup’ diye bir kılıf uyduruyorlar.

Aslında, anlayacağımız, Atatürk düşmanlığı, Türk düşmanlığı sahiden meczup meselesi değil…

Hiç değil…

Bir iki örnek daha vermek istiyorum, ‘Fesli’ Kadir Mısırlıoğlu’nun saçmalıklarından…

Şöyle demişti bir ara:

‘Mustafa Kemal’i beğeniyorsan, namaz da kılsan kafirsin!

Shakespeare’inin gerçek adı Şeyh Pir’dir ve kendisi gizli Müslüman’dır…’

Stalin emretti;

Kumlara Ayetel Kürsi okuyup Alman ordusunun üstüne serpelim!

Hazreti Hüseyin’in katllinde Yezid’in hiçbir kabahati yok!

AKP’nin fazla hizmet etmesi oylarını düşürmüş olabilir.

Ölen asker sırtüstü düşerse Müslüman, yüzüstü düşerse kafir olur.’

Aklıma ilk gelenler bunlar…

Daha ne çok saçmalıkları var…

Düşünsenize ‘şehit’ sözcüğünü bile kullanmıyor…

Herhalde böyleleri için gerçek biz Müslümanlar ‘mezarlarında hortlayanlar’ diyebiliriz…

‘Şeriat gelsin de, Türkiye batarsa batsın’ diyenler bunlar…

CHP Genel Başkanı bu adamdan söz ederken,  yakınlarının nasıl tanıdığını şöyle belirtmişti:

 

*- TOPYEKÜN MÜCADELE

 

İstiklal Marşı'nın kabulünün 101. yılı birçok yerde, belediyelerde törenlerle kutlandı.

Anma yürüyüşleri yapıldı.

Başkan Soyer’in de belirttiği gibi, İstiklal Marşı, esaret altına alınmak istenen bu vatanın umudu oldu.

Kadın, genç, yaşlı, çocuk demeden emperyalizme karşı topyekûn mücadelenin sembolü oldu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yanı sıra Ödemiş, Tire, Torbalı, Karşıyaka, Seferihisar ilçe belediyelerinin bandoları ve İzmir Büyükşehir Belediyesi korolarının eşliğinde İstiklal Marşı'nı hep bir ağızdan coşkuyla okundu.

İstiklal Marşımız; hürriyetin, her şeyden kıymetli olduğunu ve en güçlü direnişin, bağımsızlık için olduğunu anlatır…

'Korkma' diyerek başlar…

Evet korkmuyoruz, bağımsızlığımızı savunmaktan, bu cennet vatanı korumaktan, cennet vatanın cennet doğasına sahip çıkmaktan, zeytin ağaçlarını korumaktan korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız…

Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı bu eşsiz eserin her dizesinin, işgal altındaki bu vatanın her bir ferdinin acılarıyla beraber özgürlüğe duyduğu özlemi ve özgürlük için direnmeyi anlattığını Soyer aktardı.

Aziz kahramanlarımızın canıyla, kanıyla esaretten kurtardığı bu vatanın milli iradesini ortaya koydu.

Bağımsızlığımıza ket vurmaya çalışanlara karşı bu toprakları, hürriyetine kavuşturan başta Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kaleme aldığı bu eşsiz eserle direnişi, mücadeleyi ve umudu büyüten Mehmet Akif Ersoy'u, bestesi ile bu müstesna eserin değerini güçlendiren Osman Zeki Üngör'ü ve tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.

Tabii ki hortlaklara ve de onların düşüncesinde olanlara bir şey yok!

 

*- ‘3,6 MİLYON HEKTARLIK ALANI AĞAÇLANDIRDI’

 

12 Mart Cumartesi günü Seferihisar başta olmak üzere birçok kentimizde ‘Zeytinine sahip çık’ toplantıları yapıldı.

Biliyorsunuz geçen hafta içinde bir yönetmelik ile Zeytinliklerin ve diğer orman ve bitkilerinin bulunduğu alanlarda maden çıkarmak için serbestiyet geldi.

Bu konuda çok yazılıp çizildi.

Ben de 12 Mart günü Çin’de yapılan bir tören ve açıklamadan söz edeyim:

‘Çin’de bugün 44. Ağaçlandırma Günü kutlanıyor.

Çin Ulusal Ağaçlandırma Komisyonu tarafından verilen bilgiye göre, 2021 yılında ülke genelinde 3,6 milyon hektarlık alanda ağaçlandırma çalışmaları tamamlandı.

Bunun yanı sıra 3 milyon hektarlık merada çim ekimi yapılırken, 1,44 milyon hektarlık alanın çölleşmesi ıslah edildi.

Çin’de uygulanan ekolojik projeler kapsamında çayırların ve sulak alanların restorasyonu da güçlendirildi. Ayrıca ülkedeki orman ve mera kaynaklarının korunması ve yönetimi geliştirildi.

Orman yangınlarının sayısı, hasarlı ormanlık alan ve hasarlı çayırlık alan miktarında da düşüş görüldü.

Çin’de ekonomik orman alanı 40 milyon hektarın üzerinde korunurken, ekoturizm kapsamında yapılan seyahat sayısı yıllık yüzde 12’den fazla artışla 2 milyar 90 milyona ulaştı.’

Bu arada;

Dünya Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Ukrayna krizinin etkisiyle IMF’nin küresel ekonomik büyüme beklentisini düşürebileceğini belirtti.

Georgieva, Çin’in belirlediği yüzde 5,5’lik ekonomik büyüme hızının kendisine yarar sağlarken diğer ülkelere de olumlu yansımaları olacağını söyledi.

Biliyorsunuz, 2021’de bizim büyüm hızımız açıklandığına göre yüzde 12 oldu…

 

*- BİR ZAMANLAR VARDI

 

Emekli Baş Komiser Eray Karacalar şöyle diyor:

‘Tütünümüz vardı, Tütünbank açıldı.

Pancarımız vardı; Şekerbank açıldı.

Pamuğumuz vardı; Pamukbank,

Madenimiz vardı, Etibank açıldı.

Kumaşımız vardı, Sümerbank açıldı.

Şimdi; ne tütün, ne pamuk, ne pancar, ne maden kaldı.

Hepsi son 15 yılda yabancıların oldu.

Satılmakla kalınmadı, şimdi bunları dışarıdan getirtiyoruz.

Tabi ki birçoğumuz bunu başaranları alkışlıyor.

‘İyi ki varsınız’ diyerek dua edenler de var.

Neyzen Tevfik bir zamanlar ne demiş?

‘Mutluluğu çorba yapıp, elimize çatal verdiler.

Bizi çıkmaz sokağa bırakıp, ‘Yolunuz açık olsun!’ dediler…