Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

GURURLANMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK…

Bugün Urfa’yı, Urfamı düşünüyorum. Hastane odasında, eşim Betül’le birlikte yaşam savaşının tam göbeğindeyiz; o tam orta cenahta kendine yer açmaya çalışırken, ben yan cenahlardan destek savaşı veriyorum. 
Dedim ya Urfa’yı düşünmekteyim. İçimi ısıtan sıla hasretiyle halvetime dünden beri Müslüm Sunay’ın bana ulaştırdığı, M. Fuat Kürkçüoğlu’nun yazdığı “Uray Oteli “romanı neden oldu. Ne güzel bir eser olmuş. Yazar, ne sıcak yazmış, tarihe ne önemli bir not düşmüş, insanlığa ne güzel bir miras bırakmış hayretler içerisindeyim. 
Birincisi, bir kere benim Urfa hakkındaki bilgime bilgi katmakta. İkincisi, zihnimde yanlış bazı paradigmaları sonlandırmakta. Üçüncüsü, bu hastane odasındaki bedbinliğimi sıcak, mutlu anılarla teselliye götürmekte. Ayrıca bu kitap Urfa Göbeksiz tepe iken de uygarlığın beşiği olduğunu kafama beton çivisiyle çaktı. Eğer yayıncı usülüne göre yayınladı ise, ki öyle görünüyor, bu eser ABD’nin kongre kütüphanesine, TBMM kütüphanesine gönderilmiş ve tarihe ve kültüre büyük katkı zayi olmamıştır. 

Her neyse. Kitap bana ana vatanı Urfa’nın acı çiğköftesinin tam da Urfa’yı tanımlayan bir yiyecek olduğunu düşündürdü. Yaşarsın, yaşam acıdır, ama çok mutludur. Kahramanlar, Melih Ahmet, Ömer ve öne çıkan diğerleri zorlukta ama bütün yaşam döngüleri çok mutludur. Yalaka olmayan bir saygı içinde yaşarlar, serpme kahvaltıları yoktur fakat yedikleri ballı pekmezli yoğurtla yaşamın iştahının doruğundadırlar. Acıları ve yaşanmışlıkları teğet geçmeden onlara bir şeyler öğretmiştir. Mütevekillerdir. İmanları evrenseldir. Gibi gibi… 

Yağmur sicim gibi, hafif rüzgarla adeta dans ediyor. Benim de aklımdan insanlığın ‘son kapıya’ yaklaşırken nasıl da eşitlendiğini, sınıf, zengilik ve payeleri belirleyen apoletlerinin ve nişanlarının bir bir döküldüğünü önceden bilmeleri gerekliliği geçiyor. O güzel yeniçeri deyişini evrene sesleniyorum, "Gururlanma padişahım senden büyük Allah var!”

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 × 5 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ