İzmir Kent Konseyi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeni ile yaptığı basın açıklamasında çözüm yolları madde madde sıraladı.
İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bir basın açıklaması düzenledi. Kadın örgütlerinin temsilcilerinin de katıldığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin önemi vurgulandı ve kadın haklarını hedef alan düşmanca tutumlar eleştirildi.
Kadına şiddetin devam ettiğini ve bu büyük sorun nedeniyle kadınların karşı karşıya kaldığı yıldırma (mobbing), psikolojik ve ekonomik şiddet gibi diğer sorunların da konuşulamadığını vurgulayan İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkan Vekili Nevin Öğütcen, 1 Ocak – 23 Kasım tarihleri arasında 285 kadının öldürüldüğüne dikkat çekti.
Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamada konuşan Nevin Öğütcen, “Hepimiz biliyoruz ki, cinsiyete dayalı şiddet, kadınlara kontrol altında tutulduğunu, kendi kararlarını alan, özgür ve eşit insan olmadığını hem öğretir hem de yaşam boyu öyle kalmayı dayatır. Şiddetten sadece kadınlar ve kız çocukları değil bütün toplum acı çeker. Şiddet, bütün toplumun demokratik geleceğini, eşit, özgür, adil ve müreffeh bir dünyanın kurulmasını engeller” dedi.
Öğütcen, 50’den fazla sivil toplum kuruluşunun, 2 Ekim’de bir araya gelerek, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele İzmir İl Eylem Planı’na katkıda bulunmak için önerilerini hazırladığını ve raporlaştırdığını hatırlattı. Öğütcen, bu çalışmadan çıkan sonuçları sekiz maddede özetleyerek paylaştı. Öneriler arasında Alo 183 hattının yetersizliği, belediyelerin sığınak ve danışma merkezlerinin sayısını artırması, İstanbul Sözleşmesi’nin esas alınmasının gerekliliği ve yasal kürtaj, cinsel sağlık ile gebelik kontrolleri gibi hakların şiddetle mücadelenin bir parçası olduğu yer aldı.
Basın açıklamasından sonra gazeteci yazar Demet Cengiz, ev içi şiddeti anlatan romanı “Adımı Deniz Koydular” kitabını imzaladı.
Kadına şiddetin sonlandırılması için önerilen sekiz madde:
● Evrensel değerlerle ilişkisi net ve açık bir ülke olmadan kadına karşı şiddetle mücadele etmek mümkün değildir. Bu yüzden de, kadına şiddetle mücadele, CEDAW Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, bu Sözleşme’nin 19 ve 30 numaralı Genel Tavsiye Kararları ve İstanbul Sözleşmesi’ni esas alarak yapılmalıdır.
● Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına şiddetin temel nedenidir. Hedefimiz eşitlik, gücümüz birliktir!
● Kadına yönelik şiddetle mücadele devletin sorumluluğudur. Devletin sistematik, sürekli ve devlet iradesini içermeyen müdahaleleri göstermelik olmaya mahkumdur.
● Şiddetle mücadele bir bütündür! Yasal kürtaj, cinsel sağlık ve gebelik kontrolleri gibi haklarımız şiddetle mücadelenin bir parçasıdır.
● Kadına yönelik şiddetle mücadele için Alo 183 yetmez, özel bir hat kurulmalıdır.
● Danışma merkezi, sığınak sayıları artırılmalı, belediyeler yasal görevleri olan bu hizmetleri sunmaktan, sığınak açmaktan kaçmamalıdır.
● Kadınlar da ihtiyaçları da tek tip değildir. Şiddetle mücadele hizmetleri sosyal yardımları da kapsamalı, kadınların ve kız çocukların ihtiyaçlarına göre çeşitlendirilmeli, mülteciler, kırsalda yaşayanlar, iç göçle gelip yerleşenler, yoksullar, translar gibi çoklu dezavantajlıları dikkate almalıdır.
Bütçe ayırmadan, nitelikli kadrolarla çalışmadan sağlıklı bir mücadele yapılamaz. Kadına karşı şiddetle ilgili görevi olan her kurum biz kadınlara ve topluma görevini yaptığını göstermeli, belgelemeli, hesap vermelidir.
News
