KİME YAZIK OLUYOR?

*- MERKEZ BANKASI FAİZİ İNDİRDİ

Merkez Bankası politika faizini 100 baz puan indirerek, yüzde 15'e çekti. Para Politikası Kurulu (PPK) metninde ise kurdaki etkenlerin geçici olduğu ifadesi yer aldı. Merkez Bankası'nın faiz kararı ise beklenenden gecikmeli olarak gelirken, ilk kez böyle bir durumla karşılaşıldı.

Kararın ardından döviz kurlarında yükseliş hızlanırken, karar öncesi 10,54'e kadar gerileyen dolar, 10,97'ye kadar yükselerek tarihi zirvesini gördü.

*- ‘ONU DÜŞÜNENLER DÜŞÜNSÜN, YANİ!’

AKP Kayseri Milletvekili Hülya Nergis, tepki çeken açıklamalar yapmaya devam ediyor. Nergis, canlı yayında kendisine yöneltilen "Bir vatandaşın geçinebilmesi için asgari ücretin ne kadar olması lazım?" sorusuna gülerek cevap verdi.

Nergis, "Bu konuda ben bir rakam söylemeyeceğim. Bilemiyorum. Onu düşünenler düşünsün, Allah da yardımcıları olsun" dedi.

*- DÖVİZ BÜROLARI İÇİN!..

İyi Parti Grup Başkanvekili ekonomist Erhan Usta, ‘Gece duyurulan düzenleme için sabah appar topar açıklama yapılıyor.

Bakanlık 'bu düzenleme ile döviz bürolarına müdahale gibi bir amacımız yoktur' diyor.

Böyle bir amaç yoksa neden bu Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğinde ayrı bir madde olarak 'zorunlu halleri değerlendirmeye' ibaresinden sonra gelmek üzere 'işlem limitlerini belirlemeye' ibaresi eklendi?

Şimdi Bakanlık çıkmış bizim niyetimiz bu değil diyor.

Bu açıklamanın hukuki anlamda bir hükmü yoktur.

İşte gece yarısı Resmi Gazete de yazan düzenleme ortada.

Madem amaçları döviz büfelerinin işlemlerine limit koyarak sermaye kontrolüne gitmek değilse derhal bu düzenlemeyi geri çeksinler.

Bu düzenleme bu şekilde kaldığı sürece Hazine ve Maliye Bakanlığı işlemlere limit koyma yetkisine sahiptir.

Devlet niyetlerle değil kanunlarla yasalarla yönetilir.

Yapılan değişiklikte bu yetki verilmiştir" dedi.

*- BERGAMA’YA ÜCRETSİZ GEZİ

İzmir Büyükşehir Belediyesi üreticiyi tüketiciyle aracısız buluşturan Bergama’daki üretici pazarına ücretsiz gezi düzenliyor.

Program kapsamında Bergama çarşısı ve Asklepion ören yeri de ziyaret edilecek. Araçlar her cumartesi Kültürpark Lozan Kapısı’ndan hareket edecek.

*- KİME YAZIK OLUYOR?

Girişimciler önce neye bakar?

Ellerindeki, ceplerindeki paraya!

Sonra da adımlarını buna göre atarlar!

Yani hesap kitap işi…

Bakkalı da, taciri de, sanayicisi de, hatta öğrenci bile her adımında buna dikkat eder..

Ama nedense özellikle belediyelerimizde bu yok!

Bol keseden harcamayı seviyorlar…

Sonra da ‘İşçimizin, çalışanımızın hakkını koruyoruz!’ diyerek davul zurna önünde poz veriyorlar…

Ceplerinden çıkmıyor ki, bu paralar!

Halkın cebinden çıkıyor…

Şimdi herkes yeni yılın hesabını yapıyor…

Gelir gider hesapları yapıyor…

Kalem kalem hesaplıyorlar gelecek paraları…

‘Sudan bu kadar, cezalardan şu kadar!’ diye…

Yani normal vergilerin, ödemelerin dışında eksralar, halkın cebinden çıkacakları hesaplıyorlar…

İlkokulda bile okuyorlardı, dolaylı vergileri…

Bakanlıkların bütçelerine bakın mutlaka ‘trafik cezaları!’ gibi ekstralar büyük meblağlarda gösterilmektedir.

Halbuki cezalar yasaya göre caydırıcı olmalıdır…

Her adımda önce ‘uyarı’ vardır…

Yani ‘caydırıcı ceza’ bile çok sonra, mecburiyetten gelir…

Tekdir ile uslanmayan içindir…

Hiç beklemediğiniz bir anda, bir bakıyorsunuz ‘ceza makbuzu’ gelmiş…

Bunlar ara sıcaklar…

Acaba ‘oy hesabı’ ile sözde çalışanına hakkının üstünde ekstra maaş ödeyenler, ‘çivili koltuk’ üzerine oturduklarının farkına varmıyorlar mı?

Bir belediye başkanı şöyle demişti:

‘En büyük işveren biziz!’

Doğru!

Sonra da şu cümleyi kullanmıştı:

‘Kentimizde herkesin bir yakını ya da akrabası belediye çalışanıdır!’

Bu da doğru:

Yine bir belediye başkanı özelde anlatmıştı:

‘Herkes belediyede iş istiyor…Öyle ki işi olanlar bile…’

Neden?

Atılmak, satılmak, kovulmak yok!

Hatta toplu sözleşme zamanı ‘grev tehdidi’ ile istediğimizi de alırız.

Geçenlerde Antalya’nın ilk merkez ilçelerinden Muratpaşa’nın Belediye Başkanı Ümit Uysal’dan söz etmiştik;

Başkan Ümit Uysal ne demişti, Artun Sucuoğlu ile yaptığı söyleşide;

‘Hepimiz biliyoruz ki, birçok belediyemiz bütçesinin beş katı yedi katı borçlanır.. Genellikle beş yıllığına seçilmiş belediye başkan otuz yıllık borçla belediyeyi bırakır.

Sanki 30 yıllığına seçilmiş gibi…’

Mirasyedi gibi para harcayıp, reklamları için saçarlarsa, ‘çalışanın hakkını koruyoruz!’ diye yetersizliklerine göz yumarlarsa, sonları hazin oluyor…

Ama onların mı, ona oy verenlerle birlikte koskocaman bir kentin mi?

Bir yumurtayı dokuz kişi taşırsa sonuç belli olur…

Bir belediyemizde memurlar iki aydır, ekstadan verileceği belirtilen biner liraları alamamışlar…

Neden?

Kasada buna göre para yok ki!

Tabii ki kazan kaldırırlar…

Sonra belediyenin bir mülkü daha satılır ve ‘aslansın sen büyük başkan!’ denilir, yeni gayrimenkullerin satılmasına kadar…

Yazık olan kentlere ve sıradan vatandaşlara oluyor…

RESMİ BİR KURUMDA ÇALIŞAN AKRABANIZA YAKININIZA ‘ÇOK YORULUYORSUNDUR?’ DİYE SORUN BAKALIM NASIL BİR YANIT ALACAKSINIZ…

BİR DE SIRADAN BİR ARKADAŞINIZA SORUN:

‘HİÇ ÇALIŞMAYAN, HAK ETMEDEN MAAŞLARINI ALANLAR KİMLERDİR?’ diye…

Şu sözü de bazılarına hatırlatmak istiyorum:

‘Kendi ettim, kendi buldum dünyası!’

Halkın ağzında bir söz daha var:

‘Acıma acınırsın!’ diye…