Bütün dünya biliyor!
Bizde de sadece meraklılar.
Dünyanın en uzak köşelerinden biri olan İzlanda adası Elliðaey’de bulunan ve ‘dünyanın en yalnız evi’ olarak adlandırılan küçük bir kulübe, tüm dünyada ilgileri üstüne topluyor.
Birçok söylentiye konu olan bu ev, koronavirüs pandemi sürecinde daha da popüleşerek neden inşa edildiğine dair birçok şey konuşuldu.
İzlanda’nın ücra bir adasında bulunan ‘dünyanın en yalnız evi’, 100 yılı aşkın bir süredir terkedilmiş bir şekilde duruyor.
– Hakkında Pek Çok İddia Var!
– Hem ada, hem de adada yer alan gizem!
– İzlanda’nın Ellidaey Adasındaki yalnız ev…
Gibi başlıklar, dünya basınında önemli bir yer tuttu, 2020 yılından bu yana…
Benim bir tezim var!
Dünyanın neresine giderseniz gidin bir Türk’e, bir İzmirli’ye rastlarsınız’ diye!
Bunu belgeleyen Emin Yoğurtçuoğlu isimli bir ‘meraklı- araştırmacı’ gencimiz Emin Yorgancıoğlu ispatladı.
Yalnız adadaki bu yalnız evde beş gün kaldı…
Fotoğraflarıyla dünyayı konu ile ilgili olarak bilgilendirdi.
‘Yalnız Ev’ ile ilgili ‘gizem’i de çözmüş, ada ve evin özelliklerini anlattı:
Emin Yoğurtcuoğlu, sosyal medya üzerinden şu açıklamayı yaptı:
‘İyi ki şuraya bir gittik.
Bütün dünya ayda bir, ‘dünyadaki en yalnız evde kalmak ister miydiniz?’ diye paylaşıp duruyor.
Sürekli etiketleniyorum ‘Sen gidip kalmıştın’ diye.
Cevap vereyim;!
Orası gidip yaşanacak bir yer değil.
Su yok!
Yağmur suyu ya da taşıma su ile idare ediyorsunuz.
Yiyecek yok!
Stoklamanız lazım.
Adaya ‘ıslak iniş!’ yapılıyor.
Sahil yok!
Direkt kayalara atlamaya çalışıyorsunuz. Suya düşme ihtimali yüksek. Zaten araştırmacılar dışında pek kimse kabul edilmiyor.
Evin sahipleri eskiden denizpapağanlarını öldürmek için bu evi yapmışlar.
Oraların eski bir geleneği…
Şimdilerde İzlanda’da çoğu yerde yasak.
Adanın tek büyük önemi ‘Çatal kuyruklu fırtınakırlangıcı‘ kuşların İzlanda’daki tek üreme yeri olması.
Benim gitme amacım da buydu;. Onları araştırmak.
Ev bildiğin ev…
Abartıldığı gibi hisler yaşanmıyor orada kalınca.
Ancak adadaki doğal yaşamı ve bu nadide okyanus kuşlarını görmek paha biçilemez bir deneyim.’
Genç araştırmacımız Emin Yoğurtcuoğlu’na çeşitli öneriler geliyor.
Bunlardan bazıları özetle şöyle:
‘Kitap yaz!
Hayal kur anlat!
Abartılı olsun!
Kitaba başlık önerenler bile var!
‘Dünyanın en ıssız evinde 5 gün!’
‘Yalnız bir adaya düştüm, yanıma aldığım 3 şey!’
Bir başkasının, kitabın içeriği hakkında önerisi de şöyle:
-Vay insan içine dönüyo!
-Vay kapanmamış eski hesapların anlamsızlığını keşfediyo,
-Fırtına kırlangıçlarından öğrendiklerim!
Falan gibi laflarla epey para kazanırsın…’
Bazılarının akıllarını;
‘Hırsızlığa, dolandırıcılığa, kandırmacaya, hortumlamaya, soyguna’ çalıştığını biliyor ve görüyoruz.
Ben de ilk kez böylesine ‘uygunsuz’ öneri gördüm…
Ama bu tiplere Araştırmacımız Emin Yoğurtçuoğlu’nun yanıtı şöyle:
‘İçindeki potansiyeli keşfet!
Sen daha gezmeden yürümüşsün bu insanlığın dünyasında…’
Bazılarına da ‘Kişisel gelişim’ konusunda önerilerde bulunuyor.
Elinin tersi ile itiyor, bu öneri ve söylemleri.
Demek ki, halâ ‘insanlık ölmedi’ ya da ‘Faydalı olmak, para kazanmak değildir!’ diyenlerimiz var.
Bornova’da büyüklerimizden, böyle durumlarda şu sözü duyardık;
‘Dünya iyilerin suyu hürmetine duruyor!’
Bir başkası ise şöyle diyor:
‘Bir tanıdığım bir kez Antarktika’ya gitti.
Sosyal medyadan tanıdığım biri.
10 gün kalmadı…
Dönünce ANTARKTİKA ÜZERİNE KİTAP YAZDI.
Gitmeden önce para toplamıştı.
Yazısında Antarika ve Antartika yazıyordu.
Daha gideceği kıtanın adını yazamayan kişi, dönünce kitap yazdı ve epey bir prim topladı. ‘
Harika bir örnek değil mi?
Bizim kuşçular arasında da var.
Sosyal medyada pandemi zamanı ünlenip kuşlara, doğaya dair pek bir şey bilmeseler de acayip ahkam kesenler…
Burada şunu belirteyim;
Bizim ‘Kuş Profesörümüz Mehmet Sıkı’nın bu işlerle ilgisi yok.
Bunlar kendilerini tatmin etmeye çalışan zavallılar.
Bizim içimizde de, yıllardır ‘ordan burdan topladıklarını’ tüm yanlışlarıyla kitap yazıp, reklam toplayıp büyük paralar kazananlar.
Usta Gazeteci yetiştiren büyüğümüz Aydın Bilgin anlatmıştı:
‘Gazeteye Ankara’dan bir davet geldi.
Amerika’da bir açılış resepsiyonu için…
Mehmet isimli bir yazı işleri görevlimiz, ‘Ben gideyim!’ dedi.
Kendisini uyardım;
‘Bu yolculuk çok yorucu.
Bilmem kaç saat uçacaksın, alel acele açılış yerine ulaşacaksın.
Sonra da, gecelemeden aynı hızla dönüş yapacaksın!
Sonucu söyleyeyim:
Amerika’da hiçbir yeri görmeden gelen Mehmet, ‘yazı yazayım mı?’ dedi.
Ve tam 15 gün dizi yaptı, Amerika’da bir yeri görmeden, bir Amerikalı ile konuşmadan…’
Aydın Bilgin’den bunu öğrenince hayret etmiştim.
Ama Türkiye’de gazetecilik bu!
Hep söylüyorum:
‘Gördüklerine de, duyduklarına da inanma!’ diye…
Bu özellikle siyasette doruk noktadadır.
Madalyonun bir yüzünü gösterirler.
İşin özü şudur;
Tencere, ‘Dibim kara, seninki benden kara!’
Emin Yoğurtcuoğlu anlatımında ‘Wetlandig’ ten, yanı ‘Islak İniş’ten söz ediyor.
Bu adaya yaklaşıldığında, inişin iskeleye yapılamadığı yerlerde kullanılan bir teknik terim.
Gemi ile Akdeniz ya da Ege turu yapanlar bilir:
Bazı adalara gemiler, büyük olduklarından yanaşamayınca bizde de, bir zamanlar izmir’de, daha sonra Kuşadası ve Marmaris gibi turistik ilçelerimizde bu görülürdü.
Gemi belli bir açıklıkta duruyor, yolcular da gemiye yanaşan küçük teknelerle karaya (Kordon’a) çıkarılıyorlardı.
Dünyanın en uzak köşelerinden biri olan İzlanda adası Elliðaey’de de liman yok.
Bu yüzden Zodyak ile sahile çıkacaksınız.
İnerken suyla temas edeceğinizden,‘ıslak iniş’ yapacağınızdan, daha doğrusu stabil koşullar olmadığından buna önlem almanız istenir. (Çizme, kasık çizmesi, su geçirmeyen çantalar vs vs, özellikle ekipman taşıyorsanız).
Videodan çıkışı izledim;
Kayalıktan, yosunların kayganlaştırdığı her yanı uçurum olan dik, dağ gibi yerde, tırmanış gerçekleştirmiş.
En büyük şansı da deniz bu anda dalgalı ve fırtınalı değildi.
Buna rağmen kayalıklara çıkması sırasında oldukça zorlandı.
Bu arada aklıma, aile dostum Spor ve Köşe Yazarı, saygın gazeteci rahmetli Selamettin Bayındır geldi.
İzlanda ile milli maçımız vardı.
Aydın Bilgin milli takımı takiple sevgili Selamettin Bayındır’ı görevlendirmişti.
Futbol Milli Takımımızı taşıyan uçak indiğinde önce teknik heyet, ardından futbolcular ve spor yazarları iniyor, İzlanda basını da filmlerini çekiyordu.
Birden yöneticileri, teknik direktörleri bırakarak uçağın merdivenine koştular ve nurlarda yatsın Selamettin Bayındır’ın görüntüsünü alıp, mikrofonları uzattılar.
Bizim kafilede bulunanlar, ‘Bu kişi de sizin gibi gazeteci, yanlış kişinin röportajcını yapıyorsunuz!’ uyarısını yaptıklarında şu cevabı aldılar:
‘Yıllardır ilk kez beyaz takım elbiseli bir kişi İzlanda’ya geliyor.
Kar buz memleketi olarak bilinen İzlan’da için bundan büyük bir reklam olur mu?
Uluslararası turizm reklamlarında bu görüntüyü kullanacağız.
‘Yalnız kar-buz değil, aynı zamanda güneş ülkesidir’ dediler.
Medya, siyaset, spor adamları, Denizlililer, üst yöneticiler Selamettin Bayındır’ı hep ‘Beyaz takım elbisesi’ ile tanırlardı.
Madem turizmden söz ettik, şimdi de sizi Çin’e götüreyim:
Türkiye’nin Shanghai Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Çin Medya Grubu’na verdiği röportajda, ‘Çinli turistlerin gruplar halinde Türkiye’ye gidebildiğini görmek bizi çok mutlu etti. İlk hedefimiz 2019’da ulaştığımız 500 bin Çinli turist sayısına ulaşmak. Bu rakamı geçtik. Umarım önümüzdeki yıl 1 milyon turist sayısına ulaşacağız, amacımız da bu’ dedi.
Sevgili Okuyucularım:
Çin’de temmuz-ağustos dönemini kapsayan yaz tatilinde turizm piyasasında canlanma görüldü.
Veriler, yaz tatili için seyahat siparişlerinin salgın öncesindeki seviyeyi geçtiğini gösterdi.
Seyahat siparişleri, temmuz ve ağustos aylarında, 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 30 arttı.
Açıklanan verilere göre, bu yaz tatilinde ailece yapılan seyahatlerin ve öğrenim için seyahat eden çocukların sayısında artış görüldü.
Japonya, Güney Kore, Hindistan, Finlandiya, Lüksemburg ve İsveç, Çinli turistler tarafından en çok tercih edilen destinasyonlar arasında yer aldı.
Bunun yanı sıra temmuz ayındaki sivil havacılık verileri, yurt dışına seyahat eden kişi sayısının bir önceki aya göre yüzde 32,6 artışla 3 milyon 353 bine çıktığını ortaya koydu.
Bizim umudumuzu da Konsolos açıklamış;
Bir milyon Çinli turist!
Bakalım, yazdığım diğer ülkeleri tercih eden Çinlileri Türkiye’ye çekecek miyiz?
Çin İzmir’deki konsolosluğunu birkaç yıl önce kapattığında, ‘Geçici tekrar açacağız’ gibi inandırıcılıktan uzak bir açıklama yapmışlar, nedenini belirtmemişlerdi.
Herhalde biz bu hayalle çok bekleriz.
İçimizden ‘Ben bilirim!’ diyen var mı?
“iş’te fırsat toplantıları’ arka arkaya çeşitli ortamlarda yapılıyor.
Genelde konuşmalarda, gündeme dair değerlendirmelerde bulunuluyor.
‘Büyüme rakamlarından ve Merkez Bankamızın almış olduğu faiz kararından enflasyonun ateşi bir süre daha düşmeyecek gibi görünüyor. Bizler iş dünyasının içindeyiz.
Bu enflasyonist ortamda yapabileceğimiz en iyi adımın, var olan kaynakların iyi yönetimi.
İş insanlarına tavsiyem mevcut kaynakları en iyi şekilde korumaları yönünde verimliliğimizi ancak bu şekilde artırabiliriz!’ deniliyor.
Bu tür cümle ve görüşleri hep duyarız.
Ben bu sözlerden şunu anlıyorum:
Yeni yatırım yok!
Yine işsiz sayımız artacak…
Kendini koruma güdüsü, karşısındakini öldürmektir.
GÜNDEM
29 gün önceDÜNYA
03 Ekim 2023GÜNDEM
03 Ekim 2023EKONOMİ
03 Ekim 2023EKONOMİ
03 Ekim 2023EGE
03 Ekim 2023GÜNDEM
03 Ekim 2023