Bir yıl önce yazdığımı bu kez Ankaralı okuyucum Sevgi Volkan değil, bilgisayarım anımsattı!
Yazım ‘mucize’ üzerineydi!
Ve yazarken çok duygulanmıştım…
Çünkü örnekleri çok fazla!
Küçük bir kız çocuğu eczaneye girer:
‘Mucize var mı amca?’ der.
‘Mucize mi? Ne yapacaksın ki?’ diye yanıt verir eczacı…
Çocuk anlatır:
‘Kötü̈ bir cisim kardeşimin başında gittikçe büyüyor.
Babamın söylediğine göre ancak ‘mucize’ onu kurtarabilirmiş!
Ben de bütün paramı getirdim ki, ‘Mucize’ alayım!’
Eczacı üzüntüyle:
‘Yavrucuğum sana yardım edemeyiz.
Burada ‘mucize’ satmıyoruz ki!..’
Kızın gözleri dolar:
‘Ama kardeşim ölüyor!
Lütfen, ne olur bana bir mucize verin.’
Birden arkadan bir el çocuğun başını okşar ve yumuşak bir sesle:
‘Gel bakalım ne kadar paran varmış̧ görelim’ deyip, paraları sayar ve sonra:
‘Aman Allah’ım tam da kardeşine bir mucize alabilecek kadar paran varmış!
Çocukla biraz konuştuktan sonra:
‘Şimdi beni eve götür de bakalım kardeşine, bir mucize bulabilecek miyiz?’
O adam dünyaca meşhur beyin cerrahı İranlı Profesör Dr. Madjid Samii’ydi!
İki gün sonra, hiçbir ücret almadan ameliyatı gerçekleştirdi.
Bir müddet sonra çocuk iyileşti.
Söylendiğine göre, bu olayı Almanya’da Hannover Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ilmi bir konferansta anlattı.
İyiliğin ne dini ne rengi nede ırkı yoktur.
Şimdi İran’da ne oluyor?
Her gün birileri idam ediliyor…
Bizlere de, İranlılara da, dünya insanlarına da ‘mucize’ lazım…
Yaşantımızı rahat, huzurlu, keyifli, sağlıklı geçirmemiz için mucize bekliyoruz.
Neredeyse hemen her gün, bir anne ve babanın yakarışına tanık oluyorum.
Ya da ilaç ve tedavi için yardım çağrılarına, bazısını sizlerle paylaşıyorum, bazen içime atıyorum…
Çünkü elimde sihirli bir değnek yok ki!
Mucize yaratacak herhangi bir güç de!
*- İSTİKBAL GÖKLERDEDİR
Biliyorsunuz, uzay çağındayız!
Yöneticilerimiz bu konuda önemli sözler söylüyorlar.
Zaten Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunu çok yıllar önce görmüş ve şöyle demişti;
‘İstikbal göklerdedir!’
Önceki yıllarda Mustafa Kemal’in havacılık sektörünü, halkımızla birlikte verdiği önemi tarihi gerçekleri uzun uzun örnekleri ile yazmıştım.
Bilinmeyen gerçekleri anlatmıştım…
Bilinen ise Nuri Demirağ’ın yabancı mühendisleri de çalıştırdığı uçak fabrikamızı ve neden, nasıl kapatıldığını, önümüzün kimler tarafından kesildiğini de bu arada söz etmiştim.
Bakın zamanımızda ‘mucize’ nasıl olur?
Bunu da günün haberiyle anlatmaya çalışayım:
İşte bir gerçek daha!
‘Çin’in Taiyuan Uydu Fırlatma Merkezi’nden bugün uzaya 14 uydu gönderildi.
Shanxi eyaletinde yer alan Taiyuan Uydu Fırlatma Merkezi’nden Beijing saatiyle 11.14’te gerçekleştirilen fırlatmayla Qilu-2 ve Qilu-3’ün aralarında bulunduğu toplam 14 uydu uzaya gönderildi.
Uzun Yürüyüş-2D taşıyıcı roketiyle fırlatılan uydular belirlenen yörüngelerine başarıyla oturdu.
Son fırlatma, Uzun Yürüyüş serisi taşıyıcı roketlerin 462. misyonu oldu.’
Biz neden böyle olmayalım?
Şunu da söylemeden edemeyeceğim, Çinliler de övünüyor, ‘Hem yerli, hem milli!’ diye…
Çünkü yüzde bir bile yabancı menşeli bir cıvata bile kullanmıyorlar, uydularında ya da ürünlerinde…
*- KARŞIYAKA’DA KATILIMCI YÖNETİM
Karşıyaka Belediyesi, kadınlara özel sürdürülen “Mahallemden Yönetime Katılıyorum” projesinin üçüncüsünü Yalı Mahallesi’nde yaşayan kadınlarla gerçekleştirdi.
Daha önce Örnekköy ve Cumhuriyet mahallelerinde yaşayan kadınları buluşturan proje, kadınların yerel yönetim hizmetlerine katılımlarını amaçlıyor.
Kadınlara güvenlik, eğitim, çocuk ve yaşlı bakımı, sosyal yaşam ve hizmetlere erişim başlıkları üzerinde görüşleri soruldu.
İkinci oturumda katılımcı kadınlara “Siz Belediye Başkanı olsaydınız ne yapardınız?” sorusu yöneltildi.
Katılımcılar yanıtlarını sözlü olarak iletti, ayrıca sloganlarını da dövizlere yazdı.
Kadınlar siyasete ve yönetime katılıma böyle kazandırılabilir.
Bazıları hala işin kolayına kaçıyor ve muhtarlarla konuşarak, onlara yemek ziyafet vererek bir şeyler yaptıklarını sanıyorlar ama aldandıklarının, aldatıldadıklarının farkında değiller…
Muhtarlarla bir olmak, olduğunu göstermek aldatmacadan ötede bir şey değildir.
Her sokaktan mutlaka en azından beş kadınla konuşmadan sonuca ulaşılamaz.
Ama onlar kenti de bilmeliler, komşu kentleri de…
Çünkü; Dağdaki çoban en mutlu insandır..
Ama bilgisi, tecrübesi, görgüsü, yaşantısı çağın gereklerinden çok uzaktır.
Okumayan, görmeyen, yaşamayan, bilgisi olmadan kişiden kim olursa olsun fayda beklemek imkânsızdır.
Önce eğitime alınmalılar, ama doğru dürüst eğitimciler tarafından yoksa algı yaratıcılar, beyin yıkayıcılar, Arap ya da yabancı hayranları olanlar tarafından değil…
*- YOLDA KALANLAR İÇİN
Önceki yazımda Bornova’daki otogardan söz etmiş, yönetici kişinin Murat Niyazioğlu’nun, işletmenin sorumluluğu içindeki otogarın asfaltlamasını karşılıksız sağladığı için Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ’a medya sayesinde teşekkür ettiğini duyurmuştum.
Şimdi İzmir dışında önemli bir otogardan söz edeyim…
‘Zor Anında İBB Yanında’ kampanyası ihtiyaç sahiplerine el uzatmaya devam ediyor.
Büyük İstanbul Otogarını modern bir çehreye kavuşturan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ‘Esenler Otogar Barınma Merkezi’nde incelemelerde bulunacak.
Kış aylarında Anadolu’da kapanan yollardan dolayı gecikmeli sefer yapan şehirlerarası otobüslerin yolcularını misafir edip barınma hizmeti verecek.
Merkez, gidecek yeri olmayan, sokakta kalanlara da hizmet verecek.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun merkeze yapacağı inceleme gezisini beni davet ettiler.
Ama izmir’de olduğum ve sağlık sorunlarımla ilgilendiğim için bu davete gidemiyorum.
Ancak tüm belediyelere bu hizmetin önemli kısmını uygulamalarını öneriyorum.
Kimsesizlerin ve gecelemek isteyen herkes için bu tür ‘hizmet’ binalarını yapmalarını öneriyorum…
Han ve hancı örneklerinde olduğu gibi…
Bir de sıcak yemek çıkarılırsa, keyfine doyulmaz!
– ‘BİZ BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleşen Halk Konut temel atma töreninde konuşan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, depremzedeler için kredi ve rezerv alan çıkışında bulundu. Depremzedelerin biriken emlak vergilerinin silinmesi için de çağrıda bulunan Başkan Sandal, “Büyükşehirimizin destekleriyle ilk andan bugüne kadar üzerimize düşeni yaparak her zaman depremzedelerimizin yanında olduk. Dileğimiz ihtiyaç kadar uygun kredinin verilmesi, biriken emlak vergilerinin silinmesi ve rezerv alanın deprem mağdurlarımıza tahsis edilmesidir” dedi.
CHP liderine seslenen Sandal, “Bayraklı ve İzmir olarak sonuna kadar yanınızda olacağımıza söz veriyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde Bayraklı Belediyesi, İZBETON ve Egeşehir AŞ. ortaklığında hayata geçirilen Halk Konut projesi kapsamında İzmir depreminde yıkılan Dilber Apartmanı’nın temeli atıldı. Törende konuşan Başkan Serdar Sandal, depremzedelerin bir kez daha sesi oldu.
*- TÜRKİYE’DE BİR İLK
Sandal, “K sınırı uygulamasıyla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek vatandaşların yüzde 35’e yakın inşaat kayıplarını ada bazında yüzde 30 ve parsel bazında yüzde 20’lik emsal artışıyla düzenledik.
Yüz metrekare dairesi olan vatandaşın inşaatını iki plan notu ile 125-130 metrekareye çıkardık.
Yani her yurttaşımıza bir konutu fazladan vermiş olduk.
Deprem mağdurlarımız; 2 yıl ödemesiz, 18 yıl, sıfır faizli kredi istiyor. Ama hiçbir şekilde tek bir adım dahi atılmadı.
Dernek başkanımızın da söylediği gibi 0.87’lik kredi depremzedelerin sorunlarını çözebilecek kredi değil. Konut projelerindeki kredi 0.69 ama depremzedelerimize verilen kredi oranı 0.87” dedi.
*- EMLAK VERGİLERİ SİLİNSİN
Başkan Sandal, “Bir diğer konu da hasar durumu. Biz bunun ne demek olduğunu anlamış değiliz.
Bu politik bir yaklaşımdır.
Bunun yasal bir zemine oturtularak bu garabetin ortadan kaldırılması ve binanın hafif, orta, ağır olmaksızın riskli olup olmadığının söylenmesidir. Bir diğer konu da biriken emlak borçları ile ilgili.
Biz bir ödeme göndermiyoruz.
Ancak yasal bir zorunluluk olduğu için inşaata başladıklarında almak zorunda kalıyoruz.
Bayraklı Belediyesi olarak depremzedelerimizin toplam 20 milyon tutarındaki vergi borcundan vazgeçmeye hazırız.
Yeter ki yeterli düzenlemeler yapılsın.
Rezerv alanda yapılan konutların kimlere verileceğini bilemiyoruz. Rezerv alandaki konutlar depremzedelerindir.
Onların dışındaki başka kişilerin oraya taşınmasının her zaman karşısında olacağımızı bir kez daha iletmek isteriz” diye konuştu.
Aslında konuşma çok önemli konulara değiniyor…
Dikkatle okunur ve irdelenirse Belediye Başkanı kadar vatandaşların da isteklerinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Bakalım, yasal düzenlemeler ne zaman yapılacak, ya da yeni seçilecek iktidara bırakılacak?
Kaç zamandır İzmir’de hissedilen depremleri görüyor, yaşıyor ve hissediyoruz.
Yani konunun ne kadar acil olduğu apaçık ortada.
Uzmanlar;
‘Bakınız son 9 saat içerisinde Elazığ'dan İzmir'e toplam 5 adet deprem oldu.
Hepsi 3'ün üzerinde.
Büyük İstanbul depremi için hükumetin bir hazırlığı var mı?’ diye soruyorlar?
Biz İzmirliler alışığız, ama ‘adam ve şehir kayırmalarına’ alışık olmadığımız için birazcık karşıyız…
Deprem sorununun çözümü yalnızca depremcilerde değil; devletin ekonomik olarak gelişmiş, toplumsal haklar, eşitlik sağlanmış ayrıca bilgi toplumu olmasından geçer. Geçim sıkıntısı olan bir halkın deprem dokuncalardan kurtulması söz konusu değildir.
*-
Madem depremden söz ettik, birçok kişinin aklında kalan soruyu, bir deprem profesörü Prof. Dr. Ahmet Ercan takipçilerine şu soruyu yönetmiş?
‘Bizim Araplar, İsraillilerden ne eksiğimiz var?
Allah neden bir Türk peygamber yollamamış da bizi onların onlarca peygamberleri ile dinleri peşinden gitmemize sürüklemiş?’
Değerli hocamızı ben yanıt vereyim:
10 Ocak 2023 günü yazmıştım:
*- AZGINLARDAN OLUŞMUŞLAR!
Çok konuşulduğu ve gündeme sık geldiği için ‘Arapseverler’ için bir anımsatma yapayım:
Kutsal Kitabımızın yani Kuran-ı Kerim’in Zühruf Suresi’nin (43/63) hemen girişinde, 2. Ayetinde ‘O ayan beyan konuşan kitaba yemin olsun ki,’ denildikten sonra, yani üçüncü ayetinde ‘Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık’ deniyor…
Zühruf Suresi’nin beşinci ayetinde, yaratıcı şöyle diyor:
‘Onun bunun hakkından savurganlık yapan, azgınlardan oluşmuş bir toplumsunuz diye, o zikri/ Kur’an’ı sizden uzak mı tutalım?’
Aynı Surenin 39’uncu ayetini de paylaşayım:
‘Bugün hiçbir şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık kuracaksınız!’
Allah, Zühruf Suresinin 78’nci ayetinde, Araplara, dolayısıyla kullarına şöyle sesleniyor.
‘Yemin olsun, size hakkı getirdik. Ama çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz.’
Anladıklarımı yazacaktım ama ‘Son dakika’ denir ya, bu işi ben yine ehil insanlara bırakayım…
Sadece ‘Araplar’ için kutsal kitabımızdan bir alıntı yaptım, o kadar…
Şunu söyleyebilirim;
Kutsal kitabımızdan bir ayet için bile yine uzman kişiler tarafından kitap yazılacak kadar önemli tamamlayıcı bilgiler vardır.
Yoksa gerçek yalnız Arapların ve Arap severlerin anlattıkları gibi değildir.
Çoğu zaman ‘Neden Arapça?’ ya da ‘Neden Araplar?’ soruları makale konuları oluyor…
Zühruf Suresi’nin (43/63) üçüncü ayeti bence bunu apaçık ortaya koyuyor…
YORUMLAR