Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Müjdat Çalış
Müjdat Çalış

Çocuğun Bahçesi: Selim Sabit Efendi ve Terbiye üzerine

Bazı kitaplar vardır ki çağını değil, insanı anlatır. Selim Sabit Efendi’nin İlm-i Terbiye adlı eseri böyle bir kitaptır. Her ne kadar 19. yüzyıl Osmanlı coğrafyasında yazılmış olsa da, çocuk dediğimiz o çetin bilmeceye eğilirken, bugün bile elimizdeki sayılı pusulalardan biridir.

Eserin en dikkat çekici yönü, terbiye kelimesine yüklediği anlamdır. Terbiye, ne bir hizaya sokma ne de bir kalıba dökme çabasıdır ona göre. Bilakis, fıtratı sulamak, içteki potansiyeli sabırla yeşertmektir. Selim Sabit Efendi, çocuğu bir “kâğıt” değil, bir “bahçe” olarak görür. Ne güzel bir teşbih! Kâğıda yazı kazınır; bahçeye emek verilir. Kâğıt pasiftir; bahçe canlıdır. Bahçe, mevsim ister, iklim ister, zamana sabırla katlanmayı bilir.

Bugünün eğitim sisteminde hâlâ yankılanan çelişkiler, onun zamanında da mevcuttu. Ezberci, korku merkezli, öğretmeni bir otorite heykeline çeviren anlayışa karşı, Selim Sabit Efendi çocukla birlikte düşünen, onunla büyüyen bir öğretmen tipini savunur. “Muallim”, sadece bilgi veren değil, “gönül veren”dir. Öğretmen, çocuğun hem aklına hem ahlakına dokunmalıdır. Bu bakımdan, onun öğretmen tasviri, bugünün “rehberlik” kavramına çok yakındır ama daha sahicidir. Çünkü ahlâkî sorumluluk yükler.

Selim Sabit Efendi’nin pedagojik görüşleri Batılı isimlerle benzerlik taşır: Rousseau, Pestalozzi, hatta Dewey ile. Ama onu asıl kıymetli yapan şey, bu fikirleri “tercüme ederek” değil, içselleştirerek sunmasıdır. Batı’dan gelen fikirleri papağan gibi tekrar etmemiş; onları kendi toprağında mayalamıştır. Çocuk, onun gözünde evrensel bir varlık olduğu kadar, topluma, aileye, zamana da bağlıdır. Bu yüzden onun terbiyesi, sadece bireyi değil, toplumu da dönüştürür.

Bugün eğitim reformlarından bahsederken, teknolojiden, yapay zekâdan, dijital materyalden söz ederiz. Oysa Selim Sabit’in bize hatırlattığı şey daha sade ve daha derindir: Çocuğu anlamadan, eğitim olmaz. Ve anlamak için gözle görmek yetmez; kalple bakmak gerekir.

Her dönemin çocukları vardır; ama her dönemin Selim Sabit Efendileri yoktur. Belki de bu yüzden eğitim sistemleri sürekli yenilenir ama nadiren kök salar. Çünkü o kök, çocuğun ruhuna uzanmazsa, ne müfredat kalıcı olur ne bilgi verimli.

Bugün bir sınıfa girsek, köşede sessizce oturan bir çocuğun gözlerine baksak, belki Selim Sabit Efendi’nin o bahçesini görürüz. Her çocuğun içinde bir mevsim saklıdır; biz yalnızca sabırlı bir bahçıvan olmayı hatırlamak zorundayız.

Müjdat Çalış

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

nineteen − sixteen =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ