NE YAPSANIZ BOŞ!

*-ZOR DOSTUM ZOR!

 

Özellikle ‘850’ ile başlayan örneğin; (850 560 0390) numaralı telefon…

Ya da, yine (850)’li, (850 480 7294) numaralı bir başkası…

Daha çok var!

Telefon şirketleri nedense bunlara göz yumuyor…

Tabii ki, bu işlerin sözde takipçisi olan resmi makamlar da…

Beş dakikada bir sizi rahatsız edip, ‘İnternet sözleşmeniz bitti!’ ya da ‘Bitiyor!’ denilerek, halkı kandırmanın aldatmanın alemi mi var?

Düşünün iki gün önce, Türk Telekom ya da diğer ‘Hizmet sağlayıcısı) ile yüzde yüzün üzerinde bir fiyat artışıyla anlaşma yapmışsızın, o gün ve bir gün sonra bu (850) numaralı telefonlardan aranıyorsunuz…

Belirttiğim gibi vakitli vakitsiz saatlerde…

Bunlarda ‘Dur durak!’ ya da ‘Mahremiyet!’ diye bir şey yok…

İnsanı nasıl aldatıyorlar?

‘Enflasyona dur diyoruz!’ diyerek sözlerini sürdürüp, cazip ama geçersiz teklifte bulunuyorlar…

Yalan ve aldatmaca böylece sürüyor…

Ama nedense bildiğim kadar üç ana iletişimi sağlayan firmalar da aynı şekilde hareket ediyor.

Örneğin;

İki gün önce anlaşmanızı yapın…

Cep telefonunuzun internetini kullanmayın…

Bir bakıyorsunuz, daha doğrusu anlıyorsanız kontrol edince, bilmem ne kadarını kullandığınızı gösteriyor, yazıyor…

Nasıl olur?

Oluyor işte…

Peki bunları kontrol edecek, gerekeni yapacak kişi yok mu?

Olmaz olur mu?

Hatta yönetim kurullarında devletin görevlendirdiği ve hayallerimizin üzerinde maaş alanlar, siyasetçiler, ya da onların yakınları bulunuyor.

Elektrik, elektronik ya da nasıl adlandırılıyorsa biliyorlar mı, bilmiyorlar mı, yani anlıyorlar mı?

Bilemiyoruz!

Ama geçenlerde öğrendik!

Ne kadar zamandır süren demiryolu kazasının son duruşmasında TCDD Bölge Müdürü yargıcı, ‘Ben bunu bilmem!’ dedi…

Bölge müdürü işleyişi ve teknik terimleri bilmiyor!

Benim gibi birçok kişi ve haberi sunan spiker bile ‘İşini, görevini bilmeyen Bölge Müdürü!’ deyip, burun kıvırdı…

Biz böyle durumlarda hep yüzümüzü mü ekşiteceğiz?

Biz kime güveneceğiz….

Ha sahi aklıma geldi;

Zamanından önce de anlaşmanızı yenileseniz bile, mutlaka cep ya da eve internetiniz için iki fatura kesiliyor…

Biri normali, diğeri de ‘Sorma ver faturası!’

Bir ya da birkaç gün için, tariYfe dışı, en yüksek fiyat tahakkuk ettiriliyor.

Diyelim 15- 20 lira bir günlük ek para alındığını…

Kaç milyon kullanıcı var…

Bir hesaplayın bakın ekstradan ne paralar kazanıyorlar…

Bunlar çalışanlara veriliyor mu?

Ya da yatırım mı yapılıyor?

Yıl sonunda ‘kâr’ olarak birilerinin maaşlarının çok katı kadar prim mi veriliyor?

Bunlar aklıma geldi…

Nasıl itiraz edeceksiniz?

Bence herkes, ‘canımı sıkacağıma üç beş kuruşun gitsin!’ diyor..

‘Yalnız ben aldatılmıyorum’ ya da ‘kazıklanıyorum!’ diye düşünüyor…

Aslında bu hukukçuların işi ama bundan geçinen onlarca, yüzlerce hukukçu var…

Ben de şarkıda olduğu gibi ‘Zor dostum zor!’ diyorum…

Bu öyle bir bilmece ki, iç içe büyükten küçüğü girift ve önemli geçim kaynağı olmuş bir bal kaymak…

Hiçbir zaman da karşınıza gerçek yetkili söz sahibi çıkmaz..

Ulaşamazsınız…

Sıradan bir genç çıkar..

O da ekmeğinden olmamak için, şikayetleri, bazen küfür ve hakaretleri dinler, sıkıntısını içine atar, sizi tatlı sözlerle gevşetmeye, inandırmaya çalışır…

Karşınıza çıkan, çıkarılan kişinin hiçbir suçu ve günahı yoktur…

O de ekmek parası için bu, belki de beğenmediği, işi yapmaktadır…

Zaten çoğu da bir şekilde kısa süreden sonra ya kendiliğinden ‘eyvallah’ der, ayrılır…

Ya da ‘Güle güle!’ denilerek bu işe elveda der…

Bana ‘memnun’ ya da ‘şikayetçi olmayan’ bir kişi bile gönderemezsiniz…

Bu yüzden geçenlerde, belediye başkanlarına ve siyasetçilere ‘Eğer oy istiyorsanız, mutlaka ve mutlaka parklarda, meydanlarda, toplanma mekanlarında, ‘Bedava internete’ önem verin…

Sistemden anlayanlarla iş yapın, anlamayan yandaşlarla değil!’ diyorum..

 

*-