Bacaklarımı açmak depremlere,
Saçlarımı açmak fırtınalara ve rüzgara sebep oluyorsa…
Gerdanımdan küçük bir görüntü denizlerin yükselmesine,
Sesim toprağın kaymasına sebep oluyorsa…
Süslü koca memelerimin görünümü kıtlığa ve sefalete neden oluyorsa,
Kollarımın açıklığı iklimi ısıtıyorsa…
Gülüşüm kainatın dengesini bozup, istikrarsızlık yaratıp
Tüm ahlaksız içgüdüleri uyandırıyorsa
Tüm doğal felaketlerin ardında ben varsam,
O halde benden kork!
Çünkü ilahi güç ben,
Mutsuz ve ölümlü olan sensin…(*)
Mahsa Amini İran’da 16 Eylül 2022 günü öldürüldü. Mahsa 22 yaşındaydı. Ahlak polisi baş örtüsünü uygun şekilde takmadığı için tutukladı. Tahran’da dövülerek, işkenceyle öldürüldü. Saçları göründüğü için, 22 yaşında…
İran’da devrim 1978’de oldu, karşı devrim (Zıddı İnkılap) ise 1979 yılında yapıldı. Tam 43 yıl boyunca İran ve İran’da yaşayan kadınlar karanlıktan zifiri karanlığa savrulurken üç maymunu oynayan Avrupa ve Amerika’da bugünlerde yaşanan gösteriler size de “Daha önceleri nerelerdeydiniz?” dedirtiyor mu? Dünya politikasına yön vermek isteyen ülkeler karşılarında haklarını bilen vatandaşlar yerine saltanatları için her şeyi vermeyi göze alan tek adamları her zaman tercih ettiler, ediyorlar. Ülkemizde yıllar önce kadınların ‘başlarını örtme özgürlüğü’ için alanları dolduranlardan tıs yok.
İran’da protestolar sürüyor. İnternet ve dünya ile haberleşme kapatıldığı için o günden bugüne kaç kadın işkence gördü, dövüle dövüle öldürüldü bilmiyoruz.
Kadınlar sokaklarda, üniversitelerde, bulabildikleri her yerde ölümü göze alarak direniyor. Sadece saçlarını açabilmek için ölümü göze alıyorlar. Bunlar 2022 yılında yaşanıyor.
Kadınlar cadıydı önce yakıldı.
Bazen kahkaha atması, kırmızı ruj sürmesi ya da hamile olarak sokakta gezmesi ağır ifadelere konu edildi. Öldürüldüğünde “O saatte sokakta işi neymiş?”, “Ne giyiyormuş?” diye soruldu. Öldürülmesinin de suçlusu, sorumlusu kadındı.
Bu kadın nefreti, korku neden?
Araştırmalar gösteriyor ki; 0-6 yaş arasında öğrendiklerimiz en kalıcı bilgiler. Yani hepimizin ilk öğretmeni annelerimiz. Ah o kadınlar bir sussa, teslim olsa, siliniverseler. O zaman itaat eden, biat eden; sormayan, sorgulamayan, kindar nesiller yetiştirmek ne kolay olacak. “Ben istediğimi alamazken, giyemezken, yiyemezken neden bazıları itibardan tasarruf etmiyor?” diye düşünmeyecek, sormayacak kullar.
24 Eylül günü İzmir Konak Vapur İskelesi önünde ‘Mahsa Amini, İranlı Kadınlarla Dayanışma’ eylemi vardı. Dayanışmaya koşanların çoğu İranlıydı. Kadın, erkek, genç orta yaşlı. Farsça olduğunu tahmin ettiğim sloganlar atıyorlardı. Gözleri çok güzeldi. Gözlerinde umut, inanç, kararlılık vardı…
Tam da aynı günlerde, NASA DART deneyini yaptı. DART (uzay aracı), Dünyaya çarpması öngörülen bir gök taşına çarparak yörüngesini degiştirdi. Bu dünyaya çarpma, zarar verme tehlikesi olan asteroidlere karşı yapılan bir deney.
Atamızın söylediği gibi:”İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”
Nazım’ın dediği gibi; Cumhuriyet öncesinde kadının yeri sofrada öküzden sonra gelirdi. Nüfus sayımı olur. Erkekler ve hayvanlar sayılır, kadınlar sayılmazdı. Yoktular. Mahkemeye gitse tek başına tanık olamazdı, mirasta hakkı erkek kardeşiyle aynı değildi. Bir adamın bir çok karısından biriydi. “Boş ol.” dense hiçbir hakkı yoktu. Cumhuriyetle zamanda bir sıçrama oldu. Kadınlar zifiri karanlıktan çağdaşlığa sıçradı. Eşit oldu, birey oldu.
Bir tarafta saçının teli göründü diye öldürülen kadınlar; yani toplumun iki cinsinden biri toprağa zincirli. Diğer tarafta; kadın ve erkek eşit yaşıyor, üretiyor. Aynı zamanda aynı dünyada iki durum; hangi tercihin toplumları nereye götürdüğü ortada.
Mayıs ya da Haziran ayında ülkemizde seçimler var. Sandık yakında önümüze konacak. Siz tercihinizi hangi taraftan yana kullanacaksınız?
(*)Taous Ait Mesghat. Çeviri:Süleyman Özdemir.
News
