Sürtük… Bilgilerim içinde dilimizde sırasıyla kadını aşağılamak şarmuta, kaşar, sürtük, oruspu, kaşarlanmış orospu gibi sıfatlar kullanılır.
Sayın Cumhurbaşkanı ‘Gezi’ olaylarını tanımlarken, protestoya katılan kadınlara ‘Bunlar sürtük’ dedi. Dolaysıyla aynı düşüncede ama oraya gidemeyen benim eşim, kızım, gelinim, kız kardeşlerim, kız torunum ve benzeriye de ‘sürtük’ dedi.
Namusuma bu saldırıya refleks olarak cevap mümkünken ben veremiyorum.
Çünkü korkuyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı kendisi hakaret edince yaptığı yanına kar kalırken, ben ona cevap verince ona hakaret etmiş sayılıp cezalandırılıyorum.
Olmaz, o bana hakaret edecek ama hoş görülecek, ben o na cevap verince gelsin ceza.
Olmaz olmamalı.
Bir Cumhuriyet Savcısı da benim hakkımı aramalı.
Arar mı bilmem! . Ama ben dilekçemi yazıyorum. Ben ancak bunu yapabilirim. ‘Müskebi’, ‘Ortakent’ de bulduğum kahvede kahvaltı ve kahve sakinleri ile yarenlik sonrası eve dönüyorum. Doğa sabahın dingin serinliğinde gevşemiş, mahrem yerini açmış; ağaçlar birbirlerine laf yetiştirip, çiçekler cilveleşirken böcekler kurtlar inlerine dönme telaşında. Hele bir zakkum var ki, bir zakkum, pespembe bahçeyi çevreleyen çitin üstünden sarkmış, göğüs dekoltesi korumasız pembe giyinmiş çingene güzeli gibi. Selamlaşıyoruz. Cilveli cilveli bakıyor. İçimden geçen seni gidi ‘sürtük’ lafı dudaklarımda donuyor. Kendine gel İrfan diyorum. En azından ayıp.
YORUMLAR