Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

SİL BAŞTAN!

Fotoğraf çekimlerine ve araştırmalarına hayran olduğum ender isimlerden biri olan Gül- Gürol Tulunay çifti birkaç gün önce yazdığım Çeşme ve Urla’daki RES’lerle ilgili yazım üzerine çok kişi gibi yorum yaptılar.
Hatta, ‘Bu işin peşini bırakma!’ diye öneride de bulundular.
Bu arada, ‘Herhalde beni tanımıyorsun?’ diyen İsveçli Madeleine Staaf Kura ile de mektup arkadaşı olduk.
Ben onu, o beni tanımıyor…
Yani birbirimize bu RES’ler konusunda şüphe ile yaklaşıyoruz.
Kadıncağız haklı!
Ne casusluğu kalmış, ne de başka bir şeyi…
Mal varlığından tutun da, aile yapısına kadar her şeyini öğrenenler, tabii ki bunun içinde hemen herkes var, ‘Ne kadar para vereceksin?’ ile kendisine yaklaşmışlar…
Zaman zaman bunları da sizlerle paylaşacağım…
Çünkü belki de organize olmuş kişilerle karşılaşacağız…
Kimin eli kimin cebinde öğrenmeye çıkarmaya çalışacağız…
Tabii hepsi hukuk içinde olacak…
Çünkü adalet hepimize lazım…
Özellikle geleceğimiz ve gelecek nesiller için…
Aslında ben yazdıklarımı kimseye göndermem…
Kimseye ‘senden söz ettim!’ demem…
Doğru olduğuna inandıklarımı yazmaya, paylaşmaya çalışırım…
Arada yanıldığım da olur, aldatıldığım da!
Ama gerçek eninde sonunda mutlak çıkar…

*- SİSLER İÇİNDE!
Şöyle zihnimi yoklayıp, gerilere doğru gidince, ‘beni tanımıyorsun?’ diyen Madeleine Staaf Kura’yı ismen olmasa da gıyaben hatırladım…
Çünkü mücadelelerini birkaç kez, önceki yıllarda ele almış, yazmıştım…
Hatta yakın zamanda sanıyorum Çeşme’den Selma Artar’ın uyarıları ile yine yazmıştım…
Tabii bunu İsveçli gelinimiz bilmiyor…
Kendisini araştırırken, 23 Mart 2018  yılındaki bir yazısına ulaştım..
Daha doğrusu kendisinden öğrendim, ‘BÜYÜKLERIMİZE SAYGI’ başlıklı güncelini…
Fotoğraflarını da paylaşmış…
Birçok Çeşmeli de ‘olumlu’ yorumlar yapmış…
Beğenerek okudum…
Hemen sizinle paylaşmak istedim…

*- ÇEŞME’NİN KÖKLERİNDEN
‘Sevgili komşularımız Aysel ve Sevim teyzelerden geçen günkü yazımda bahsetmiştim. 
Onları sizlerle tanıştırmak isterim. 
Bu dünya tatlısı teyzeler 75 ve 80 yaşlarındalar.
Her ikisi de doğma büyüme Çeşmeli ve yaşamlarını tabiatın içinde geçirmişler…
İkisi de erken yaşta dul kaldı, kendi çocukları olmayınca, evlatlık aldıkları kızlarını büyük bir özenle pırıl, pırıl büyüttüler. 
Kendi şartları ve emekleri ile hiç kimseye yük olmadan, kendi emek ve sevgi tarlalarından ürettikleri mahsullerin geliri ile geçindiler. 
Esasında hepimizin özlem duyduğu tam organik doğal bir yaşam sürdürdüler. 
Tüm yaşam boyunca hiç doktor yüzü görmeden, sağlıklı bir şekilde bu günlere geldiler. 
Onların bahçeleri zaten bir doğal yaşam eczanesi. 
Tüm hayatını sağlıklı bir şekilde geçirmiş olan Aysel Teyze, sağlığını Çeşme’ye özgün özel topraklara bağlıyor, yarımada özel mikro kliması içinde sağlığa yararlı her bitki benim bahçemde yetişiyor, diyor. 
Belki şahsi olarak bu teyzelerim ile daha önce tanışmadınız ama eğer Çeşme ve Dalyan’da balık öncesi peynir ve kavun yediyseniz, o kavun ve peynirde mutlaka onların emeği vardı. 
Çeşme'nin meşhur dondurmasını yediyseniz, o dondurmanın yapıldığı sütü daha siz uyurken şafak vakti Aysel ve Sevim teyze sağmıştır. 
Kim doğanın içinde bir evi olsun istemez ki? 

*- PÜF NOKTA; ‘SATILIK DEĞİL!’
O masalsı evde teyzelerim yaşar. 
Ama o yemyeşil doğanın içine konuşlanmış, temiz hava, zeytin ağaçları arasında, doğal kekik kokusunun ve sadece kuş seslerinin yankılandığı onların evi kesinlikle SATILIK değildir. 
Çeşme’de huzurlu bir cennetin ortasında ki evlerini satmazlar benim teyzelerim…

*- HUZURU ELLERİNDEN ALDILAR
Aysel ve Sevim teyzelerin 80 yıllık doğa ve huzur ile birleşmiş bu masalsı hayatı bir anda alt üst oldu. 
Hiç haberleri olmadan tepelerine dev rüzgar türbinleri dikildi. 
Doğru düzgün hiçbir yasal izin alınmadan bir anda kafalarının üzerindeki güneş ve ağaçlara rakip 141 metre boyunda devasa pervaneler ile tanıştı Aysel ve Sevim teyze. 
RES’lerin verdiği rahatsızlık ve ultrasonıc sesler yüzünden kendi evlerinde uyku yüzü artık görmüyorlar. 
Hayatlarını bağladıkları bahçelerine çıkamıyorlar, hayatlarında ilaç bilmeyen teyzelere, uyku ilaçsız uyku uyumak haram olmuş, unutkanlık da cabası.

*- DAYANAMAZSINIZ!
RES’ler 106 dB motor sesi gürültüsü devamlı yayıyor. 
Bu ağır gürültü altında uyuyamamak zaten gayet normal. 
60 metreden 120 metre çapında ki türbin kanatları havayı kesiyor, sanki üzerinden sürekli bir savaş uçak filosu geçiyormuş gibi bir gürültü yayılıyor ortama. 
Uçak dediğin gelir, gürültü yapar ve geçer, ama Aysel ve Sevim teyzenin başının üzerinde ki uçaklar hiç havaalanına inmiyor, başlarında sürekli çember çizerek uçuyorlar. 
Tam bir Çin iskencesi yaşıyor teyzeler! 

*- UMUT BIRAKILAMAZ
Farklı resmi kurumlara yapılan şikâyetlerinden hiçbir sonuç alamadılar. İşletmeci RES şirketi ise, resmi makamlara nasıl elde ettikleri belli olmayan, güya ses üzerine “Uzman Kuruluş”lardan temin ettikleri, gerçeği yansıtmayan "ölçüm raporları" sunuyor, teyzelere işkenceye devam ediyorlar. 
Aysel ve Sevim teyzeler bütün uğraşlarından hiçbir sonuç alamadılar, kendi evlerinde RES işkencesi ile yaşamaya mahkûm edildiler.
Geçen ay gözyaşları içinde kolumu tutan Sevim Teyze; 
‘Madeleine Hanim bu yanı başımızdaki dev rüzgâr türbinlerini biz ölmeden önce söktüreceğiz, değil mi?’ 

*- İŞTE GERÇEK!
Aysel ve Sevim teyze, diğer komşular kimin umurunda ki? 
Çeşme'de sadece para, güç ve vahşi rant saygı görüyor, dikkate alınıyor…
Toplum olarak çocuklarımıza hep ‘Büyüklere Saygı’ öğretmeye çalışırız, 
Hadi gösterelim bakalım ‘Büyüklerimize, Aysel ve Sevim teyzeye saygılarımızı?’
 

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

14 − 7 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ