Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

SİZ KİMLERDENSİNİZ?

Şu günlerde gönderilen maillerin ana konusunu söyleyeyim:

‘İstanbul’un su kaynakları azalacak, tarım alanları yok olacak. Şehir daha da betonlaşacak. İstanbul'un kanala değil, iklim krizine karşı projelere ihtiyacı var. Kanal İstanbul Projesi iptal edilsin!’

Sanıyorum bu yılların hükümet projesi böyle tepkiler alırsa bir süre daha askıda kalır…

Bunu da yakın zamanda tam anlamıyla öğreniriz..

Benzer çekişmelere geçmiş dönemlerde yine rastlamıştık…

‘Yaparım!’ ya da ‘Yaptırmam!’ diyenlere…

Ama iş halkın menfaatlerine, ya da ulusal konulara gelince daha dikkatli olunacağından, daha titiz davranılacağından eminim..

Önceki gece partisinden istifa eden Aydın Milletvekillerinden Ertuğrul Beyi televizyonda dinledim…

Kendisini ismen biliyorum…

Ama kardeşi Uzman Doktor Hilmi K.’nu yakından tanırdım.

Yıllarca Tepecik SSK. Hastanesinin başhekimliğini büyük başarı ile yürütmüştü.

Yalnız İzmir değil, tüm Ege bölgesinde neredeyse tanımayan, iyiliğini görmeyen yok gibi idi…

Sonra İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin kurum hekimliğini yaptı.

Ailecek devlete, millete önemli görevlerde bulundular.

Bir gün sohbetimizde şöyle demişti:

‘Biz doktorlar ile ga vczetecilerin meslekleri birbirine çok benzer. Gecemiz ve gündüzümüz yoktur. Zaman zaman günlerce uykusuz günler geçiririz…’

Sonra da bu sözlerini örnekleriyle açardı…

 

*- ŞEHİTLERİMİZİ KESİNLİKLİ UNUTMAYALIM

Son günlerde konuşulacak, ilgi duyulacak o kadar önemli konular var ki, hangi birini söyleyeyim…

Bence en önemlilerinden biri de şehit askerlerimiz…

Onları yüreğimize, beynimize iyice kazımalı ve ‘Bizi af edin!’ diye sık sık düşünmeli ve dualarımızı eksik etmemeliyiz.

Ama bazıları şu konuyu ele almış…

Kimisi bunlara ‘kaldırım mühendisleri!’ diyor…

Kimisi de ‘parası bol’ veya ‘Genç emekliler!’

En iyisi hafta sonu biraz keyifli ya da güzel geçsin diye konuyu ele alayım.

 

*-  SİZİN DE AŞKINIZ VAR MI?

Flanör sözcüğü, W. Benjamin'in sosyoloji literatürüne soktuğu ve Fransız şair C.Baudlaire'i örnek gösterdiği bir kavram.

Flanör belli bir amacı,süresi ve rotası olmadan şehri gezer.

Şehrin dehlizlerini merak eder.

Şehre ait medeniyet ürünlerinin ışıltısı flanörü cezbeder.

Hedonistik bir gezi tutkunudur.

Flanör büyüyüp yetiştiği, tüm benliğiyle aidiyet hissettiği şehrin aşığıdır. Bu anlamıyla flanörlük başka coğrafyaları gezme, görme arzusuyla karıştırılmamalı.

Flanör turist veya turist gibi değildir.

Flanör hergün bir mekan keşfeder.

Aynı mekana değişik zamanlarda gelerek ambiyansından zevk almaya çalışır.

Kimsenin bilmediği, gitmeye korktuğu yerlere flanör korkusuzca girer çıkar…

Çünkü tüm kent flanöründür adeta.

 

*- ‘SESSİZ’ ÇIĞLIK’

Geçenlerde önermiştim

‘Mahallelerde tiyatro kulüpleri kurulmalı ve vatandaşlar üye olmaya, katılmaya, rol almaya özendirilmelidir’ diye…

Örnek olarak da Alaçatı Esnaf Tiyatrosu ile uluslararası üne sahip olan Urla’nın Bademler köy tiyatrosunu göstermiştim.

Aslında birçok kentimizde benzer çalışmalar var ama nedense medya gerekli ilgiyi göstermediği için seslerini duyurmada cılız kalıyorlar.

Son zamanlarda özellikle  ‘Evde Tiyatro Festivali’ gibi Online alanda yaptığı etkili ve önemli projelerle adından sıkça bahsettiren Tiyatro Ofisi, ‘Sessiz’ oyunuyla seyircisi ile buluştu.

 

*- KARŞIYAKA’DA DA VAR!

2019 yılında İzmir Karşıyaka’da Ege Tiyatrolar Birliği Başkanı ve 20 sene Menemen Belediye Tiyatrosu Sanat Yönetmenliği yapmış İzmirli sanatçı Metin Güler’in sanat yönetmenliğinde kurulan Tiyatro Ofisi ‘Sessiz’ oyunuyla perde dedi.

Metin Güler’in yazdığı ve yönettiği oyun Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi katkılarıyla sahnelendi.

Karşıyaka Boyoz Akademi’de seyirciyle buluşan oyun seyirci tarafından ilgi gördü.

Müzik’lerini Sedat Utku Güçoğlu’nun yaptığı oyunda , ışıkta Levent Berber’in dekorda ise Arkın Selek’in katkıları yer alıyor. 

Oyunun Reji Asistanlığını Buket Kahraman,  dramaturgluğunu ise Nurdan ÖZGÜR üstlendi.

Oyunda; Mert Engin, Eren Erdi, Bingül Çankaya, Buket Kahraman ve Kamuran Akkuş rol alıyor.

Bir gencin eroin ile olan mücadelesini anlatan oyun gerek atmosferi, gerek müzikleri, gerekse de uygulanması ile dikkat çeken oyun ilerleyen tarihlerde de seyirciyle buluşmaya devam edecek.

 

*- BUNDAN SONRA KONUŞURUZ

Ramazan tebrikleri almaya başladım…

Ben de şimdiden ‘Hayırlı olsun!’ diyorum, mesaj gönderenlere…

Biri şöyle diyor:

‘Hurma ile orucumuzu açamayız!’

Diğeri ise şöyle yanıt veriyor:

‘Zeytinle aç!’

Sonra devam ediyor:

‘Tuzla da olur… Hem de daha hayırlı!’

Acaba burada Arapça kökenli ‘efdal’ mı demeli?

Ramazan ayında, bir programda geçen yıl 50 milyon lira alan ve sık sık kitaplarının alınmasını önerenler herhalde bize bu konularda bilgi verirler.

Bildiğim kadarıyla ‘efdal’i de anlatayım, kararı siz verin!

Efdal ne demek?

Çok faziletli, tercih edilen, daha üstün ya da en üstün…

 

*- BÜYÜK YÜREKLİLER

Gevrek satan simitçi çocuk, kendisinden alışveriş yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘İstemez Başkanım!’ diyor…

Kılıçdaroğlu da çocuğun başını okşayarak (Ki bu dinde dua olarak geçer ve çok efdaldir), ‘Bir garibana benim için ver!

Askıda gevrek yapılır mı bilmiyorum…

Bildiğim İzmir’de ramazan pidesi 2 lira 50 kuruş, İstanbul’da 3 lira…

Tabii ki bazı fırıncılar yine halkın tabiriyle uyanıklık yapacak…

Tekli değil, çiftli pide çıkaracak…

Tabii ki daha fazla para kazanmak için de yumurtalı, peynirli, şunlu bunlu satacak…

Listeyi gördünüz mü?

‘Zam yok!’ deniyor ya, rakamlar her gün yükseliyor…

10 milyon 750 bin işsizimiz var…

Bunlar nasıl oruç tutacak?

Diyeceksiniz ‘Zaten açlar!’..

Olmaz…

Böyle oruç olmaz…

Üstelik iftar ve sahurda neler yenmeli?

Bunu uzmanlar anlatıyor, medya yazıyor…

İşte o kadar…

 

*- İŞİNE GELMEYENLER!

İki tümleç çok kullanılıyor…

İşine gelmeyen ‘Yok hükmünde’ diyor…

Yine işine gelmeyen, ‘Kabul edilemez!’ diyor…

Ama ne ‘yok hükmünde’ diyenlerin, ne de özellikle esnafın kullandığı ‘Kabul edilemez!’ tümleçleri iki sözcükten oluşuyor ama iki yetkili kişiyi bile yan yana getirmeye yetmiyor.

Bu arada ilk zamandan bu yana şüphe ile yaklaştığım bazı projeler var..

Örneğin ‘AB’ yani ‘Avrupa Birliği’ destekli projeler…

Öyle sinsi ve bozguncudurlar ki, daha önce sıkıntılarını çektiğimiz ‘Yabancı menşeli Vakıflar’ gibi…

Bunlara ‘misyoner’ desem değiller…

İleride daha büyük sıkıntı verecekler gibi geliyor, bana…

Bayram değil, seyran değil bunlar enişteler mi ki, öpüp duruyorlar…

Bakıyorsunuz, sözde projelerde bir sürü isim sıralanıyor..

Hiç ilgileri yok, sadece birilerinin tanıdıkları için ek paralar alıyorlar…

Ben biliyorum da, verenler bunu bilmiyorlar mı?

Nasıl ve neden göz yumuyorlar?

Zamanla bu da ortaya çıkar

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

fifteen + eighteen =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ