Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Müjdat Çalış
Müjdat Çalış

Uçmayan Kuşlar Akademisi: Aydın korkaklığının kısa mitolojisi

Aydın korkaklığı, cehaletle karıştırılmamalıdır. Cahil bilmez; aydın bilir ve susar. Aradaki fark ahlâkidir. Bu nedenle aydın korkaklığı, çağımızın en rafine günahıdır: gürültüsüz, şık ve gerekçelendirilmiş.

Mitolojide kuşlar tehlikeliydi. Uçan her şey sınırı aşardı. Bugün aydın sınırı ihlal etmez; sınırı açıklar. Haritayı çizer, dikenli teli estetize eder.

Uçmamak bir erdem gibi sunulur. “Zamanı değil” denir, “koşullar olgunlaşmadı.” Oysa korkaklığın zamanı hiç değişmez.

Eskiden kartal vardı: gökten inen ceza. Şimdi kartal aydındır; yukarıdan konuşur ama aşağı inmez. Yüksekten bakmak eleştiri sanılır. Oysa yükseklik çoğu zaman temastan kaçıştır.

Entelektüel kartal, halkı soyut sever; somut olan risklidir.

Prometheus ateşi çaldığı için cezalandırıldı.

Bugünün aydını ise ateşi çalmayı düşünmez; ateş üzerine makale yazar. Karaciğeri kemirilmez, CV’si genişler. Acı biyografiye dahil edilmediği sürece fikir sayılmaz. Bedel ödemeyen düşünce dekorasyondur.

Simurg anlatısında kuşların çoğu yolda ölür. Bu bölüm çağdaş yorumlarda genellikle atlanır. Aydın kendini Simurg sanmayı sever; ancak yolculuğun ölümcül olduğunu hatırlamak istemez. Çünkü ölüm metaforiktir, ama sonuçları gerçektir: iş, itibar, davet listeleri.

Kuzgun hakikati taşırdı; sevilmezdi. Bugünün aydını sevilmek ister. Bu yüzden kuzgun olmaz; güvercin taklidi yapar. Barışçıl görünür, fakat gagası köreltilmiştir.

Herkesi rahatsız etmeyen bir hakikat türü icat edilmiştir; adına “denge” denir.

Baykuş bilgeliğin sembolüydü. Şimdi ise “sessiz kalma hakkı”nın maskotudur. Gece düşünür, gündüz susar. Sessizlik derinlik gibi sunulur.

Oysa bazı sessizlikler derin değil, hesaplıdır. Susmak bazen bilgelik değil, sigortadır.

Aydın korkaklığı hiçbir zaman “korkuyorum” demez. “Strateji” der, “incelik” der, “bağlam” der. Cesaret kaba bulunur; risk romantize edilir ama uygulanmaz. Aydın tehlikeyi sever, fakat yalnızca alıntı olarak.

Bugün entelektüel iktidarla kavga etmez; mesafe ayarlar. Sanatçı yanmaz; ışık ayarı yapar. İkarus olmak yerine güvenli irtifa seçilir. Düşmek ayıptır; düşmemek erdem sanılır.

Mitolojide kuşlar tanrılara yakındı, çünkü düşmeyi göze alırlardı. Bugünün aydını yere yakındır, çünkü düşmek istemez. Kanatlar vardır ama katlanmıştır. Uçmak hala mümkündür; ancak bedeli hatırlatılınca herkes yürümenin felsefesine geçer.

Sonuç basittir:

Aydın korkaklığı kanatsızlık değildir.

Kanadı olup da rüzgâr istememektir.

YAZARIN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN : Gençlik: Çöküşün aynası, kurtuluşun habercisi

Müjdat Çalış

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twenty − 5 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ