Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

YALAN

Solumda oturan gençlerden erkek olanı sağ eliyle tabaktaki triamisuyu yumuşakça koparıp, üstüne sevgisinin sosunu katıp sevgilisine yediriyor.

Karşısındaki Milan Mathieu stili kesilmiş siyah saçları ve küçük yüzü ile çıtı pıtı genç kız iştahla sunulanı yiyor. Ve sol tarafımdaki görüş alanımın içinde kızce kalın, çıplak baldırlarına gömülmüş küçücük başı ile etrafa gençlik ve libido dağıtıyor. Oğlan boylu, ama çok boylu değil; ancak açıktaki pazularıyla erkek irisi izlenimi veriyor. Koyu kumral, kirpi gibi görünmese de fırça gibi saçlarını yüzüne yakıştırmış. Ayrıca terlemesi henüz bitmemiş bıyıkları oğlana heybet veriyor. Aralarında bıcır bıcır konuşuyorlar; duymuyorum, tıpkı güneşi görmüş gözlerini açmış kuşlar gibiler. Cıvıldıyorlar, cıvıldıyorlar. Ne konuşuyorlar merak etmiyorum, ama hepsi masum, hepsi sevgi dolu, hepsi içten pespembe yalanlar besbelli. Zaten bu yaşta bu çağda, bu coşkulu anda bu çocukların yalanı mı olur, doğruları nedir ki yalanları ne ola. Çiftin cilveli bıcırtıları koca koca sevgi dalgaları olup yüzüme yüzüme çarpmakta.

Kız çocuğu onları seyrettiğimi fark etti, ben de göstere göstere hafif tebessüm edip onlara sırtımı döndüm.
Dünden beri düşündüğüm yıkılası bir paradigma aklımdan yıldırım gücünde ama yavaş yavaş geçiyor. 
Dünden beri yalan ayıp değil, ama yanlış diyorum hep kendi kendime. Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen yalan ayıp, yalan suç, yalan kötü ahlak tembihleri beynimize işlemiş, hele benim beynime bir ok gibi saplanmış. Bu nedenle zorunlu yalanlarımı
hiç olmadı çevreme ve kimseye zarar vermeyecek yalanlar olarak seçmeye gayret etmişimdir.

Bir kere ben yazarım. Yalansız yazarlık olmaz onu söyleyeyim.  Bence yalan yaşamın evrensel bir dengesidir; yalansız yaşam dengesiz olmaz mı diye düşünüyorum. Hep söylerim, Bob Dylan bu konuda bir şarkı yazmıştır. Şarkı, “Aklımdakini söylersem doğruyu söyler, söylemesem yalan söylemiş olurum” der.

Düşünüyorum da korkmadan, yalan söylemenin ayıp olmadığını (ama yanlış olduğuna katılmak) iddia etmek, ettiğim iddiayı ciddiye aldırmak, uygarlıkla beraber gelişmiş ‘Yalan ayıptır’ gerçeğini silmek ütopya. Evet biliyorum ütopya. Deneyimim var yıllardan gelen. Hangi ülfet masasında, hangi yarenlik anlarında hangi dersim sırasında yaptığım testlerde herkesten aldığım cevap hep yüksek sesle “Ben yalan söylemem” cevabı olmuştur. 

Oysa en büyük yalan “Ben hayatta yalan söylemem” yalanıdır; Tanrı yalan söyler, biyoloji aldatır, siyasetçi en büyük yalancı. Solumdaki gençler kol kola girmiş gidiyorlar. Etrafları yalanlarla kavrulmuş kızartma yemeği gibi; mis gibi kokmakta ve yaydıkları sevgi çemberi gören her gözü kendine çekmekte….

 

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

four × 1 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ