Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Müjdat Çalış
Müjdat Çalış

Aşağılık kompleksinin anatomisi

Aşağılık kompleksinin gerçek kaynağı, toplumdaki konum değil; insanın kendi içindeki çatlaklardır. Kişi, içsel eksikliğini kabullenmek yerine onu parlatacak bir maske aradığında kompleks ortaya çıkar.

Bu nedenle aşağılık duygusunun en gürültülü dışavurumu megalomanidir: İçteki boşluk büyüdükçe dışarıdaki ses yükselir; ses yükseldikçe öz daha da çürür.

Kadın ya da erkek olmanız biyolojinin attığı bir zar; uzun ya da kısa olmanız genetik bir şakadır. Doğduğunuz coğrafya, konuştuğunuz dil, ait olduğunuz din ve milliyet — tümü sizin dışınızda şekillenen, emek vermediğiniz, sorumluluğunu taşımadığınız tesadüflerdir.

İnsan, kendi ruhunu inşa etmeden bu hazır kimliklerle övünmeye kalktığında zavallılığın kapısından içeri adım atar.

Tam da burada sosyolojik bir kırılma yaşanır: Tesadüf kimliğe; kimlik gurura; gurur ise bir süre sonra ideolojiye dönüşür.

İnsan, kendisine ait olmayanı sahiplenerek büyümeye çalışır. Ancak büyümekle büyüklük taslamak arasında derin bir ahlaki fark vardır.

Modern dünyanın ironisi şudur:

Kişisel becerilerin, başarıların, çabanın ve emeğin yerine; doğuştan gelen statüler, kimlikler ve aidiyetler yüceltilir. İçimizdeki eksikliği dolduracak emek yerine, dışarıdan gelen kimlikleri cilalayarak gurur devşirme modası yaygındır.

Böylece milliyet kabarır, din keskinleşir, kültür kutsallaştırılır. Bu kimliklere gösterilen abartılı sadakat, aslında kişinin kendine duyduğu güvensizliğin bir sembolüdür.

Psikolojide bu duruma “yanıltıcı telafi” denir:

Birey, eksikliğini fark ettiği yerde o eksikliği en yüksek sesle örter.

Kendine güvenemeyen, aidiyetlerine güvenmek ister. Kendinden memnun olmayan, kimliğine sarılır. Kendiyle yüzleşemeyen, kolektif bir gurur maskesi takar. Ne yazık ki, en çok bağıranlar iç sesinden en çok korkanlardır.

Aşağılık kompleksi bireylerde olduğu kadar toplumlarda da kendini gösterir. Toplumlar da bireyler gibi yetersizliklerini tarihsel tesadüflerle örtmeye çalışır: “Şanlı geçmiş”, “kutsal toprak”, “eşsiz millet”, “benzersiz kültür” söylemleri çoğu zaman aşağılık hissinin kolektif versiyonudur. İçteki çürüme arttıkça dıştaki sloganlar çoğalır.

Oysa insanın gerçek büyüklüğü, ona tesadüfen verilende değil; tesadüfleri aşma kapasitesindedir.

Kişiyi yücelten dilinin rengi değil, dili nasıl kullandığıdır; milletinin adı değil, o millete nasıl katkı sunduğudur; coğrafyasının sınırları değil, o sınırları düşüncede aşabilme cesaretidir.

Sonuç basittir:

Tesadüflerle övünmek aşağılık kompleksinin; emeğiyle büyümek ise olgunluğun göstergesidir.

Aşağılık kompleksi insanı küçültmez; zaten küçülmüş olanı görünür kılar.

Megalomani ise bu küçüklüğün üzerini örten ışıltılı bir kostümdür.

İlginizi çekebilir: İdeoloji değilmiş gibi yapan ideoloji

Müjdat Çalış

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

seven + 5 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ