DOLAR 32,5764 0.1%
EURO 35,0452 0.57%
ALTIN 2.434,810,50
BITCOIN 2084184-3,93%
İzmir
21°

PARÇALI BULUTLU

Dr. Ergun Demir

Dr. Ergun Demir

23 Nisan 2023 Pazar

Temmuz ayında vatandaşın cebini en fazla sağlık harcamaları vurdu!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜİK verilerine göre Temmuz 2023’de bir önceki yılın aynı ayına göre en çok harcama artışı lokanta ve otellerden sonra %75,95 ile sağlıkta oldu.
03 Ağustos 2023 tarihinde TÜİK tarafından yayımlanan Temmuz 2023 Tüketici Fiyat Endeksinde ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup %82,62 ile lokanta ve oteller ile %75,92 ile sağlık oldu.
Mızrağın çuvala sığmadığını TÜİK bile gördü! Gerçekler artık gizlenemiyor…

Ülkemizde 20 yıl önce başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık ortamının gelmiş olduğu son durumu TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi verileri de açıkça ortaya koydu. Bu veriler, özellikle son aylarda vatandaşların bazı ilaçlara ulaşamaması, birçok kamu hastanesinde tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılamaması, hastaların birçok branşta ve yan dallarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alamamaları yani vatandaşların kamu sağlık hizmetine ulaşmasında yaşanan sıkıntıları tüm açıklığıyla yansıtmaktadır. Parası olanların veya borç para bulabilenlerin muayene ve ameliyat olabilmek için daha fazla sayıda özel sağlık kuruluşlarına yöneldiği, bu talep artışının da özel sağlık sektörünü giderek başat hale getirdiği de görülmektedir.
Bu durumu fırsata dönüştüren özel sağlık kuruluşları da talep artışının olması ve denetlenme korkusu da olmadığından her türlü tıbbi işlem için yasal olan SUT bedellerinin %200’ün ötesinde ilave ücreti talep edebilmektedirler. Hem sağlık hizmetlerindeki bu anormal artış hem de ilaç fark ücretlerindeki artışlar sağlık harcamalarını Temmuz ayında şampiyon yapmıştır.

Sağlık hizmetlerine ‘insana yaraşır bir biçimde’ ulaşabilmek için maalesef sadece Genel Sağlık Sigortası primi ödemek yeterli olmamaktadır.
Vatandaş hastaneye adım attığı andan itibaren muayene, ilaç, reçete, tıbbi malzeme vs. adı altında ek olarak cepten SGK’ya katılım payı ve özel sağlık kurumuna da ilave ücret ödemek zorundadır.

Vakıf üniversite hastaneleri ile ikinci basamak özel hastanelerde yasal üst sınır olan SUT bedellerinin iki katının (%200’ün) çok ötesinde ilave ücreti talep edilmesi ile ilgili, muayene ve ameliyat ücretlerine ilişkin birkaç örnek vermek gerekirse;

Genel Sağlık Sigortalı ve hak sahibi vatandaşlar özel hastanelere muayene için müracaat ettiklerinde SGK özel hastanelere; enfeksiyon hastalıkları 57 TL, kadın hastalıkları 62 TL, kardiyoloji 68 TL, çocuk sağlığı hastalıkları 53 TL ve nöroloji branşı için 59 TL muayene bedeli ödemektedir. SUT hükümlerine göre özel hastaneler vatandaşlardan ilave muayene parası olarak ta en fazla bunların %200’ü yani 120 TL ile 150 TL talep etmesi gerekirken 750 TL ile 1500 TL arasında değişen miktarlarda muayene parası almaktadırlar.

Ameliyat ücretlerine ilişkin ise serbest piyasa usulü ne tuttururlarsa hasta ve yakınlarından istenmekte, ilave ücret alınmayacak işlem listesinde (EK-2/G) yer alan işlemlerden de ilave ücret alınmaması gerekirken özellikle kanser cerrahisi ve kardiyovasküler cerrahi işlemlerde alt sınır 100 bin TL’ den başlamak üzere üst 400-500 bin TL ye kadar çıkan bedeller talep edilmektedir. Ayrıca yoğun bakım hastalarından da yoğun bakım sonrası hastaların servise alınması ile acil halin sona ermesi gerekçe gösterilerek ilave ücret alınmaktadır.

Özellikle kanser cerrahisi ve kardiovasküler cerrahi işlemler için özel sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat eden vatandaşlar, yasal olmayan ve kendilerinden istenen bu ilave ücreti ödeyebilmek için ise elindeki avucundakini satmak, borç para bulabilmek veya kredi çekmek zorunda kalmaktadır.
İlaç fark ücreti; Bazı kalp ve tansiyon ilaçlarından her bir kutu için 17 TL- 79 TL arası, solunum/astım ilaçlarından her bir kutu için 30 TL-56 TL arası, antibiyotik ilaçlardan her bir kutu için 11 TL-37 TL arası, ağrı kesici ilaçlardan her bir kutu için 10 TL-25 TL arası, psikiyatri (antidepresan) ilaçlardan her bir kutu için 29 TL-94 TL arasında ilaç fark ücretini vatandaşlar ceplerinden ödemektedirler. Bazı spesifik ilaçlarda ise bunun çok çok ötesinde 500-600 TL fark çıkabilmektedir.
Hane halkının cepten yapmış olduğu sağlık harcamalarındaki artışın nedenleri olarak;
Vatandaş birçok branşta ve yan dallarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alamadığı için kamu sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekmektedir.
– Kamu sağlık kurumlarından muayene, tetkik, girişimsel işlem ve ameliyatlar için randevu almakta güçlük çeken hastalardan parası olanlar veya borç para bulabilenler özel sağlık kuruluşlarına yönelmek zorunda kalmaları,
– Özel sağlık kuruluşları da artan taleple birlikte, yeterli denetlenme ve caydırıcı ceza da olmadığından her türlü tıbbi işlem için yasal olan SUT bedelinin %200’ü olan ilave ücretin çok ötesinde rakamları talep etmeleri,
– İlaç fiyatlarındaki artışlar, vatandaşların ödediği ilaç fark ücretlerinin giderek artması, özellikle kronik hastaların bulunamayan ilaçlarını yurtdışında temin etmeye çalışması,
– Ağız ve diş sağlığı sorunu olan vatandaşların zorunlu olarak özel diş hekimliği merkezlerine yönelmesi sayılabilir.

Özetlersek; Vatandaş hem can hem de cebinin derdinde!

Devamını Oku

SORUNLAR 'GERÇEKLERİ ÇARPITARAK' ÇÖZÜLMEZ SAYIN NUREDDİN NEBATİ!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Şanlıurfa’da yaklaşık 800 bin yurttaşın mutfağında ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynarken Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, halkımızla dalga geçmekte koyun etinden sonra soğanın cücüğünü önermekte.

“Koyun eti ucuz ama kokusundan dolayı tercih edilmiyor” diyerek et fiyatlarını normalleştirmeye çalışan ve vatandaştan tepki gören Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bu defa da AKP Silifke ilçe başkanlığındaki bayramlaşma programında soğan fiyatlarıyla ilgili konuştu. “Şimdi yeni ürün çıkmaya başladı ya soğan fiyatları aşağı gitmeye başladı. Ben de onlara diyorum ki, git cücüğüyle oyna biraz cücüğüyle’’ ifadelerini kullandı

Sanal bir iyilik hali yaratmak için ekonominin büyüdüğü ve uçuşa geçtiğini söyleyen Sayın Nureddin Nebati ’ye soruyoruz.

Memleketin Şanlıurfa’da sosyal güvenceden yoksun, asgari yaşam standardının altında gelire sahip olan ve aldıkları sosyal yardımlar ile en asgari düzeyde yaşamaya çalışanların yani “Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda’’ bulunanların sayısı neden giderek artmaktadır.

SGK Ocak/ 2023 aylık sigortalı istatistiki verilerine göre Şanlıurfa’da herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan, çalışmayan, 18 yaşını doldurmuş ve öğrenci olmayan, aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan ve genel sağlık sigortası primi devlet tarafından ödenen kişi sayısı 784.980’dir

GSS primleri devlet tarafından ödenen kişi sayısında Şanlıurfa Türkiye’de ilk sırada yer almaktadır. Şanlıurfa’daki sayının İstanbul’dan bile çok fazla olması dikkat çekicidir. Bunun en önemli nedeni işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizliktir.

Sonuç olarak soğanın cücüğü bizim memlekette kıymetlidir.

Bugün ülkemizde milyonlarca hane halkı, elektrik, su, doğalgaz faturalarını ve kiralarını ödeyemez halde, ocağında aş kaynatabilmek için gereken gıda ihtiyacını akşam pazarda çıkma gıdalarla veya tane ile satın alarak karşılamaya çalışır durumdadır.

20 yıldır uyguladıkları politikalarla etin kilosunu 350 TL ve üzeri, kuru soğanın kilosunu ise 30 TL yapan “koyun eti ucuz ama kokusundan dolayı tercih edilmiyor” ve ‘’ kuru soğanın cücüğle oynayın’’ diyerek halkımızla dalga geçen AKP iktidarı ve Bakanı Nebati ‘ye 14 Mayıs’ta dalga geçtikleri halkımız oylarıyla öyle bir ders verecek ki soğanın cücüğü Nebatinin ışıldayan gözlerini yaşartacak.

Devamını Oku

YOKSA BU YAPILAN DA SEÇİM HAZIRLIĞI MI?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yoksul vatandaşların sayısı son 3 ayda 2 milyon kişi arttı mı?  

Yoksa bu yapılan da seçim hazırlığı mı?

Genel sağlık sigortası primi devlet tarafından karşılanan kişi sayısındaki 2 milyonluk fark nereden kaynaklanmaktadır?

Hangisi doğru: Bakanlık verileri mi yoksa AKP Genel Başkanı’nın açıklaması mı?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada ihtiyaç sahibi 8 milyon 897 bin kişinin sağlık sigortası için 3,2 milyar TL ödemede bulunduklarını söyledi.

Oysa genel sağlık sigortası (GSS) primi devlet tarafından karşılanan kişi sayısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2022/ Ekim aylık istatistik bülteninde 6 milyon 939 bin kişi olarak görülmektedir. Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan sayı ile resmi veriler arasında yaklaşık 2 milyonluk fark mevcuttur.

Bu fark nereden kaynaklanmaktadır? Yoksul vatandaşların sayısı son 3 ayda 2 milyon kişi arttı mı? Yoksa mükerrer mi? Sosyal yardım kapsamında yapılan yardım sayılarında manipülasyon mu var? Yoksa seçim hazırlığı mı söz konusu?

GSS primi devlet tarafından ödenen kişi sayısı ile AKP Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı sayı arasında 1 milyon 958 bin kişi fark var.

Ayrıca sosyal güvenliği bulunmayanların sağlık sigortası için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı mali raporlar bütçe giderlerinin fonksiyonel sınıflandırma tablosunda ödeme miktarı 3.2 Milyar TL değil 23.3 Milyar TL olarak görülmektedir.

Soruyoruz:

–          Açıklanan GSS primi devlet tarafından karşılandığı belirtilen kişi sayısı ile resmi istatistik verilerindeki 2 milyon kişi farkı nereden kaynaklanmaktadır?

 “Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda’’ bulunan vatandaşların sayısı son 3 ayda 2 milyon kişi mi arttı?
Sosyal yardım kapsamında yapılan yardım sayılarında manipülasyon mu var?
Yardımlar gerçekten ihtiyaç sahiplerine mi yapıldı, yoksa mükerrer mi söz konusu?

–           Yoksa seçim dönemlerinde vatandaşın siyasal tercihini belirlemek için âdeta bir tür ‘siyasi rüşvet’ olarak ayni / nakdi yardım yapılacak haneler mi bu aradaki fark?

GSS priminin devlet tarafından ödenmesi

Herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan, genel sağlık sigortası primini (Aylık 300,24 TL) ödeyecek gücü olmayan vatandaşlar ikametlerinin bulunduğu yerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvuru yaparak gelir testine girerler. Gelir testi sonucunda aile içinde kişi başına düşen gelir, brüt asgari ücretin üçte birinin altında ise bu vatandaşların GSS primleri genel bütçeden/devlet tarafından karşılanmaktadır.

GSS prim ödeme gücü olmayan vatandaşların kamu sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için genel sağlık sigortası (GSS) primi sosyal yardım programları bazında sağlık yardımları kapsamında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerinden SGK’ya ödenir.

SONUÇ OLARAK;

Sosyal yardımların mali boyutları konusunda kamuoyunun daha ayrıntılı/tutarlı bir şekilde aydınlatılması, tüm siyasi partilerinde konunun yakın takipçisi olmasında yarar vardır.

Yoksulluk, işsizlik ve ekonomik belirsizlikle beraber temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken “fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda” bulunan vatandaşların sayısı giderek artmaktadır. Milyonlarca hane elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödeyemez, ocağında aş kaynamaz durumda olup gıda ihtiyaçlarını akşam pazarda çıkma gıda veya tane ile karşılamaya çalışmaktadır.

AKP iktidarı, sosyal yardımları sosyal bir hak olarak değil, seçim desteği karşılığında vatandaşlara yapılan birer lütuf ve korku unsuru olarak sunmaktadır.  Bilinmelidir ki sosyal yardımlar bir lütuf değil devletin karşılaması gereken yasal bir haktır.

AKP iktidarının sanal iyilik hali yaratmak için verileri makyajlamasına ve manipülasyonuna rağmen gerçekleri paylaşmaya devam edeceğiz.

Devamını Oku

Yeni yılla birlikte prim borcunu ödeyemeyen milyonlarca vatandaş yine sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak!

1

BEĞENDİM

ABONE OL

Genel Sağlık Sigortası ve BAĞ-KUR prim borcunu ödeyemeyen vatandaşların 31 Aralık 2022 tarihine kadar uzatılan sağlık hizmetinden yararlanmasını lütuf olmaktan çıkaracak köklü düzenleme bir an önce gerçekleştirilmelidir.

Eğer yine bir düzenlenme yapılmaz ise genel sağlık sigortası prim borcunu zamanında ödeyemeyen işsizlerin, okulunu bitirip iş bulamayan gençlerin, siftah yapamayan ve iş yerini kapatmak zorunda kalan esnafın, çiftçinin, ev hizmetlerinde çalışan kadınların ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının, Sağlık Bakanlığına bağlı hastane ve sağlık tesisleri ile devlet üniversite hastanelerinde sunulan sağlık hizmetlerinden yararlanmaları mümkün olamayacak.

Kurum bilgi işlem sistemi tarafından prim ödeme gün sayısının yetersiz olması veya prim borcu bulunması nedeniyle hasta takip numarası/provizyon verilmemektedir. Yani bu kişiler kamu sağlık hizmetlerinden faydalanmamaktadır.  GSS ve BAĞ-KUR prim borcu olan vatandaşların sağlık hizmetinden faydalanabilme süreleri son anda yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile uzatılmaktadır. En son Cumhurbaşkanlığı kararı ile 31.12.2022 tarihine kadar ertelendiği bilgisine de Kurum resmi internet sayfasından ulaşılabilmektedir.

GSS kapsamında olup primlerini zamanında ödeyemeyip borçlu duruma düşen kişi sayısı ne kadardır?

Prim borcu olan vatandaşların sayısı milyonlarla ifade edilmekte, ancak resmi istatistiklerde kesin sayı belirtilmemektedir. Bütçe görüşmelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e ısrarla sorulmasına rağmen bu soruya cevap alınamamıştır. SGK bürokratlarının basına çeşitli tarihlerde verdikleri demeçlere göre bu sayı 6- 10 milyon arasındadır.

Madem ekonomi uçuşta, o halde neden vatandaşlar GSS prim borçlarını ödeyememektedir.

AKP yetkililerinin ve TÜİK’in yaptığı açıklamaya bakılacak olursa işsizlik azalmakta, istihdam artmakta, ekonomi uçmaktadır. Madem ekonomi uçuşta, vatandaşlar genel sağlık sigortasını, esnaf ise BAĞ-KUR prim borçlarını yapılandırma ile son 4 yılda 4 kez ertelenmesine, faizlerinin silinmesine ve 12 -18 ay taksitlendirilmesine rağmen neden hala ödeyememektedir?  

Sosyal güvenlik sistemi sigortalılara ve hak sahiplerine prime dayalı katkılar üzerinden güvence sağlamaktadır. 

Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yararlanabilmesi için;

1) Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması,

2) Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması (tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç),

3) Kendi nam ve hesabına çalışanlardan (4/b BAĞ-KUR) sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.

Öneriyoruz;

GSS Prim borçlularının sağlık hizmetine erişimi için yararlanma süresini defalarca kez uzatmanın çözüm olmadığı açıktır. 

Prim borcunu ödeyemeyen vatandaşların 31 Aralık 2022 tarihine kadar uzatılan sağlık hizmetinden yararlanmasını lütuf olmaktan çıkaracak köklü düzenleme bir an önce gerçekleştirilmelidir.

Kamu sağlık hizmetine erişim engelinin her yılın başında adeta lütuf tarzında ileri tarihe ertelemesi yeterli değildir, insani değildir, sosyal devlet anlayışı ile uyumlu değildir.  Bunun için yapılacak olan düzenlemenin sağlık hizmetlerine koşulsuz erişimlerin her yurttaş için en temel insan hakkı olduğu kabulü ile gerçekleştirilmesi ve bu olumsuz durumun kalıcı olarak giderilerek provizyon almalarının sağlanması gerekmektedir.  

 

                        Dr. Ergün DEMİR                                       Dr. Güray KILIÇ

 

Devamını Oku

EMEKLİ HEKİM MAAŞLARI ARASINDA AYRIMCILIK SON BULSUN

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Emekli hekim maaşları arasında sosyal güvenlik kurumu kaynaklı ayrımcılık son bulsun!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bütçe, Kesin Hesap, Sayıştay Raporu 11.11.2022 Cuma günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek.

Görüşme öncesi Sayın Bakan Vedat Bilgine binlerce emekli hekim adına;

Emekli hekim maaşları (4a/4b/4c statüsündeki) arasındaki uçurumun kapatılması ve sadece 4c’lı (Sağlık Bakanlığı) hekimlere yapılan ek ödeme düzenlemesinin tüm emekli hekimleri kapsaması, çalışan emekli hekimlere ek ödemenin kesilmemesi taleplerini iletiyoruz.

Emekli hekimler arasında emekli olduğu sosyal güvenlik kurumuna göre emekli maaşları arasındaki farklılıklar bulunmaktadır.

Emekli Sandığı, BAĞ-KUR ve SSK’ dan emekli olan hekimlerin emekli maaşları arasında büyük farklılıklar vardır.  SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan hekimlerin Emekli Sandığından emekli olan hekimlere göre maaşları son derecede düşüktür. Bunun da en önemli nedeni emekli hekimlere ödenen ek ödemenin SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan hekimlere ödenmemesidir.

Emekli Sandığı emeklisi hekimlerin ek ödemeden yararlanabilmesi için; tabip kadrosu esas alınarak Emekli Sandığı emeklisi olması; makam tazminatı ödemesi almaması ve emeklilik sonrası sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilecek çalışmasının olmaması gerekmektedir. 

Sayın Bakan, ek ödeme uygulamasındaki sorunlar:

Emekli tabip 6,6 bin TL, uzman emekli tabip 8,6 bin TL ek ödeme almaktadır.

Ancak ek ödemeden;

– SSK-BAĞ-KUR emeklisi hekimler,

– Çalışan Emekli Sandığı emeklisi hekimler yararlandırılmamaktadır.

SSK ve BAĞ-KUR emeklisi hekimlere üvey evlat muamelesi yapılmasına son verilmelidir.

SSK ve BAĞ-KUR emeklisi hekimler, ek ödemelerden yararlandırılmadığı için emekli maaşları çok düşük seviyede kalmıştır. SSK ve BAĞ-KUR emeklisi hekimlere, Sağlık Bakanlığı’na tekrar atandığı zaman, belli bir süre çalışma (3,5 yıl veya daha fazla) koşulu ile Emekli Sandığından emekli olma ve Emekli Sandığı emeklisi hekimlerin yararlandığı ek ödemelerden yararlanma fırsatı sağlanmalıdır.

Emekli olup şirket sahibi olan hekime ek ödeme var, çalışan hekime ek ödeme yok!

Emekli Sandığı emeklisi olup bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak (SSK) çalışmak zorunda olan hekimlere hiç ek ödeme verilmezken, herhangi bir şirket sahibi veya ortağı olan, muayenehanesi olan ya da özel hastanede fatura keserek çalışan hekime ek ödeme verilmektedir. Şirketi, muayenehanesi yoksa ancak örneğin sadece işyeri hekimi olarak çalışıyorsa da ek ödeme alamamaktadır.

Sayın Bakan tüm bunların gerekçesi nedir? Neden emekli hekimler arasında ayrımcılık yapılmaktadır?

Talebimizdir;

– Emeklilik maaşına yapılan ek ödemenin SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı emeklisi tüm hekimlere ayrım yapılmadan ödenmesi ve

– Şirket sahibi veya ortağı olmadan çalışmak zorunda kalan hekimlerden ek ödemenin kesilmemesini

binlerce emekli hekimin talebi olarak iletiyor ve bu ayrımcı uygulamaya son verilmesi sözünü duymak istiyoruz.

Farklı sigortalılık statüsünden (SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı) emekli olan hekimler arasındaki maaş farklılıklarını gidermeyi amaçlayan bir intibak yasası MUTLAKA YAPILMALIDIR.

Devamını Oku