DOLAR 32,2069 -0.44%
EURO 34,8504 -0.15%
ALTIN 2.386,96-0,26
BITCOIN 2060856-0,08%
İzmir
21°

AÇIK

Av. Murat Fatih Ülkü

Av. Murat Fatih Ülkü

09 Mayıs 2023 Salı

ÇEVRE SORUNLARINA BÜTÜNCÜL BAKIŞ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son yıllarda çok hızlı yükseliş gösteren, insanoğlunu kritik bir uçurumun eşiğine getiren çevre sorunlarının bütüncül bir anlayışla değerlendirilmesi zorunludur.

İnsan müdahalesi bir yana bırakıldığında;olağanüstü bir uyumla süregelip devam eden, hiçbir canlı organizmanın veya cansız yapının fazlalık olmadığı;uyuma müdahale niteliğindeki olağan dışı olaylar sonrasında da, kendi içinde yine denge oluşturabilen doğa ile ilgili sorunlarda;uyumun gerektirdiği bütüncül anlayış olmadan, çevre sorunlarına karşı bir direnç ve siyaset oluşturmak pek olanaklı görünmüyor.

Gerçekten insanların doğal dengenin herhangi bir noktasına müdahalesi, o dengenin parçası olduğu bütün halkaları etkilemekte, sorun zaman içinde yayılarak bütün dengeyi ve ekolojik sistemi bozan bir boyuta evrilmektedir.

Van Gölü’ndeki Akdamar Adası'nda bulunan kilisenin açılması sonrası sembolik olarak adaya bırakılan tavşan popülasyonunun,doğal yapı içinde bu popülasyonu dengeleyecek bir başka organizmanın bulunmaması ile yoğun biçimde artarak Akdamar Adası bitki örtüsüne zarar vermesi, bunun tipik, belki de en kolay çözülebilecek örneklerinden biriydi.

Bu bakımdan denetimsiz, gerekli planlama ve çevre değerlendirmesinin yapılmadığı madencilik, enerji üretimine yönelik termik santral, hidroelektrik santral, yer seçiminde yanlışlar yapılan rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi yapılanmaları gibi “projeler” bulundukları bölgelerde hemen hemen tüm doğal dengeyi bozan sonuçlar yaratmakta.

ÇEŞME PROJESİ’NDEKİ İRONİK ÖRNEK

Çeşme’ye su kaynağı sağlayacağı raporlara yansıyan Çamlı Barajı’nın, Efemçukuru'ndaki altın madeni için DSİ tarafından adeta rehin tutulması örneği zihinlerimizde tazeyken; zaten su fakiri Çeşme’de golf sahaları, çok yüksek nüfus artışı ile olağanüstü su kullanımı gerektirecek Çeşme projesinin yaşama geçirilmek istenmesi, çevre sorunlarının bütüncül bir anlayışla değerlendirilmesi gerektiğini gösteren son dönemdeki örneklerden biri. Ne kadar ironik değil mi?

Çevre davalarında, olaya bütüncül açıdan yaklaşabilen bilim adamları da raporlarında, çevre etki değerlendirmesi gerektiren tüm etkinliklerde, ilgili tüm bilim disiplinleri bakımından bütün bir ekosistemin ele alınarak değerlendirme yapılması gerektiğine işaret ediyorlar.

SOL MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV

Lafı bu kadar uzattıktan sonra gelmek istediğimiz nokta, ülkemiz özellikle 1980'lerden sonra küreselleşme adını almış vahşi kapitalizmin ağır bir saldırısı altındayken ve bu saldırı son 20 yıllık AKP iktidarında tamamen çığırından çıkmış iken; bu konuda artık iktidardan iyi niyetli bir yaklaşım beklemek açıkça safdillik olacağından, muhalefetin özellikle sol muhalefetin, doğaya/çevreye yönelik yoğun saldırılara karşı örgütlü, sistemli, sistematik bir direniş ve muhalefet ortaya koyamaması; kamuoyunun önüne son 40 yıldır uygulanan çevre düşmanı politikaların alternatifi bütüncül bir çevre politikası koyamamasıdır. 

Soluduğumuz havadan, içtiğimiz suya; yediğimiz besinlerden, sağlıklı bir çevrede yaşamaya; kaliteli bir yaşam için gerekli düzgün, planlı kentleşmeden, her bireyin fırsat eşitliği içinde gelişme hakkına; gıda ürünlerindeki pahalılıktan, sağlık sorunlarına kadar; yaşamımızın her anını ilgilendiren böyle bir konuda, alternatif politikalar ortaya koymak, bir gelecek seçeneği ve hayali bakımından, belki de en çok tarihe not düşmek bakımından önemlidir.

Bunun için önemli bir adım olarak, Türkiye çapında gerekirse birkaç hafta sürecek bir çevre çalıştayı düzenleyip, çıkacak somut sonuçlarla geleceğin iktidarında, çevre sorunlarının çözümü konusunda neler yapılabileceği kamuoyuna açıklanabilir.

Son iklim değişikliği raporuna göre fazla zamanımızın kalmadığı, iklimsel felaketlerin her geçen gün yaklaştığı bu konuda; liderler arası polemiklerden ibaret, çoğu zaman içi boş hamasi nutuklardan ibaret sığ siyasetten bir an önce kurtularak, ülkemizi ortaçağ karanlığına savurmak isteyen siyasal iktidarı geride bıraktıktan sonra, yaşamımızın her alanına dokunan çevre sorunlarını çözmek için bir hazırlık yapılmalıdır.