DOLAR 32,2733 -0.22%
EURO 34,8437 0.04%
ALTIN 2.410,240,71
BITCOIN 2064796-0,16%
İzmir
22°

AÇIK

Özgün Utku

Özgün Utku

27 Mart 2023 Pazartesi

EVVEL ZAMAN İÇİNDE….

0

BEĞENDİM

ABONE OL

MÜSİLAJ…

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal iken, pireler berber iken,
Ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
Yedi Uyuyanlar diye uzak mı uzak bir masal ülkesi varmış. Bu masal ülkesinde herkes mışıl mışıl uyurmuş. Uzun, uzun, uzun yıllardır ülkede hep bir ninni söylenir, hep bir ninni duyulurmuş. Durun bakın biraz kulak kabartıp dinleyelim isterseniz birlikte bu ninniyi:
“….. Alnı secde görüyor… alnı secde görüyor… alnı secde görüyor…
…Çalıyor ama çalışıyor… çalıyor ama çalışıyor…
—–Eyyy!…… Eyyy!….. Eyyy!….
….. Alnı secde görüyor… alnı secde görüyor… alnı secde görüyor…”

Ay nasıl da rahatladım, bir gevşeme geldi. Şuracıkta kıvrılıp uyuyuversem mi?
A daha neler, masal anlatıcısının masalın başında uyuduğu nerede görülmüş?
Neyse efendim, masalımızın bir de kahramanı var. Adı ‘Biri’. Şiiışt sessiz olalım,  O da uyuyor.

Biri uyurken arada kulağına sesler çalınırmış. Hatta bir defasında açıkça duymuş: “Para sayma makinesi bulundu, tapeler, para dolu bavullar, 17-25….” Ah ama o ninni yok mu, o ninni. Çekivermiş yorganı başına, uyumuş.
Sonra epey bir zaman sonra yine duymuş kulakları açıkça:”Diploma nerede, diploma?”, “Mühürsüz oylar…mühürsüz” diye bağıranları. Şöyle ayaklarını pikeden çıkaracak olmuş. Bir de ne duysun? Bir ses:”Atı alan Üsküdar’ı geçti!” diye bağırıyor. ‘E madem hazır Üsküdar’ı da geçmişken neme lazım, uyuyalım' demiş. 

Biri mışıl mışıl uyurken zaman içinde ülkesinin dört bir yerinde saraylar yapılıyormuş, o da günden güne daha fakir, daha fakir oluyormuş. Önce et alamaz olmuş, sonra peynir, meyve. Ama ninni sürüyor, sürüyor, rahatlatıyormuş her duyduğunda Biri’yi. Uyuyormuş huzurla. Bahara doğru Yedi Uyuyanlar Ülkesi'nde müsilaj görünmüş. Önce uzaktan, denizin üstünde tabaka gibi. Sonra daha çok, daha çok alana yayılmış. Yayıldıkça da bir koku. Uzmanlar araştırmaya başlamış. Deniz salyası deniyormuş buna. Denize akan, denizi dolduran pisliklerden denizin isyanıymış. Öyle katı bir tabakaymış ki, araştırmak için uzatılan aletler onu geçip dibe inemiyormuş. Battaniye gibi denizi kaplıyor, altında yaşayan deniz canlılarını havasız bırakıp öldürüyormuş. Oysa sanayi tesislerinin tamamında arıtma varmış. Yine uykusu içinde:”Anlaması gayet kolay. Tesislerin elektrik harcamalarından arıtmalarını çalıştırıp çalıştırmadıkları çıkar ortaya.” diyen uzmanların sesi gelmiş kulağına. ‘Adam sendeeee. Çok uzak buraya nasılsa’ demiş battaniyesine sarılmış. 

Deniz salyası denizleri sarıp, canlıları havasız bırakıyormuş ya sanki ağır bir hava da ülkeyi sarıp insanlarını havasız bırakıyormuş. Eline ‘iş-aş’ yazıp intihar edenler, kendini yakanlar. Yedi Uyuyanlar Ülkesi'nde ; her gün, bazen günde birden çok açlık, yoksulluk intiharları oluyor, oluyormuş. Müzik, sanat durmuş ülkede. Hatta geçenlerde tellaklar peştamallarıyla Konak Meydanı'nda ‘açız!’ diye eylem yapmış. Bir de son zamanlarda ellerinden kan damlayan bir adam bir masa başında eroin trafiğinden, uyuşturuculardan, silahlardan, cinayetlerden bahsediyormuş. O konuştukça o pis koku ülkeyi tepeden tırnağa sarmış sanki. O aralar Biri’nin kulağına:”128 milyar dolar nerede?”, “10 bin dolar maaş alan siyasetçi kim?”, “Ülkede insanlar açken neden üçer beşer maaş alanlar var?” soruları geliyormuş. 

Yine derin uykudayken: ‘Yeter! Açım, mutsuzum, yarınımdan umutsuzum! Biri bir şeyler yapsın!’ diyen kendi çığlığıyla uyanmış. Gözlerini hafifçe aralamış. Karşı duvarda asılı duran aynada kendini çığlık atarken görmüş: ‘Yeter! Açım, mutsuzum, yarınımdan umutsuzum! Biri bir şeyler yapsın!’ 

‘Aa, demiş. Biri mi dedim? Ama zaten ben Biri’yim, o Biri benim.’ Şöyle uzun uzun gerinirken aklına gelivermiş. ‘E, ben tek başıma ne yapabilirim ki?’ Öylece düşünürken kendini geceler boyu uyutmayan sivrisineği hatırlamış. ‘O küçücük sinek, tek başına kocaman beni günlerce uyutmadıktan sonra; ben neler yaparım, neler. Artık uyanmalı, uyanıp ayağa kalkmalı. Uyuyanları da uyandırmalı!’ demiş. Çabucak çarıklarını geçirmiş ayağına. Kapıyı açınca bir serçe ‘pırrr’ diye uçmuş, konmuş omzuna. Karşı dağların ardında güneş doğuyormuş. Güneş onu ve serçeyi sıcacık kollarıyla sarıyor, onlara gülümsüyormuş. Kocaman bir gülücük oturmuş Biri’nin yüzüne. ‘Bugün, uyanmak için en güzel gün’ demiş.
Masalımız da burada bitmiş…
Gökten üç elma düşmüş….
İlki kadın erkek eşitliği için ayağa kalkanların. İkinci elma doğa ve çevre için ayağa kalkanların, üçüncüsü de adalet ve demokrasi için ayağa kalkanların olsun….

Günaydın… 🙂