12 Mayıs 2021 Çarşamba
Powell'dan faiz açıklaması:"Gerekirse faizleri yükseltmeye hazırız"
DEPREMLER VE YAPAY ETKİLEŞİMLER
SORUNLAR 'GERÇEKLERİ ÇARPITARAK' ÇÖZÜLMEZ SAYIN NUREDDİN NEBATİ!
Teknolojide zam durmuyor; Apple, bir zam daha yapmaya hazırlanıyor!
Nietzsche ve Doktor döven hanım
Küresel Edebiyat, küreselleşmenin en büyük silahlarından biridir, dünyayı ele geçirmenin ve elde tutmanın bir manipülasyonudur. Amerika Birleşik Devletleri’nin güdümünde olan Batı Emperyalist Sistemi, küreselleşme dediği bu yeni ultra post-modern aşamasında, egemenliği altında olan milyarlarca insanı, emek, sermaye, sömürü, fakirlik, işsizlik, çevre kirliliği, savaş kışkırtıcılığı, petrol yağmacılığı, dini ve ırkçı bağnazlık, kıyamet senaryosu kültürel dayatması, cinsel zulüm gibi dünyasal gerçeklerden hızla uzaklaştırarak, hayali bir edebiyat sunmakta ve koyunlaştırarak ustaca oyalamaktadır. Hayli de başarılıdır.
Küresel Edebiyat, ustaca bilgisayar animasyonları da kullanılarak inanılmaz efektler eşliğinde beyazperdeye aktarılarak müthiş rakamları yutan pazarlar yaratmaktadır. Tüm zamanların en başarılı ve para kazandırıcı film serisi olan Harry Potter’in son yapımı olan Harry Potter ve Ölüm Yadigarları filmi Londra’da gerçekleşen galasıyla birlikte dünyanın her yerinde ve Türkiye’de de aynı anda vizyona girdi, milyonları içine çekti. Rowling”in romanından uyarlanan serinin yedinci filminin ilk bölümü, yapımcılarına yüzmilyonlarca dolar kazandırdı. Yönetmenliğini David Yates’in yaptığı filmin ikinci ve son bölümü, 2011’de gösterime girecek ve böylece Harry Potter’ın beyazperde macerası sona ermiş olacak. Peki aklımızda ne kalacak?.. Sempatik büyücü çocuğun gülümsemesi ve büyü numaraları!..
Hiç şüphesiz bu cendereyi kıran Gabriel Garcia Marquez ya da Foucault Sarkacı’nın yazarı Umberto Eco, Nobel ödüllerini kazanan bazı yazarlar vardır, bunlar hem geçen yüzyıldan arta kalmışlardır, hem de rüya gören milyarları birer saniyelik uyandıran uzak gök gürlemelerinden başka bir şey değillerdir. Küresel kitleler Harry Potter’i tanır, onları tanımaz..
Anatole France, büyük devrimci romancı Jack London’un ölümsüz eseri Demir Ökçe’yi okuduktan sonra şöyle yazmıştı, buraya aktaralım ve biraz avunalım:
“Ey gelecek çağların kuşakları, sınav gününün gençleri! Sizler amansız savaşlar vereceksiniz. Geri tepmeler sizi kuşkuya düşürse bile, kendinizi yine toplayıp, bu romanın kahramanı soylu Everhard ile birlikte şöyle diyeceksiniz: “Davamızı yarın, bilgi ve disiplince daha da güçlenmiş olarak yine ortaya getireceğiz!.”
Anatole France’nın sözünü ettiği dava, insanların ve ulusların eşitliği davasıdır. Küresel Edebiyatta bu idealin zırnığını bulamazsınız.
Bu bakımdan Carlos Fuentes’in Can Yayınları’ndan çıkan Kartal Koltuğu’nu satır satır okumalı.. Evrensel baskı düzenini anlatan George Orwell’in “1984” isimli yapıtından daha korkunç bir dünya düzenini, yani 2020’de olup bitenleri hayali olarak anlatan yazar, özelde Meksika’yı dillendirirken, dünyanın her yerinde aynı düzene sahip politik entrikaları, ABD Emperyalizmini, evrensel sömürüyü, pek güzel açıklıyor.
Romanda, Meksika’nın ABD’ye kafa tutacağı tutar, o andan itibaren ABD ise Meksika’nın iletişimini sağlayan uyduda bir arıza olduğunu ileri sürerek ülkeyi faks, e-posta, internet, telefon, televizyon hizmetlerinden yoksun bırakır. Bunun üzerine halk birbiriyle mektuplaşmaya başlar. Romanda bu mektuplar yayınlanmakta ve bir mektup devrimi anlatılmaktadır.
Ne dersiniz?
Amerika bunları yapar mı?..
Romanı okuyun derim..