Sevgili dostum Semra, puslu bir sonbahar günündeyiz. Güneş yorgun gibi, bugün parlamıyor, sanki parlama sevinci bitmiş. Benim gibi.
Hiç beklemiyordum biliyor musun Semra, hiç aklıma gelmezdi senin ölümün. Yaşam sevincini, coşkunu görür, Ismet’i kıskanır, böyle bir yaşam cilvesini senle yaşayacağımı düşünmezdim bile.
Yarın seni geldiğin yere verecekmişiz.
Kendimi mukadderat diye teselli etmeye çalışıyorum ama olmuyor şimdilerde. Sen başladın, biz ne zaman, bugün mü, yarın mı, başlayacağız o gizem dolu yaşama bilemiyorum. Bir çok şey gibi ölüm de başat kader. Burası bugün de dün gibi, değişen bir şey yok. Ama beklediğimizden, alışageldiğimizden farklı bir şey oldu. Devlet Bahçeli İsrail Devletine 24 saat süre tanıdı. Yoksa, yoksası yoktu cümlenin arkasında. İşte böyleyken böyle, bunları tartışıp konuşacaktık, ben Sayın Bahçeli’nin Filistin serüvenlerini hayalimden söze dökecektim. Gülecek, bir nebze olsun bu karanlık dünyada mutlu olacaktık. Ama artık yapamayız ‘canım arkadaşım’ (bu senin lafındır), dostum, kardeşim. Sonsuz yolculuğunda bol ışıklı yollarda yürü. Betül’ü görürsen selamımı ver.
YORUMLAR