Bodrum’da, Kargı Koyu’ndayım; sabahın sekizi, beş dakika önce denizden çıktım ve üşüyorum.
Dünkü evrensel yangından sonraki bugünkü serinlikte biyolojik diyalektiğin cilvesi olsa gerek diye zihnimden geçiyor. Ona soruyorum, altında oturduğum Ilgın ağacına, ‘evet evet’, diyor, bu biyolojik çarpışmaları biz çok yaşarız, olağan, siz 60 yıllık hayatınızda ne yaşıyorsunuz ki, ekliyor.
O konuşurken aklıma dün geceki akşam yemeği geliyor. Yaşamak bedensel yaşlanmayı, evrim zihinsel berraklığı getiriyor herhal diyorum içimden. Kendi kendime söyleniyorum.
Dün gece yemekte yan masada tanrısallaşan ve ailesiyle oturan duayen tiyatrocu, Haldun Dormen’i görünce yanına koşmuş, saygı ve sevgilerimi iletmiş, kısa, latife dolu bir hasbihal yaşamış, 96 yaşındaki üstadın zihin berraklığını kıskanmıştım.
Yürüyüşünde biraz yavaşlama olsa da üstat dipdiri görünüyor. Ben Nietzsche gibi, insanların giderek tanrılaşacağına inanırım. Haldun Dormen de buna tam bir örnek. Bence evrim yolunda ilk tanrı olacak insanlar sanatçılar. Gerisi fasa fisso. Fassa fisso olmasa da ( Atatürk gibi, Nietzsche örneği) diğer grupta tanrıya evrilmek daha seyrek.
Evet sevgili okurlarım, evrim içinde hak edenler tanrısallaşacak ve bunların başını da sanatçılar çekecek vesselam. Diyorum. Siz ne dersiniz?
YORUMLAR