Ortalama sağlıklı 60 yıllık yaşamımızda bazı hayallerimiz, isteklerimiz ellerimizden yaşanmadan uçup gider. Hayat kendi bildiğinde yürürken, bakarsın bizim isteklerimiz yarım kalmış, ya da olmamış.
Hayatın bu olgusunu dert etmemek gerçek bilgeliğin sırrını görmektir. Çok sevdiğim düşünür ‘Şems’ öyle diyor. ‘Olana kadar, olmayan kader’. Anadolu’da 11’inci yüzyıldan itibaren başlayıp 15.’inci yüzyıla kadar süren Arap İslamı felaketine karşı savaş açan, aydınlık pencereden bakıp da karanlığa yumruk sallayanlardan biri de Hac-ı Bektaşı Veli.
Bunlar ister İranlı, ister orta Asyalı isterse Anadolu’nun yerli halklarından olsun insanlığa karanlık ve kötülük bastıran Arap islamı ile savaşmışlar. Ancak çok büyük baskılar altında düşünüp söyledikleri, yazdıkları için her laflarını mecazla anlatmışlardır.
Hacı Bektaş kimseyi kınamıyor, hakir görmüyordu; kurt’a ot, kuzuya et vermiyordu. Kapıcı olacak adamı vali, kadı olacak adamı kapıcı yapmıyordu. Metafor olarak dört din değiştirmiş Allah’a mecaz olarak “Ne yana baktıysam orada Adem’i gördüm’ diyordu. Yani Kur’andaki Adem öyküsünün doğadaki çokluğundan bahs ediyordu. Tıpkı Haldun gibi. İbn-i Haldun da tüm kitap boyunca dünyanın yuvarlak olduğunu iddaa etse de Mukaddime’nin sonunda en doğrusunu Allah bilir deyip Hallac-ı Mansur gibi kelleyi kaptırmıyordu.
Değerli okurlar ben yazarken kafam karıştı; sizin de zihinlerinizi yormadan kısaca söyleyeyim, bu gün de dünden farklı değil. Hala kapıcı kadı, kadı kapıcı olmakta.
Arap İslamı kupondur. Değiştirilemez, CHP’ye bakın onlar da kuponun Allahı.
Onlar da göstermelik ‘değişim değişim’ deyip, yüzyıllık, benim gibi sabunluğa hazır sözümona eski liderlerden icazetle, değişimi karambole getirmeye çalışıyorlar. Bilselerdi onlar kendi zamanlarında becerirlerdi. Değil mi?
Falan filan. İşte ben de bugün bunları düşünerek CHP’nin iktidar olacağını göremeyebilirim diye kısa ömrümde teslimiyet ve tevekküle girmekten kendimi alamıyorum vesselam.
YORUMLAR