DOLAR 32,3483 -0.04%
EURO 34,8264 0.08%
ALTIN 2.375,86-0,86
BITCOIN 19878594,91%
İzmir
24°

PARÇALI AZ BULUTLU

üst menü altı
Kıyamet Senaryosu: Olası Marmara Depreminde Uzmanlar Dehşet Verici Detayları Paylaşıyor!

Kıyamet Senaryosu: Olası Marmara Depreminde Uzmanlar Dehşet Verici Detayları Paylaşıyor!

ABONE OL
17 Ağustos 2023 12:14
Kıyamet Senaryosu: Olası Marmara Depreminde Uzmanlar Dehşet Verici Detayları Paylaşıyor!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün, herkesin nefesini tutarak beklediği korkutucu bir senaryo gündemde. Uzmanlar, olası Marmara Depremi’nin dehşet verici ayrıntılarını paylaşıyor. 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde, içimizde hala taze olan acılarla birlikte, 6 Şubat’ta yaşanan depremin etkisi de hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Bu atmosferde, uzmanlar Marmara Depremi‘nin olası etkilerini dehşetengiz bir gerçeklikle masaya yatırıyor.

Marmara depreminin yıl dönümünde uzmanlara göre muhtemel senaryolar ve önlemler

17 Ağustos’un yıl dönümünde, deprem gerçeğiyle yüzleşirken, olası senaryoları ve deprem öncesi/sonrası yapılması gerekenleri İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, Afet Yönetimi Enstitüsü ve İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış’tan dinlemeye ne dersiniz? Uzmanlar, deprem senaryolarını ve bu senaryolara karşı alınması gereken önlemleri anlatarak, gelecekte yaşanabilecek felaketleri daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.

marmara depremi
  • Prof. Dr. Şerif Barış, deprem senaryoları hakkında önemli tavsiyelerde bulundu. Öncelikle, evdeyken dikkat edilmesi gereken noktalara odaklandı. Barış, evde geçirilen süre içinde alınması gereken tedbirleri vurguladı.

“Kişilerin önce deprem sırasında doğru davranması lazım. Çök-kapan-tutun metodunu uygulayacaklar, sarsıntı bittikten sonra kendilerini muayene edecekler, yaralanma yoksa deprem çantalarını alacaklar. Binayı tahliye ederken dikkat edecekleri en önemli şey başlarını korumak olacak. Defter, kitap, yastık o da yoksa iki ellerini kafalarının üzerine koyarak güvenli bir şekilde binadan çıkacaklar ve toplanma alanına kadar elleri başlarının üzerinde gidecekler.”

  • Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, depreme hazırlıklı olmanın önemini vurgulayarak, özellikle günün ortası ve haftanın ortası gibi zaman dilimlerinin deprem açısından riskli olduğuna dikkat çekti.

Kadıoğlu, “Depremin gece olması gün ortasında yaşanmasından daha iyidir. Çünkü aile bireyleri bir aradadır, anne babalar hemen çocukların odasına koşar onları sarmalar ve başarabilirlerse beraber dışarı çıkabilirler” dedi.

  • Gece meydana gelen bir depremde evlerinden çıkmayı başaran dört kişilik ailenin sonrasında nelerle karşılaşabileceğini Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu şu şekilde açıkladı:

Bu aile ve hayatta kalmayı başarabilmiş herkesi bekleyen senaryo şudur: Enkaz altındakilerin çığlıklarıyla sabah olacak. Sabah olduğunda enkaz altından gelen yardım seslerinin bazıları kesilecek çünkü maalesef enkazdakilerin bir kısmı hayatını kaybedecek bir kısmı da bayılacak. İnsanlar eve giremeden aç susuz, ne olduklarını anlamadan çaresiz şekilde sabahlayacaklar.

Yollar kapalı olacağı için başka bir yere gitmeleri ve yakınları ile haberleşmeleri de pek mümkün olmayacak. Bir süre sonra tuvalet ihtiyaçları olacak ve belki de mecbur kalıp hasarlı binalarına geri girecekler. Bu arada artçılar sebebiyle hasar görmüş binalardan birkaç tanesi daha yıkılacak.

Toplanma alanına gidebilirlerse ne âlâ. Ancak toplanma alanı büyük afetlerde kâğıt üzerinde kalan bir eylem oluyor. İnsanlar evlerinden uzaklaşmak istemiyor çünkü maddi manevi değerli eşyalarının kaybolmasından, çalınmasından korkuyorlar. Hatta evlerinin önüne çadır kurup orada kalmak istiyorlar. “İşin doğrusu bu mu?” diye sorarsak hayır değil ama insanlar ne yapacak?

İşin doğrusu en baştaki doğrudur; bina yıkılmayacak! Bir yerde binalar yıkılınca orada afeti yönetmek, başka bir doğru aramak mümkün değil. Binalar depremde çatlayabilir, patlayabilir, hasar görebilir ama asla yıkılmamalı. Binaların yıkıldığı bir yerde afet yönetimi diye bir şey yoktur.

  • İki uzman isim de deprem sonrasında binadan çıkmanın ardından en büyük sorunun iletişim olduğuna dikkat çekti.

Kadıoğlu, “En büyük yanlış GSM operatörlerinin çalışmasını beklemekten kaynaklanıyor. GSM operatörleri, acil durum haberleşme sistemi değildir. GSM operatörleri afet anında çalışmaz çünkü sisteme çok büyük bir yük biner. İnsanlar video, fotoğraf paylaşmaya başlıyor, kendi yaşadıklarını anlatmak istiyor, yakınlarıyla haberleşmeye çalışıyor. Bu kadar veriyi, görseli, videoyu dünyanın hiçbir yerindeki GSM operatörlerinin taşıması mümkün değil. Öte yandan tabii ki GSM operatörlerinin baz istasyonlarını sağlam binalara kurması gerekiyor. Almaları gereken önlemler bulunuyor ama hiçbir zaman GSM operatörlerinin acil durum haberleşme sistemi olmadığını unutmamak gerekiyor” dedi.

  • Prof. Dr. Barış, Japonya’da kullanılan etkili bir sistemden bahsetti ve telefonlarını yanlarında bulunduranların ne yapması gerektiğini anlattı.

“Japonya’da 171 diye bir hat var, bu hattı arıyorsun ve iletişim kurmak istediğin kişinin numarasını vererek mesaj bırakıyorsun. O kişi de 171’i arıyor, senin numaranı tuşlayarak o mesajı dinliyor. Türkiye’de böyle bir sistem olmadığı için en kolay ve güvenli iletişim yolu SMS olacaktır. Aile önceden şehir dışında yaşayan bir yakını belirlemeli ve binadan sağ salim çıktıktan, toplanma alanına gittikten sonra o kişiye “İyiyim, toplanma alanındayım” diye SMS atmalı. Telefon, WhatsApp gibi uygulamaları kullanmamak, SMS atmak önemli.”

En az 10 karakter gerekli
Tüm Yorumlar (1)


HIZLI YORUM YAP