O zamanlar, 1988- 93 arası, bayağı karambol yaşandı. Bütün dünya epey bir diken üstü oturdu ha öldürüldü, ha öldürülecek diye… Salman Ruşdi’den bahsediyorum. İşte bu kaosta ben kitabı buldum ve okudum. Rahmetli sınıf arkadaşım Ömür’ün yine rahmetli eşi Altan o sırada ABD’de gezide idi. Neyse uzatmayalım, kitabı buldu geldi. Kitap İngilizce, ama çok da merak ediyorum, neyse sidik zoru ile bazı sayfaları önce tercüme edip sonra okumaya uğraştım. Sanki okudum. Kitap aslında bir İslam eleştirisiydi ve şunu demekte idi: Muhammed, islamın doğuşunda ve yayılmasında mini paradokslar yaşamış ve yaşatmıştır. Önce Kabe'deki bol tanrı temsili heykellerin çoğuna karşı çıkmış, hepsini yok etmeye gücünün yetmeyeceğini düşünerek dört tanrıyı "Benim tanrım da bunları tanrı sayıyor" diyerek ‘Lut’, ‘Uzza’ ve ‘Mutta’ yı tanrı saymış, sonra güçlenince "Benim tanrımdan yine vahi geldi, bunlar da tanrı değildir" diyerek kesip atmıştır. İşte Salman Rüşdi bu vahilere ‘Satanic Versus’, Şeytan Ayetleri’ diyerek bir iddiaya girmiştir.
Olayın aslı astarı özetle budur.
Şeytan Ayetleri kitabı uygar beyinlerde fikir beyanı sayılırken İslam ülkelerinde İslam'a hakaret kabul edildi. Daha sonraki gelişmeleri herkes bilir. Şimdi de bir vatandaş adama suikast yapmış. Evet dostlar, ben de bunu diyorum. İslam; eleştiri, düşünce istemiyor. Müslümandan körü körüne kabulü şart koşup, müslüman olmayandan da körü körüne saygı beklerken, kendisi fikir özgürlüğüne, başka düşünce sistematiğine saygı göstermemeyi hak sanıyor.
Bizim dinimiz bu değil, bizim inancımız hoşgörü zeminine oturmuş diyenlere benim cevabım, lütfen düşünün arkadaşlar, siz hiç başka inançtan birinin bir Müslüman'ı farklı düşünüyor, benim inanıcıma değişik yorum getiriyor, saygısızlık ediyor diye öldürdüğünü, kafasını kestiğini gördünüz mü? Ben duymadım.
Böyleyken böyle.
YORUMLAR