Değerli dostlar, sevgili okurlar, perşembe günleri benim bulaşık yıkama günümdür. O gün beş günün birikmiş bulaşıklarını toplar, bulaşık makinesine yerleştir, cuma günü gelecek yardımcım Yücel’e hazırlık yaparım.
Bu sabah da aynı şeyi yaptım, bulaşıkları makinaya yerleştirdim; tahminen 45 dakika sürdü. Bu sırada açık yandaş TV’lerden birinde bir tosuncuk konuşuyordu ve hararetle “biz istersek 72 saatte Tel Aviv’e gireriz” diyordu.
Ben de bu söylemi duyunca kendimden tırısttım, düşünmeye başladım; oğlum bak millet nerede, sen nerede dedim. Sen bir saat bulaşıkla uğraşırken, elin oğlu 72 saatte bir devlet yıkıp neler yapabiliyor dedim, yine kendime çemkirdim. Beceriksizsin İrfan, beceriksizsin dedim, söylendim.
Hatırıma bizim Urfa’da anlatılan bir fıkra geldi. Gülüyorum. En kibarca haliyle fıkra şu; terzi ölünce eşi dul kalmış. Ailesi de kadını hemen baş-göz etmişler. Fıkra o ki, yeni eş kadınla her birlikte olduktan sonra sorarmış. “Rahmetli kocanla da böyle birlikte olur muydunuz?” Kadın utanır, sıkılır, ses etmezmiş. Bu sorular biteviye devam ederken bir gün kadının burasına gelip “He herif, eski rahmetli böyle iki kez yapar, arada da bir ceket dikerdi” demiş.
Değerli dostlar, sevgili okurlar hem gülüyor hem kendi kendime aklımdan geçenleri yazıyorum. Ya 72 saatte İsrail’i ele geçirenler hem İstanbul’a, hem de Ankara’ya varırsa diye korkuyorum. Bu tosuncuklara “eksik zeka” desem yakışmaz, ahmak desem, neme lazım demem. En iyisi gerçekleri bilmiyor diyeyim. Ya da 45 dakika bulaşık makinesini ancak dolduran ben de yetenek sıfır vesselam.
YORUMLAR