Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

Savaşın cinsiyeti: Testesteronun yıkımı

Saat sabahın 5’i. Uyandım; çevremi ve kendimi dinliyorum.
Bakıyorum da, ben uyurken ezan okunuyor, deniz dinleniyor, martı ötüyor,
ağaçlar horluyor. Yaşam döngüsünde değişen pek bir şey yok.

Ama ender rastlanan bunalımlı günlerde ben uyuyamıyorum, deniz dalgalı kalıyor, martı ötmüyor, ağaçlar rüzgarla dans ediyor, imam bile suskunlaşıyor.

Değerli dostlar, sevgili okurlar, devran dönerken değişen bir şey — hele güzel bir şey — nadiren olur.
Okursun ki bir Dante çıkmış, İlahi Komedya’yı yazmış; duyarsın ki bir Mozart, bir Beethoven çıkmış, evrene seslenmiş. Picasso doğmuş, 8 metre eninde 4 metre boyunda Guernica tablosunu yapmış. (Bu tablo, Alman uçaklarının Guernica şehrini bombalamasını anlatır.)

Bunlar, uygarlığın karanlıkta parlayan nadir ışıklarıdır. Yoksa insanlık tarihi hep entrika, hep savaş, hep hırslarla dolu bir serüvendir. Savaş, savaş, dön yine savaş…

Dikkatimi çeken şu ki savaşların çoğu “sıcak” din savaşları.
Ekonomik savaşlar ise genellikle “soğuk” oluyor.

Yani, özetle söylemek gerekirse:
İnsanlığın fallusu hiç inmiyor.
Yaradılıştan bu yana da inmemiş, hep kalkık kalmış.

Ölene kadar “benim dediğim dedik” egosuyla yaşayan insan, sonunda yine o ego havuzunda boğuluyor.
Sakin bir adam çıkıp da, “Evladım, sizin savaş nedeniniz incir kabuğunu bile doldurmaz. Bi’ durun hele” dese, savaşanlar da şaşırır kalır.

Değerli okurlar, sevgili dostlar, oysa gidişat ters yönde işliyor.
Netanyahu, Hamaney’i öldürelim diyor.
Trump, “Ara sıra savaş şart” diyor.

İşte bu, değerli dostlar, testesterondur.
Erkek egosudur.
Ta kendisidir.!

Trump’un da, Netanyahu’nun da kalan üç-beş habbe testesteronu beyinlerini patlatmış.
Sürekli “savaş, savaş” demekteler.

Oysa evren, kısa bir süre de olsa — iddialıyım — östrojene, yani kadına teslim edilse…
Dünya belki güllük gülistanlık olmaz, ama kesinlikle daha yaşanılır bir yer olur.

Vesselam.

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ten + three =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ