DOLAR 32,4104 0.11%
EURO 34,8110 -0.03%
ALTIN 2.403,010,28
BITCOIN 19299704,11%
İzmir
21°

AÇIK

üst menü altı
Saygı Öztürk, son kitabı 'Vali Bey'i Demokrat Gündem’e anlattı: 'Hem ağladım, hem yazdım'

Saygı Öztürk, son kitabı 'Vali Bey'i Demokrat Gündem’e anlattı: 'Hem ağladım, hem yazdım'

ABONE OL
7 Ocak 2022 10:03
Saygı Öztürk, son kitabı 'Vali Bey'i Demokrat Gündem’e anlattı: 'Hem ağladım, hem yazdım'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gazeteci-Yazar Saygı Öztürk’ün son kitabı “Vali Bey”, Cumhuriyet terbiyesiyle yetişmiş ve aydınlanmış bir bürokratın, Vali Refik Öztürk’ün yaşam öyküsünü içeriyor. Görev yaptığı Bilecik, Niğde, Erzincan ve Manisa’da gerek mütevazı kişiliği gerek kamu malına sahip çıkması ve gerekse beyefendi tavrıyla gönüllerde taht kuran Refik Öztürk, 14 Kasım 2020’de yaşama veda etmişti.

Gazeteci- yazar Saygı Öztürk’ün son kitabı “Vali Bey”, Cumhuriyet terbiyesiyle yetişmiş ve aydınlanmış bir bürokratın, Vali Refik Öztürk’ün yaşam öyküsünü içeriyor. Görev yaptığı Bilecik, Niğde, Erzincan ve Manisa’da gerek mütevazı kişiliği gerek kamu malına sahip çıkması ve gerekse beyefendi tavrıyla gönüllerde taht kuran Refik Öztürk, 14 Kasım 2020’de yaşama veda etmişti. Saygı Öztürk’le, ağabeyi merhum Refik Öztürk’ü anlattığı son kitabı “Vali Bey”i konuştuk.

""

DEMOKRAT GÜNDEM- Bu kitabı neden kaleme aldınız?

SAYGI ÖZTÜRK: Ağabeyimi son olarak hastane odasında gördüm. İsteğinin olup olmadığını sorduğumda, “devletimiz sağ olsun. Yatak-yorgan vermiş. Doktor-hemşire vermiş. İlacımızı karşılıyor. Daha ben ne isteyebilirim ki? Herkese sağlıklar diliyorum” dedi. Elini öptüm. Bu O’nu sın görüşüm, son vedam ve son koklayışım oldu. Vefatından sonra duygularımı yazdım. Türkiye’nin dört bir yanında ağabeyimle ilgili inanılmaz bilgiler gelmeye başladı. Tabii ki onlara kıyıp atamazdım. Kitap yazma fikri böyle gelişti.

“AĞLAYARAK YAZDIM”

D.G- Ağabeyinizin kitabını yazarken neler hissettiniz?

S.Ö: Aslında bakarsanız ağabeyim, kendi kitabını, uygulamalarıyla, yaptıklarıyla, örnek adımlarıyla yazmış. İnsanlar da bunları bana aktardı. Bana kalan ise bunları derli-toplu şekilde kaleme almak oldu. Hem ağladım hem yazdım. Biliyordum ki, bu kitabı okuyanlar da, ağabeyimi hiç tanımıyor olsalar bile, duygulanacaklar ve hatta gözyaşı dökeceklerdi. Nitekim bu kitap çıktıktan sonra gelen çok sayıda iletide hep “Siz, hem ağladım hem yazdım, diyorsunuz. Ben de hem ağladım hem okudum” diyenler o kadar çoktu ki…Meclis eski Başkanı Bülent Arınç da o duygu yoğunluğunu yaşayanlardan birisiydi. Sırf kitabını imzalattırmak için gazetemize gelmişti. Çok sayıda, hiç tanımadığım, hatta Vali’yi hiç tanımayanlar da kitabı sahiplendi.

""

D.G- Kitabı kalem alırken, ağabeyinizle ilgili sizi ençok etkileyen anılar ne oldu?

S.Ö: Sosyal medyada hep, ağabeyimin yıllar önce polisin bir minibüsü durdurup, kimlikleri sorması, O’nun Vali olduğunu öğrenince, görevlilerin hayreti gündeme gelmişti. İtibardan tasarruf olmaz, diyorlar ya, Vali bey, hiçbir zaman tatiline devletin aracıyla gitmemiştir. Bunu yakından biliyorum. Çünkü Ankara’daki resmi toplantılara bile kendi cebinden otobüs biletini alır, toplantıdan sonra yine biletini alır, iline giderdi.

Beni ençok etkileyen Erzincan’daki dönemiydi. İlinden hiç ayrılmak istemiyordu. Erzincan’da deprem olur, “Vali ilinde yoktu” denilmesinden korkardı. O yüzden izin bile kullanmadığının en yakın tanıkları, birlikte çalıştığı insanlardı.

“DEVLETİN MALINA SAHİP ÇIKARDI”

D.G- Merhum Refik Öztürk,  görev yaparken nelere dikkat ederdi? Özelliklerini kısaca anlatır mısınız?

S.Ö: Koma halinde Erzincan’dan Erzurum’a helikopterle götürüldüğünü öğrenince, onun parasını vermek için uğraştı. Görev yaptığı her ilde doktorlarla hem toplantı yaptı hem de onlara ıslak imzalı mektup yazıyordu; “Reçetenizi yazarken bilmediğiniz yerdeki okulun temeline, bir barajın suyuna, kurulan bir fabrikanın dişlisine ve bir fakirin sofrasına katkı sağlamış olursunuz” diyordu.

Halkla bu kadar bütünleştiğini, vatandaşlardan gelen telefonlardan daha iyi anladım. Niğde’den ayrılırken fırıncı Yaşar Usta’ya “Yiyecek ekmeğimiz bu kadarmış Yaşar Ustam” dediğinde o ustanın içine köz düşmüş olacak ki onun gittiği her ile Niğde’nin ekmediğini gönderdi.

Çekirdek satan Fatma hanım, “Gideceğiniz yer uzak Vali bey. Yolda çekirdek çitlersiniz” deyip kendisine uzatılan çekirdeği de hiç unutmamıştı.

Tarihi eserlerin ortaya çıkartılmasına büyük önem veriyor, devletin 1 kuruşunu harcamadan bunları, askerlerle, öğrencilerle birlikte çalışarak Atatürk büstleri, şehrin kart postallarını satarak karşılıyordu.

Önceliği tasarruf ve yatırımdı. Geliştirdiği modelle bir kente 6 organize sanayi kurması ve işsizliği bitirmesi de unutulmayan bir modeldi.

“BOLLUK İÇİNDE TASARRUFLU YAŞADI”

Öyle  tutumluydu ki, bolluğun içerisinde kıtlık içinde yaşamayı seviyordu. Vali konağının kaloriferini en düşük ayarda çalıştırdığında 1 kuruşun ziyan olmaması için kendisinden de fedakarlık yaptığını en iyi özel idare müdürleri biliyordu.

Mektuplarında hep, “Ekmeğim helal olmalı, namuslu ve erdemli kalmalıyım. İşine düşkün, aldığının karşılığını devlete vermeye çabalayan, ahlaklı, sevecen, şefkatli memur olarak ölmek muradımdır” diye yazıyordu.

Manisa’da kalp krizi geçirdiğinde doktorlar, daha iyi olanaklara sahip İzmir’e nakledebileceklerini söylediğinde “Bir valinin bulunduğu ilde ameliyat edilmemesini utanç sayarım” diyerek reddetmişti.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP