İyi haftalar dostlar, 2025 yılını uğurlamak üzereyiz. 2026 yılının güzelliklerle gelmesini diliyorum.
Yılın son yazısında gündemin yoğunluğu nedeniyle 2025 içinde değinemediğim ama atlanmasına gönlümün razı olmadığı birkaç konuya, satır başları halinde yer vereceğim.
Bahadır Özgür, katıldığı 4 Ekim 2025 tarihli Halk Tv programında son derece ilginç bir yorum yaptı. “Ülke olarak biz lojistik üst olmak istiyoruz. Böyle bir ülkede mühendis, imalat sanayi gerekmez. Altın madeninde kazma sallayacak, yükleri oradan oraya taşıyacak insan lazım. Ülkede artık eğitimli, nitelikli, geleceğe dair hayalleri olan insan istenmiyor.” Çok ilginç bir yaklaşım değil mi? Eğitimle ilgili yapılanları lütfen bir de Bahadır Özgür’ün bu sözleri süzgecinde değerlendirin.
Ha bir de Özlem Gürses’in 18 Kasım 2025 tarihli Sözcü Tv’deki Dr Hamza Yardımcıoğlu ile yaptığı program var. The Economist’in 2024, 2025 kapaklarını konuştular ve 2026 kapağından, öngörüsünden bahsettiler. Kapağa göre 2026 büyük bir kaosun hakim olacağı bir yıl. Her yerde tanklar var, çatışmalı bir ortam. Kapağın tam ortasında ABD. ABD’nin Suriye özel temsilcisi Tom Barrack’ın son zamanlarda Türkiye hakkında söylediği sözler, İsrail Yunanistan arasındaki yakınlaşma, çözüm süreci, düşen insansız hava araçları ve havalandıktan kısa süre sonra düşen Libya uçağı. “Hükümet ülkesinde ekonomik olarak bir şey vaat edemeyince güvenlik vaat eder. Bunun için önce güvenliğin kaybedilmesi gerekir. Tarihteki tüm savaşlar ekonomik krizlerde çıkmıştır.” dedi sayın Yazıcıoğlu.
Açıklandığı anda bile açlık sınırının altında olan asgari ücret. Bu kadarını yazıp sözün bittiği yer demeği düşünmüştüm, gazetedeki haberi okuyuncaya kadar. Somali’ye 30 milyon dolar para yardımı, Moğolistan’a 50 milyon dolarlık hibe, Kırgızistan’ın 113 milyon dolarlık borcunun silinmesi. Ülkemizin bu hibeleri yapacak kadar parası varsa kendi emeklisinin, asgari ücretlisinin suçu ne ki bu varlıktan hiç yararlanamıyor? Ha bir de Arnavutluk’a 12 milyon dolarlık uçak hibe edilmiş. O uçak fazlaysa satılsa yangınla mücadele uçağı alınsa; bu itibardan tasarruf etmek mi olur?
Peki; 16 Kasım 2025’de, Müsavat Dervişoğlu: “Benim kurucu Genel Başkanımla arama hiç kimse giremez.” dediğinde ne hissettiniz? Bunca yaşanan neydi o zaman? Dün öyleydi, bugün böyle, yarın nasıl olacak?
Kısa kısa değindiğim konuların her biri bir makale konusuydu, maalesef bu sefer satır başları ile yetindim.
Gelelim makalenin başlığına;
Efendim, kurbağayı kaynar suya koyarsanız kurbağa sıcağı hemen fark eder ve sıçrar, kurtulur. Oysa soğuk suya koyup yavaş yavaş ısıyı arttırırsanız, zavallı kurbağa başına geleni anlamadan canlı canlı pişer gider. Eeee, söyleyin bakalım; sizin suyunuz kaynadı mı?
YORUMLAR