Einstein genel ve özel bağımlılık kuramı ile metafizik ve kurgusal düşünceleri yerle yeksan etmiş, diğer bir değişle bilimi dogmatik düşüncelerin üstüne başat kılmıştır.
Ancak sorunun, bilimin doğmaya başat olduğunun anlaşılması, bu olmadığı, sorunun bunun büyük kitlelerce, insan topluluklarınca anlaşılmasının olduğunu daha sonra, şimdilerde, farketmekteyiz.
Evet dünyada sorun bilimin ana belirleyici olduğunun anlamaktır.
Artık doğmayı kültür müzelerinde arşivlemeliyiz.
Bu, uygarlığın bir çırpıda başaracağı bir iş değildir. Toplumların bu ilerlemeyi anlaması da sosyal diyalektik içinde olur.
İşte savaş çıkar (Gazze), barış değerlenir gibi.
Sosyal diyalektiğin hızını hızlı nüfus artışı engeller. Uygarlığın savaşlardan kurtuluşunun en kolay yolu dünyada hızlı nüfus artışını kontrol etmektir. Evet, 8 milyar insanın görecelik kuramını anlamasını beklemek abesle iştigal olsa da, hiç olmadı dörtte birinin bunu anlamasını sağlamak uygarlığın Gazze’de ki gibi ölümlere yol açmadan barış ve huzur içinde yaşamaya umut ve zemin hazırlar. Dogmatik, kaderci düşünceler uygarlığın da, teknolojik ilerlemenin de ayağına vurulmuş birer prangadır. Bunu aşmak nüfus planlaması yapmakla mümkündür.
Başkaca bir yolu yoktur.
Türkiye’mizde beş çocuk yap, ekonomi Nas’la düzelir tavsiyelerinin acı sonuçları yaşayarak gördüğümüz evrensel boyut içinde küçük örneklerdir. Vesselam.
YORUMLAR