Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

25 YILDA 18 DAİRE SAHİBİ OLDU!

Nedense biz ‘unutkan’ bir milletiz!

Bunun çeşitli nedenleri mutlaka vardır.

Ekonomik de olabilir, yaşadıklarımız ve gördüklerimiz de olabilir, tıbben de olabilir…

Hayat şartları, sıkıntılar, üzüntüler bizi ne hale getiriyor.

Acısız ve üzüntüsüz günlerimiz neredeyse yok kadar az.

Dün yeğenlerimden birini daha kaybettim…

Her bayramda, kandilde, özel günde mutlaka beni arardı.

Artık yok!

Kısa süre önce bir başka yeğenim Feramuz’u da kaybetmiştim.

Doğrudan haber verilmiyor, herhalde, fenalaşacağımdan çekiniliyor.

 

*- ACI, ÜZÜNTÜ ve TERCİH

Resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde, gayri resmi hesaplara göre ise en az 200 hatta 300 bin insanımızı kaybettiğimiz Şubat ayı depreminden bu yana ne kadar zaman geçti ki?

Ama siyaset, politika, kısır çekişmeler bunun önüne geçti.

Halâ ‘çadır’ isteyen, dileyen, bekleyenler var!

Bazı, ender denilebilecek televizyon kanallarında görüyoruz.

Diğerlerinde ise ‘vur patlasın, çal oynasın!’ eğlenceler sürüyor.

Kim kimi ne yapmış?

Toplasan sayıları 50’yi bulmayan kişileri 85 milyon insan heyecanla izliyor, izlettiriliyor…

Herkesin tercihi…

Tercih neden yana?

‘Paradan puldan, şöhretten’ yana!

‘Haksız kazançtan’ yana!

Liyakatsızlık, güvensizlik almış başını gidiyor…

Bunun sonucu halkımız siyaset daha doğrusu politikacılar yüzünden ikiye bölünmüş görünümünde…

Tok açın halinden anlamıyor, anlamak istemiyor!

Ramazan ayının kutsiyetini bilemiyoruz…

Çünkü bu da bizi bölmüş durumda…

 

*- DİN ve DİL

Gençliğimde müdürlüğümü yapan Şair, Yazar, Filozof Gazeteci Attila ilhan’ın şu sözlerini unutamıyorum;

‘Bir milleti parçalamak istiyorsan, dilini ve dinini bozacaksın!’

Güzel Türkçemizi 50 sığ kelimeye sığdırdık…

Dinimizi ise çoğunlukla simsarlara bıraktık…

Çöl bedevilerinin, atalarımızı arkamızdan vuran, karınlarını deşen, boğazlayan, İngiliz uşağı Arapların etkisine sokmaya çalışanlar var…

Biliyorsunuz, halk daha doğrusu esnaf paraya ‘Napolyon!’ da der…

Bir zamanlar uzun uzun bu konuyu da ele almıştım.

Ama ‘Arap aşıkları’ da ‘Napolyon severler’ de el birliği içindeler…

Peki bu konuda yüce kitabımız ne diyor?

Kısaca değineyim, ‘haksız kazanç peşinde’ koşanlarla, ‘Başkasının malında, mülkünde gözü’ olanları, dilim ve bilgim yettiğince…

 

*- HAKSIZ KAZANÇ

Geçenlerde Kur’an- ı Kerim’in Bakara süresindeki bir iki ayetten söz etmiştim.

Hani şimdi Büyükelçi olan bir politikacının ‘Bakara- Makara!’ diye tabiriyle ‘alay ettiği’ bir sureden;

Kısaca şöyle deniliyor, surenin son 286’ncı ayetinde;

‘…Her benliğin yaptığı iyilik kendisine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir.

/Kişinin hem kendisi için hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir.

/Kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir.’

Bu kıssalardan günümüz için önemli olanı tekrarlıyorum:

‘…Kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir.’

Gerek dini yönden, gerekse hukuki yönden cezalarını geçiyorum…

Ve şöyle diyorum:

‘Şöyle etrafınıza bir bakın, başkalarının, yani bir noktada bizlerin sırtından geçinen, malımıza mülkümüze, namusumuza göz dikenleri mutlaka göreceksiniz.

Hepsi yalanı, hukuksuzluğu, kandırmacayı, haksız kazancı nasıl kılıfına uydurduklarını, uydurmaya çalıştıklarını…

Bunlar uzakta değiller, yakınınızda, içimizde…

 

*- UMUYOR ve BEKLİYORUM

Umarım bugün saat 17.00’de Yüksek Seçim Kuruluna verilecek milletvekili aday listelerinde, partiler bu konuya eğilmişlerdir.

Neden bazı liderler, milletvekilleri, yöneticiler ‘mal varlıklarını’ açık ve net olarak vatandaşlara, yani bizlere açıklamıyorlar?

Neden bazı iddialara yanıt vermiyor, veremiyorlar?

Bunları da irdelememiz lazım….

Doğruyu bulmak, ‘Sorgulamak’ ile mümkündür…

 

*- İŞTE BİR GERÇEK!

Belediyelerde çalışmış bir mimar tanıyorum;

18 tane daire sahibi olmuş, 20-25 yıl çalıştıktan ve emekli olduktan sonra.

‘Nasıl oldu?’ diye sorduğumda, ‘Karı koca çalıştık!’ diye yanıt veriyor….

Kutlamak lazım, ne kadar çalışkan imiş!

Ama bazıları gibi ‘Anadan babadan, karıdan!’ diye kendini savunmuyor.

Hatta karısını bile kendisine ortak ediyor!

Merak ediyorum;

Acaba bir resmi dairede, en yüksek maaşla çalışan kaç mimarımız, mühendisimiz, üst yöneticimiz, ya da bir yetkilimiz 25 yılda, hem de en önemli kentlerimizde ve en iyi semtlerde 18 daire sahibi olabilir.

Bir film vardı;

‘Köyden geldim şehre şaşırdım birden bire!’

Vallahi ben de şaşırıyorum böyle bir anda bu kadar mal mülk sahibi olanlara….

‘Hayranım!’ diyeceğim ama diyemiyorum, aklıma ‘Bakara süresinin ayetleri’ geliyor…

Bir de, ‘Çok mal!’ ile ‘Çok laf’ ile üretilmiş özlü sözler…

Yani ‘yalan’ ile ‘dolan’ ve ‘haram’ sözcüklerinden oluşan ata sözlerimiz…

Boş yere söylenmemiş, hiçbiri…

15 Mayıs’tan itibaren mutlaka ve mutlaka ‘Nereden buldun?’ sistemi ve yok edilen bu yasa yürürlüğe konulmalıdır…

Ak ile kara meydana çıkarılınca, kimi tarihçi ve araştırmacıların ‘Atalarımız’ diye naklettikleri Kızılderililer gibi ‘sulh çubuğu’ yakılır ve adaletli, güvenli günlerde birlik, beraberlik içinde yaşanılır…

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twelve − two =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ