Yasalar TBMM’de kabul edildikten sonra, Cumhurbaşkanı tarafından imzalanır ve Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra kesinleşir.
Binde bir bile değil Cumhurbaşkanı tekrar incelenmesi ve toplumun, tabii ki hukukçuların dikkat çektiği noktaları tekrar gözden geçirmeleri için TBMM’ye geri gönderir.
Belirttiğim gibi nadirdir!
Ama toplum ‘Acaba?’ diyerek, son bir umutla dileğini medya ve sivil toplum kuruluşlarından istifade ederek en üst makama duyurmaya çalışır, aşağıda örneğini vereceğim gibi…
*- KATLİAM YASASI!
Vatandaş ‘Katliam yasasına dur!’ demek için bu arada imza kampanyası da başlattı ve halâ sürdürüyor.
Pınar Delen Satıoğlu, ‘Merhaba Yaşar, sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören 17 maddelik yasa tasarısı sabaha karşı TBMM’de kabul edildi. Teklifin yasalaşması için Cumhurbaşkanı’nın onay vermesi gerekiyor.’ diyerek mektubuna başlamış ve Cumhurbaşkanı’na, Emine Erdoğan’ın sahiplendiği engelli köpek Leblebi’yi hatırlatarak yasayı VETO etme çağrısında bulunmuş.
Tabii yalnız Pınar Hanım değil, sayı çok büyük!
Üst makama bana olduğu gibi şöyle sesleniyor:
‘Sizin evinizde beslediğiniz Leblebi gibi köpekler, eğer yasayı veto etmezseniz, sayı azaltılma bahanesiyle ilk haftalarda ÖLDÜRÜLECEK!’
Çok ağır ve önemli bir görev değil mi?
Pınar Delen Satıoğlu, ‘Sayın Cumhurbaşkanı, Lütfen Leblebi’nin gözlerine bakın ve yasayı veto edin’ diyerek yalvarıyor.
*- SAYIN ERDOĞAN
Mektup şöyle;
‘Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Lütfen sahiplendiğiniz ve yuva olduğunuz engelli köpek LEBLEBİ’nin gözlerinin içine bakın ve VETO hakkınızı kullanın.
Ben size hayatının ilk 23 yılı kedi ve köpeğe dokunmayıp hatta onlardan kaçarak hayatını sürdürmüş bir vatandaş olarak sesleniyorum;
23 yaşından sonra hayvanların sessiz dünyasına girdim ve 30 yıldır onların sesi olabilmek için çalışıyorum.
İnanın, çocukluğumda bu sevgiyi hissedememenin üzüntüsünü halen yaşıyorum.
Çalışmalarımda en çok çocukların hayvan sevgisini küçük yaşta deneyimlemesi için uğraşıyorum. Bir hayvanın sorumluluğunu alıp büyüyen bir çocuğun farkını gördükçe doğru yolda olduğumuzu en derinden hissediyorum.
*- BAŞLADILAR BİLE
Coğrafyamızda artan şehirleşme yüzünden binlerce engelli kedi ve köpek var.
Sizin evinizde beslediğiniz LEBLEBİ gibi köpekler, eğer yasayı veto etmezseniz, sayı azaltılma bahanesiyle ilk haftalarda ÖLDÜRÜLECEK.
*- ÇÖZÜM BELLİ
30 yıldır gönüllü arkadaşlarımla binlerce can için tüm ülkede çözüm olmaya çalıştık.
Bakımevi açmayan, kısırlaştırma görevini yapmayan, üreticileri denetlemeyen belediyelerin ve il tarım müdürlüklerinin cezasının bu canlara ödetilmesi sizce vicdanlara uygun mu?
*- UMARIM YANILMIŞIMDIR
Meclis, bu konuda sokaktaki saldırıların çözümü için durmadan çalışan bizleri dinlemeden bu yasayı çıkardı.
Biz ülkesini seven, yıllarca sorunların çözümünde her zaman görev almış insanlarız.
Kısırlaştır, aşılat, alındığı yere bırak temelli bir yasa kapsamında köpeklerin kısırlaştırılması ve toplumla uyumlu bir şekilde yaşaması için emek harcayacak yüzbinlerce gönüllü var.
Bu yolu hep birlikte denemeden vazgeçmeyelim.
Susam, Ares, Şaşkın, Çıtçıt, Kurabiye, Portakal ve nice engelli ve engelsiz can adına sizden VETO HAKKINIZI KULLANMANIZI rica ediyorum…’
Ben bu mektuptan hislendim, duygulandım…
Çevremde de böyle insanların varlığını ve çokluğunu biliyorum.
‘Hoşt!’ diyerek köpeklere tekme atanları da biliyorum…
Yasanın büyük ihtimalle veto görmeyeceğini de, hatta yayınlandığında işin işten geçebileceğini de düşünüyorum.
Umarım yanılmışımdır…
*-
Yakın zamanda ‘Hiçbiri olmaz!’ başlıklı bir yazı yazmıştım!
Müjde Ar’ın ‘gösteriş’ için evine aldığı televizyonu ve zamanımızda da gösteriş budalalarının olduğunu bunların ise tablo ve kitaplık önünde özellikle poz vererek kendilerine sözde paye verdirmeye çalıştıklarını anlatmaya gayret etmiştim.
Zamanımızda öyle görgüsüz, bilgisiz, boş insanlar var ya onları anımsatmak için…
Önemli olan ‘doğru yaşamak’ tır.
İşte size en güzel bir örnek.
Bunu da ‘Horlanan, alay edilen’ belli yaşın üzerindekilere örnek olarak anlatmak istiyorum…
Yazan ve bilgilendiren, önem verdiğim okuyucularımdan Güliz Güzeldiyar’dan öğrendim.
Şimdi sözü Güliz Güzeldiyar Hanıma veriyorum:
*- ÜÇÜNCÜ YAŞ
Güliz Güzeldiyar, ‘Hiçbiri Olmaz!’ diye başlayan yazımı sonuna kadar dikkatle okuduktan sonra şöyle diyor:
‘Yine çok güzeldi yazdıklarınız… Teşekkür ediyorum
Ben biliyorsunuz Ege üniversitesi 3. yaş tazelenme ye gittim…
60 yaşına giren erkek bayan herkes gibi…
Kayıtlar Eylül ayında açılıyor; Muhittin Erel kampüsünde…
Bornova’da Ege Üniversitesi hastanesine bitişik!…
Bizlere, tabiki önce sağlık…
Sağlıklı yaşlanma!..
*- BİLİM İNSANI GİBİ…
Ve daha sağlıklı, huzurlu, mutlu yaşama dersleri veriliyor, hocalarımız tarafından;
Gökyüzü… felsefe… sosyoloji… sanat…ve spor!
Yoga, psikoloji…
Psiko, drama…folklor… bendir… koro… vs. gibi dersler veriliyor…
Prof.SEVVAL ŞEVNAZ Hocamızın başkanlığındaki ekip tarafından…
Yönlendiriliyorlar…
Herkes çok mutlu ve sağlıklı yaşam içinde…
Adeta koşarak geliyorlar, arkadaşlarım…
Burada şahsım ve tüm arkadaşlarım adına; Hiçbir ücret almadan bizlere bu dersleri veren profesör ve hocalarımıza gönülden teşekkür ediyorum ve tüm 60 yaşına gelenleri, okulumuza davet ediyorum…
Sevgiyle…’
İzmir’de, Bornova’da böylesine önemli bir etkinlik var!
Acaba kaç kişi biliyor?
Belki başka kentlerimizde, yerleşim birimlerimizde de vardır.
Ama kim kime?
Keşke henüz tanışma şerefine erişmediğim, değerli akademisyenimiz Prof.SEVVAL ŞEVNAZ gibilerin sayıları artsa…
Keşke Prof. Sevval Şevnaz gibi değerlerimizin kıymetini bilebilsek…
YORUMLAR