Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

AH BİR FARK ETSE, NE HIRS NE SAVAŞ KALIR

Bodrum’da her gün gözlerimi kahvelerle birlikte açıyor, paldır küldür en yakın kahveye çöküyorum. Şimdi kahvede oturmuş erken sabah dinginliğinde iki katı geçmeyen binaların arkasındaki Ortakent panosunu inceliyorum. Tam karşımdaki gevrekçinin önünde caddeye inmiş birinin karnı siyah, beş beyaz güvercin gevreklerden dökülen  susamlarla (küncülerle)  besleniyor, arada bir de dükkan sahibinin dışarıya serptiği susamlardan da takviye alıyorlar. Önünde oturduğum cadde bomboş, henüz ne gelen ne giden var. 

Yarım saat kadar kahvede oturdum; çayımı içip, poaçamı yedim ve kafamda dünün muhasebesini yaparak eve dönüşe geçtim. Aklımdan dün dünyada ve ülkemde yaşanan olaylardan kalanlar karmaşık bir filim şeridi gibi geçiyor.

Kah Ukranya Savaşı'nın ahvali, kah Suriye göçmenlerinin hali, kah 6'lı masa toplantılarına ilişkin iktidarın korku ve kıskançlıkları dolu yarumları, en kötüsü de Kavala’ya kesilen ceza var. Her karede de nedense Nebati Bakan görünüp görünüp, kaybolmakta. Ama gözleri artık ölgün bir mum gibi bakıyor. Yani diyeyim, zihnim dünkü yaşanan pisliklerle ha taştı ha taşacak kadar dolu.

Karşıdan ağır ağır gelen iki temizlik görevlisi sanki zihnimdeki bu pislikleri de görüyor gibi, sokakla birlikte benim zihnimi de temizlemeye uğraş verip, başlayan yeni güne temiz bir sayfa açma çabasındalar.  Sağımda eski bir köy evinin belki üç belki dört metre kare küçücük bahçesine ekilmiş bir nar,  bir muşmula, bir yemiş ağacı dipdiri birlikte yaşıyorlar. Belli ki  aralarında ne kavga ne kıskançlık ne de hırs var, hallerine razı yaşam içindeler. Üstelik aralarına bir kaktüs ve bir Meksika Yasemini'ni de almışlar. Biraz ilerde yol kıyısında rayihasını esinti ile  yayan bir akasya ağacı ve kendiyle yarışır gibi ibadullah çiçek dökmüş bir zeytin var. İkisini de selamladım geçtim. Gülüyorlar, sanki bana gülüyorlar gibi. Zihnimi mi okudular ne? Köpek gezdiren, başını yerden kaldırmayan gence inatla selam veriyorum ve insanlığın gittikçe yalnızlaşan haline üzüntü duyuyorum. Ah diyorum içimden ah; insanoğlu ölmeden farketse, bir farketse 70 yıllık ömrün yaşamaya bile yetmediğini göçmeden önce. Ah bir farketse, ne hırs ne savaş kalır diyorum.

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

six − two =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ