DOLAR 32,2779 -0.19%
EURO 34,8064 -0.04%
ALTIN 2.409,080,66
BITCOIN 20728410,25%
İzmir
22°

AÇIK

Prof. İrfan Palalı

Prof. İrfan Palalı

07 Mayıs 2023 Pazar

BİR DENEME

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnternet bulunup da hayatımıza girince, insanlar sosyal medyayı özel medyadan çok sevdi. Siz hiç gazete okurken çukura düşen, araba çarpan birini duydunuz mu? Oysa bu kazalar akıllı telefon bakarken hiç de azımsanmayacak ölçüde vuku bulmakta.

Bugün bu neden ki diye düşünüp, kafa yormaktayım. Kendimce cevabım var; sosyal medya insanın egosunu beslemekte hatta şişirmekte de ondan. Düşünsene, kendi seçtiğiniz, ya da sizi seçen insanlarla yazışıyor, onlardan gelen beğenme ve yorumları alıyorsunuz.  Bu beğenme ve yorumlar hemen hemen hep olumlu oluyor. O da egomuzu besliyor. Kendimden ve yakın çevremden biliyorum. Paylaştığım bir fotoğraf çirkin de olsa yüzlerce beğeni almakta, doğruluğu şüpheli bir öz değiş veya sözde ata sözü göklere çıkarılmakta. ‘Herkesin osuruğu kendine ciğer kavurması kokar’ misali yakınlarla ilgili övünme paylaşımları göklere çıkarılmakta. Örneğin bir torun aktivitesi.

Ayrıca sosyal medyada populizm yapmakta risk sıfır. Asgari ücret 4 bin lira olsun diyen bir öğretmen hanıma, ‘Tamam olsun da, sizin emeklilik maaşınızı ne kadara çıkaralım?’ diye sorunca cevap yazmamıştı. Sevdiğim bir dostum dün ‘Tüm sağlık çalışanlarına, 2 milyon 25’şer bin lira verilsin’ diye yazmış. Bekara karı boşamak kolay örneği gibi . Sanki kendi erk sahibi olsa yapabilecekmiş .

Oysa malzeme ortada; Türkiye’nin gayri safi geliri belli.

İnsanlık yaradılıştan bu yana çoğunlukla okumaktan çok söylenceye bayılır. 

Bizim sitenin bahçesi düşmana gösterilecek kadar güzel olmuş. Yaradılışın tüm renkleri orada dans ediyor. Rüzgarın sürüklediği bahtsız yaprakların hışırtılı sesleri, rüzgarın uğultusu, doğanın senfonisi sanki. Bunların dinlerken ve yürürken bir de Doğu ufkunda pasparlak, gözlerinizi kırpıştıran ışıkları ile güneş çıkmasın mı?! Bana, seyri kaymaklı ekmek kadayıfı gibi doyulmaz geldi. Başlarken dedim ya zordur okumak. O dedi, bu da bunu dedi, öbürü demiş ki, bu böyledir gibi yaşamak daha kolay mı, kolay. Tüm inançları tüm köklü paradigmaları hep ‘o dedi, bu demedi’ ile kurmuşuz, hala da sürdürüyoruz. En büyük inanç kitabımızı bile kendi dilimizde okumak yerine söylencelerle ezberlemekteyiz. Seviyoruz. ‘Kuran’ı’ okumamış, Atatürk’ün ‘Nutuk’ kitabını anlamamış yüzlerce, binlerce din ve Atatürk bezirganını örneklemek hemen şimdi mümkün değil mi?