DOLAR 32,2197 0.14%
EURO 35,0177 0.02%
ALTIN 2.504,780,11
BITCOIN 22376450,46%
İzmir
33°

KAPALI

Tolga Nasuh Aran

Tolga Nasuh Aran

09 Şubat 2023 Perşembe

BİR BAŞKADIR – 3: PERİ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hep soruyorlar. Sizin hiç mi sıkıntınız olmuyor? Siz ne yapıyorsunuz diye. İnsan olan herkesin sorunları oluyor. Olmaması mümkün değil. Ruh sağlığı uzmanlarının da yardıma ihtiyacı mutlaka olur. Onun dışında mesleki etik gereği süpervizyon da almaları gerekiyor. Süpervizyon dediğimiz süreç psikoterapistin kendisini yenileme sürecidir bir anlamda. Zorlandığın vakayı senden daha deneyimli, o alanda süpervizörlük eğitimi almış bir meslektaşınla paylaşman gerekir. Bu süreçte yaşadığın duygular aynı terapi süreci gibi ilerler. Psikoterapinin en temel ilkesi zarar vermemektir. Bunun için süpervizyon alman çok önemlidir. Türkiye’de ne yazık ki süpervizyon konusu zorunlu olmayan bir konudur.

“Tolga Bey iyi görünmüyorsunuz? Yardıma ihtiyacınız mı var?” gibi sorularla karşılaşıyorum. Kabul etmemiz gereken aslında terapist olarak öncelikle bazen bizim yaralı olduğumuz gerçeğidir. Bu kabuğu kırıp bunu kabullenmemiz gerekir.

Yine dizimize dönecek olursak; Etiler’de büyümüş Psikoterapistimiz Peri Sultangazi’de büyümüş Meryem’le henüz güvenli bir bağ kurmamıştır ve kendince anladığı terapistlik çerçevesinde sorgulamalara başlar…

Oysa Meryem’in kendini psikoterapistine açabilmesi için güvenli bir alana ihtiyacı vardır. Bunun olabilmesi için önce onu dinleyecek, anlayacağını hissedecek, onunla aynı dili konuşabilecek bir insan görmesi gerekir. Psikoterapinin içeriği sonraki konudur. Meryem’in yüzleşmesi gereken sorunları olabilir elbette ancak bunun için en doğru zamanın beklenmesi gerekir. Burada Meryem için belirsizlik, bilinmezlik dünyasıdır Psikoterapi. Bir keşif yolculuğudur aslında Meryem’in gittiği terapi. Bunun iyi anlaşılması gerekir. Meryem bu keşif yolculuğuna ne kadar hazırdır? Başta bağlanma kaygısı olmak üzere, içinde doğup büyüdüğü Anadolu kültürü ve zihinsel kapasitesi Meryem’i bir sonraki seansa ne kadar motive edicidir? Meryem’in örneğin bir sonraki seansa gelmemesi sürpriz sayılmamalıdır.

Psikoterapide deneyim kazanan ruh sağlığı profesyonelleri “Umarım gelirsin” gibi klişe bir söz söylemeyiz danışanlarımıza. Peri’nin bu söylemi sanki kendi reddedilmişliğinin bir beklentisi gibidir. Sanki kişisel hayatındaki yetersizlik şeması aktive olmuş; daha önce başkalarınca reddedilmiş, görülmemiş, duyulmamış Peri’nin Meryem’e dönük de bir beklentisini yansıtır. Meryem gelmezse Peri’nin beklediği kehanet gerçekleşecektir. Burada Peri’nin bilişsel çarpıtmasıdır olan biten. Çünkü Sultangazi’de doğup büyümüş Meryem’i anlamaya çalışmış ama anlayamamıştır.

Aslında Peri Meryem’in “hoca” ifadelerinden beri terapiyi bitirmek için elinden geleni yapar. Bu da annesinden model aldığı bu davranış kalıbının yansımasıdır kendi şemasına. Hiç farkında olmadan yaptığı her zorlama, Meryem’i sıkıştıracak iletişim tarzı onu kendisinden uzaklaştırmaya yöneliktir. Elbette her psikoterapist gibi benim de bir dünya görüşüm vardır ve asla terapi odasının içine dünya görüşümü almam. Dünya görüşümüzü bizler terapi odasının dışında bırakır, paltomuz gibi askıya asarız. Peri de ise kesinlikle terapi odasının dışında kalması gereken o dünya görüşü çok belirgindir. “Onlar çoğunluktadır”, “Kendileri akvaryumda balıktır” sözleri bu görüşümü doğrulamaktadır. Bu durumda maalesef Peri gerçekten zorlanıyordur.

Zamir olarak kullandığı aşırı genelleme yaptığı “Onlar kimdir?” Peri için bir türlü kaçamadığı öfke nedenidir. Çünkü Meryem hayatı boyunca ötekileştirip kendinden uzak tuttuğu, yabancılaştırdığı bir imgeyi temsil ediyordur. Şimdi o imge tam karşısında oturmaktadır ve meslek etiği gereği empati duyması gerekmektedir.

İyi bir psikoterapistin içinde yaşadığı kültürü çok iyi bilmesi gerekir. Kültüre duyarlı psikoterapi diye bir kavram vardır ki psikolojide Kültür ve Psikopatoloji diye de alt alan olarak sınıflandırılan bir çalışma alanı mevcuttur. Etnik kimlik, mezhepsel aidiyet vb kültürel ögeler bilmemiz gereken detaylardır. Örneğin Anadolu’da yaşayan bir Alevinin veya bir Çerkez kökenli yurttaşımızın kendine özgü alt kültürel kodları belki de örneğin bir depresyonu daha zor ya da daha kolay atlatmasını sağlamaktadır.

Peri eğitimini Robert Kolej’de ve Birleşik Devletler’de tamamlamış, yazları Erdek’de denizde yüzerek kışları Alpler’de kayak yaparak tatilini geçirmiştir. Avrupa’yı karış karış gezmiş, Boğaz Manzaralı evde oturan toplumsal psikolojik ve siyasal analizler yapan entellektüel bir ailenin kızıdır. Bağcılar, Avcılar, Esenler kültürü onun için çok yabancıdır. Onun için İstanbul; muhtemelen Cihangir, Nişantaşı, Caddebostan, Koşuyolu’dur.

Necla Nazır’ın başrolünü oynadığı Atilla İlhan’ın eserinden uyarlanan Yarın artık bugündür diye bir TRT dizisi aklıma geldi. Tıp Fakültesi'ni bitirerek zorunlu hizmetini yapmak üzere doğunun ücra bir kasabasına giden çiçeği burnunda Dr Zeynep'in hayatın gerçeklerini görmesi ve bunun sonucunda İstanbul'daki aile, eş dost çevresine olan soğumasını konu edinmiştir. Bir yanda geldiği ışıltılı hayat, İstanbul'da bıraktığı sevgilisi, ailesi arkadaşları, diğer yanda Ülkenin kendi halinde yaşayan, yoksunluklarla, doğa şartlarıyla mücadele eden unutulmuş bir kasabası ve halkı. Türlü türlü zorluklar, doğal koşullar, halkın yalnızlığı, çaresizliği ve en önemlisi de cahilliği.

En başlarda Kasaba'ya alışmakta büyük güçlük çeken Doktor Zeynep, zorunlu hizmeti sırasında İstanbul'a ziyaretlerde bulunur ve her gidiş dönüşünden sonra İstanbul'da bıraktığı hayatından biraz daha uzaklaştığını, oradaki hayatının aslında anlamsız ve boş eylemlerden ibaret olduğunu yavaş yavaş kendisi de fark eder. Oysaki ilk atandığı zaman trene binip Yanıkhan’a giderken, bir gün oradan döneceğini ve döndükten sonra ışıltılı hayatına kaldığı yerden devam edeceğini planlamaktadır. Ancak hayatın gerçekleriyle tanışması O'nu artık geri dönme konusunda eskisi kadar istekli olmaktan uzaklaştırır.

Artık Meryem tıpkı Dr Zeynep’in yaşadığı gibi Dr Peri için ciddi bir sınav niteliğindedir. Peri’nin yaşadığı ayrımcılığın farkında olması onun için bir yüktür, öyle ki Peri mesleğini bırakmayı bile düşünecektir. Oysaki asıl sorun Meryem değildir; Peri’nin sahip olduğu şemalardır. Duyguları bastırma ve aşırı sorumluluk şeması olan Peri çocukluktan itibaren kafasına bir şekilde yerleşmiş olan düşüncelerle anne ve babasını modelleyerek hep başkalarıyla arasına duygusal mesafeler koyarak yaşayagelmiştir, bu onun şema kaçınmasıdır.

Şimdi bir yol ayrımındadır Peri ya kaçma/kaçınma davranışı içinde olup Meryem’den uzaklaşacaktır ya da onunla daha derin bir bağ kuracaktır. Psikoterapi değerli hocam Prof Dr Brian Canfield’e göre bireysel bir ilişki değil ikili (dyadic) bir ilişkidir.  Psikoterapi terapi yapanla terapi alanı kendini keşfe götüren içsel yolculuktur. Bu içsel yolculuk ancak ve ancak kurulacak bağla mümkündür.

Yeni yıl geldi. Unutmak istediğimiz bir yılı geride bırakıyoruz. Pandemide ve depremde yitirdiğimiz sevdiklerimiz hep aklımızda. Yeni yıl hep umuttur. Umutla yeni yıla bakacağız. Yeni yılın tüm insanlığa sağlık, barış ve mutluluk getirmesini diliyorum.