DOLAR 32,1749 0.05%
EURO 35,0334 0.02%
ALTIN 2.505,560,14
BITCOIN 22424250,42%
İzmir
33°

KAPALI

Tolga Nasuh Aran

Tolga Nasuh Aran

09 Şubat 2023 Perşembe

DAVRANIŞLARIMIZI ETKİLEYEN KALIPLAR

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Davranış kalıplarımız çocuk yaşta anne, baba ve çevremizle etkileşimlerimiz sonucu ortaya çıkan düşünce ve duygu kalıplarıdır. İnsanlarla iletişim kurabilmek için kişinin karşısındaki kişiyi tanımaya çalışıp sözlerine, davranışlarına dikkat etmesi gerekmektedir.Ne kadar iyi ve güzel davranışlar sergilemeye çalışsak da bazı duygu ve düşüncelerimiz bizi eğitim veya iş hayatında, aile ve sosyal ilişkilerinde başarısız olmamaza sebep olabilir.

Bir davranış tarzına bağlı bulunan başka düşünce kalıpları da bulunabilir. Kişi belirsizliklerle dolu dünyada davranış tarzları sayesinde kendini düzenler ve güvenli hisseder. Kişi bu sebeple kendisine benzer kişilerle beraber olmak ister. Ortak değerler ve kültürel özellikler sosyal hayatta kişinin daha az sorun yaşamasını sağlar. Sağlıklı insanlarda olması gereken temel davranışlar kadar detayları içeren davranış tarzları da vardır. Bununla beraber öyle davranış tarzları vardır ki kişinin rahat hareket etmesini sağlayacak yerde onun daha fazla problemler yaşamasına yol açar. Bu davranışlar kişinin hem çevresiyle iletişimini olumsuz şekilde etkilemekte hem de depresyona girme ihtimalini artırmaktadır.

Her insan bir konuda iletişim içinde olduğu kişilerden farklı bakış açısına sahip olabilir. Kişilerin annelik, babalık, misafirperverlik, ev hanımlığı, sevgi ifadesi gibi pek çok konuda farklı düşünce kalıpları vardır. Bunu kültürel farklılıkların farkında olabilen ve bunu davranışlarına yansıtabilen kişi ne kendisini başkasına boyun eğmek zorunda hissedip duygu düşünce ve davranışları onaylanmayınca rahatsızlık duyacak, ne de başkaları temel doğrulara zıt düşmemek kaydı ile detaylarda farklı duygu düşünce ve davranışlar sergilediğinde uyum sorunu yaşayacaktır. Bu farklılıklar kişilerin hem iç dünyalarını hem de davranışlarını geliştiren zenginliklerdir.

Sorunlara yol açan başlıca davranışlar mükemmelliyetçilik, haklılık ve görkemlilik, onay arayışı, kaygı, aşırı fedakarlık ve hayır diyememe davranışlarıdır. Mükemmelliyetçilik davranış kalıbında Kişinin hep mükemmel olma ve karşısındakinden de mükemmellik beklemesi. En iyi olanı yapma düşüncesi, aşırı rekabet duygusu aşırı çalışma ve yüklenme gibi sonuçlar kadar aynı şekilde hırslı olmayan veya işleri kendi düşünce kalıplarına uygun şekilde yapmayan kişilerle sorunlar yaşanmasına sebep olabilir. Haklılık ve görkemlilik davranışı kalıbında bazı insanlar sürekli kendilerinin haklı olduğu gibi bir düşünce içindedirler. Her insan doğruyu ve güzeli arama çabasında olduğu sürece haklı olduğunu düşünebilir. Bununla beraber kişi hata yapabileceğini kabul ettiği sürece gelişebilir. Ayrıca aynı meseleye farklı açıdan bakmak gerektiğini bilen insanlar sürekli haklı olduklarını düşünmez ve ima etmezler. Kişinin sürekli kendisini haklı görüp bunu ifade etmesi, çevresiyle sorunlar yaşamasına, bu da ruhsal dengesinin bozulmasına da sebep olur. Bazı insanlarda ise haklı görme davranışının tam tersine onay arayışı içersine girmesi hayatını olumsuz etkilemektedir. Her insanın iletişim içinde olduğu veya kendisi için önemli kişilerden onay almaya ihtiyacı vardır. Kişi büyük ölçüde geri bildirimler ile kendisini denetler. Söylediğinin anlaşılıp anlaşılmaması çok önemlidir. Bununla beraber insanlar arasında düşünce, görüş ve anlayışların farklılığı kaçınılmaz olup kişi her yaptığı iş için onay arayışı içinde olursa kararsızlık içinde bocalar. Kişi yaptığının doğruluğundan belli bir derecede emin olması da gerekir. Bazı kişileri ise devamlı endişe, her şeyin en kötüsünün başına geleceği korkusu etkilemektedir. Her an kötü bir şeyle karşılaşacağı düşüncesi kişinin sürekli korku içinde olmasına neden olur. Bu sebeple riskli işlere girmekten kaçınır. Hiç risk almamak kendisinin de, ailesinin de sürekli monoton bir hayat yaşamasına sebep olabilir. Hayatta belli bir derecede risk almak gerektiğinden bu durum tam tersine başarısızlığa sürükleyebilir. Kişi normal hayatını yaşayamaz. Kaygı fazlalığı, çarpıntı, uyuşma, terleme gibi bedensel yakınmalara, depresyon ve anksiyete bozukluğuna yol açabilir. Bazı kişiler ise aşırı fedakarlık yapmaları gerektiği gibi bir düşünce içindedirler. Herkes için sürekli fedakarlık yaparlar. Kendileri de aynı şekilde başkalarından fedakarlık bekler, kendi yaptıkları fedakarlık gibi fedakarlık göremeyince de başkalarına öfke duyarlar. Bu, düşmanlığa dönüşebilir. Aşırı fedakarlık şemasına sahip kişiler sonuçta tamamen fedakarlıktan kaçacak şekilde bencilleşebilir ya da insanlardan uzaklaşma eğiliminde olabilirler. Bazı kişiler ise aşırı fedakarlık yapmaları gerektiği gibi bir düşünce içindedirler. Herkes için sürekli fedakarlık yaparlar. Kendileri de aynı şekilde başkalarından fedakarlık bekler, kendi yaptıkları fedakarlık gibi fedakarlık göremeyince de başkalarına öfke duyarlar. Bu, düşmanlığa dönüşebilir. Aşırı fedakarlık şemasına sahip kişiler sonuçta tamamen fedakarlıktan kaçacak şekilde bencilleşebilir ya da insanlardan uzaklaşma eğiliminde olabilirler.

Sevgili okuyucularım, unutmayın ki farklılıklar yaşamımızın tadıdır, tuzudur. Acılarımızı ızdıraba dönüştürmeyelim.

Pandemi günlerinde evlerimizde kısıtlıyız. Bu kısıtlılık yurdum insanının bir kısmını daha fazla kaygılı yaparken diğer bir kısmını daha yaratıcı da yapabiliyor. Ev işleriyle, ev işi tamirat işleriyle, mutfak işleriyle daha fazla ilgilenebiliyoruz. Dijital dünyanın yardımıyla ekmek yapmayı, yemek yapmayı, tamir yapmayı öğrenebiliyoruz. Bazılarımız da müthiş film ve dizi izleyicisi olabiliyor. Bunun için çeşitli dijital platformlar satın alınabiliyor. Benim de beğendiğim popüler dizimiz Bir Başkadır ’da psikolojik analize bu hafta da devam ediyorum.

Başrollerini Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Ertyiğit, Defne Kayalar, Settar Tanrıöğen, Tülin Özen, Alican Yücesoy, Bilge Önal gibi Türk Sinema ve Dizi Dünyasının tanınmış ve başarılı oyuncularının oynadığı bu sosyal konulu dizi filminin yönetmeni Berkun Oya ile Ali Farkhonde.

Filmin ana karakteri Meryem. Ürkek, içekapanık, utangaç olduğu kadar da zeki biridir. Yaşamı çelişkilerle doludur; yengesi Ruhiye’ye hem kızgındır hem de ona acır ve sürekli onu korur. Ağabeyi Yasin’e hem kızgındır hem de onu korur.  Yasin onun için bir bağlanma figürüdür. Birçok şey için ona söylemediği kırgınlık ve öfkenin aynı zamanda yaşandığı bir bağlanma biçimidir. Haftada bir temizliğe gittiği ve Televizyonda hayal ettiği rezidans erkeklerini temsil eden Sinan’a platonik bir aşkla bağlıdır.

Varoşları anlatan dizilerde beğendiği delikanlıları değil de bağlanma sorunu olan Sinan’ı beğenmesi bence çok anlamlıdır; sanki Sinan kendisi gibidir. Üstelik onu diğer kadınlardan kıskanır. Yemeğini hazırladığı, iç çamaşırını yıkadığı Sinan onun bir kere bile hatırını sormamıştır. Diğer kadınlara gösterdiği ilginin çok azını bile göstermemiştir ona.

Konversiyon (bayılmalar şeklinde görülür) nedeniyle yardım alması gerektiği Hocası tarafından onaylanınca Psikiyatri Uzmanı Peri ile yolları kesişir. Psikoterapi Meryem için hiç bilmediği, kendini anlatması sebebiyle bir yanıyla keyifli diğer yandan endişe verici bir süreçtir. Kendisinin seçmediği bu yaşamda sorumlulukları olan Meryem başta ağabeyi Yasin’in çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak kendi ihtiyaçlarından daha önemli ve önceliklidir. Bu yüzden seansın ne kadar süreceğini, 24 no’lu otobüsün oradan geçip geçmediğini sorar. O kadar endişelidir ki bu soruları sorarak deneyimsiz olduğu terapiye karşı kaçınma davranışı bir nevi nefes alışıdır. Yaşadığı konversif bayılmalar hep bağlanma kaygısı tetiklendiği zamanlarda ona evliliği çağrıştırdığı durumlarda her nedense meydana gelmektedir. Psikoterapi Meryem’in bağlanma kaygısını tetiklemiştir bir kere. Bu durum ancak Psikoterapist Peri ile aralarında kuracakları güvenli bağlanmayla sona erecektir.

Seans sırasında Meryem’in renkli ve temastan kaçınan gözlerinden anlaşılan eziklik duygusu, utangaçlık, direnç hali ise yakınlık, bağ kurmak gibi açılardan deneyimlemediği bir yaşamın yansımasıdır. Meryem tabii ki karmaşık duygular içinde hoş bir duygu içindedir çünkü yaşamında belki de ilk defa ne hissettiği aklından ne geçtiği sorulmaktadır.

Filmin kahramanlarının hemen hepsi sevilmeyi, güven içinde olmayı, değer verilmeyi istemiş olsalar da hepsinin terk edilme şeması vardır. Kimisi bu şemasını teslim etmiş şemasını yaşamış, kimisi şemasından kaçınarak şemasıyla yüzleşmekten kaçınmış, şemayı yaşamamak için aşırı çaba sarf etmiş kimisi de şemadan beklenenin tam tersi şemadan beklenenin tam tersini yani şemayı yaşamamak için aşırı mücadele edici, aşırı telafi edicidir.

Sinan bir türlü bağlanamayan Issız Adam filmindeki Alper’dir.