Günler aldı başını gidiyor…
Sevdiklerimiz, saydıklarımız da…
Bugün okuyucu mektuplarından söz etmek istiyorum, nadide isimlerden…
Örneğin Salim Sait bakın ‘Olur mu, oluyor işte!’ başlıklı yazıma şu yorumu yapmış;
‘Değerli paylaşımınız için teşekkürler.
Güzel tespitlerin yapıldığı, haklı beklentilerin sayıldığı, akıllıca soruların olduğu, görüntülerle dikkatlerin çekildiği, sorunlarımızla ilgili başlıklarının altını doldurmaya, kimler nasıl kafa yoracak?
Kimler nasıl çözüm ürütmeye hazırlatacak?.
Bir zamanlar yazmıştım, önemli bir noktaya da dikkat çekiyor bu okuyucum:
‘Musul ve Kerkük’ün statüsünü belirleyen 1926 Ankara Antlaşması Türkiye’ye askeri müdahale hakkı veriyor. Yani Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul’daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.’ Diyor…
Dediği doğru…
Belki de bizimkiler ‘dış kulvarda cepheyi büyütmemek için’ şimdilik başka önemli konuların üzerinde duruyorlar…
*- HEYKELİNİN DİKİLMESİ LAZIM
‘Büyüklerimiz daha iyi bilir!’ diyerek başka okuyucularımın mektuplarına yer vereyim:
Şövalye unvanlı, Arkeolog T. Oğuz Alpözen’in yıllarca müdürlüğünü yaptığı, ‘Bodrum Kalesi’nde olup bitenleri’ yazmaya çalışırken, hassasiyetle üzerinde duranlar olduğunu fark ettim…
Ama ben bu konudan çok seçici davrandığım bir iki arkadaşımın, dostumun söylediklerini ‘Doğru yolda olduğumuzun kanıtı’ olarak paylaşıyorum.
Anthony Willy Buttigieg’in yorumu şöyle:
‘Oğuz Bey, Bodrum kalesi ve müzesiyle Türkiye'yi tüm dünyaya tanıttı. Kendisinin Bodrum'da heykeli dikilmesi lazım.
Onun adı tarihe yazıldı ve hiçbir zaman unutulmayacak.
Kendisine minnettarız.
Maalesef meyve veren ağaç taşlanır.’
*- YOL GÖSTEREN BİR REHBER
Ahmet Cengiz Öktem bence bazı karanlık kişilere çok güzel bir yanıt vermiş yorum yaparak,
‘Sayın Müdürüm, Değerli İnsan!
Yaptıklarınızın kıymeti hiç bir zaman silinmez silinemez.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Yapılan işin ve yapan değerli kişinin kıymetini anlatan yüzlerce anlamlı güzel söz var değerli müdürüm.
Sizi her zaman saygı ve sevgiyle anacağız.
Öğrenciliğimde bana gösterdiğiniz yol ve yaptığınız rehberlik her değerin üstündedir.
Sizi her zaman Saygı ve sevgiyle anıyorum.
Kendinize çok iyi vakit ayırın.
Tekrar saygılarımı sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.’
*- NESİLLERİ TEHLİKEDE!
Salih Gezer kısa ve öz olarak şöyle diyor:
‘Oğuz Bey çok değerli bir Arkeologdur.
Arkeoloji camiası ona hak ettiği değeri göstermedi.
Davasında yalnız kalmış, nesli tehlikede olan bir kelayaynak kuşudur o. Oğuz beyin yanındayız rehberimizdir…’
Bence çok ince ve sık rastladığımız bir Türkiye gerçeğine vurgu yapmış Salih Gezer beyefendi…’
*- EFSANE MÜDÜR
Arsal Tüzüner, ‘Oğuz Bey i ve kurduğu takımdaki arkadaşlarını çok iyi tanıyorum.
Gerçekten muhteşem bir müze ortaya çıkardı.
Maalesef çok daha iyi işler yapabilecekken işten ayrılmasına sebep oldular.
Tavus Kuşları ile dolu herkesin takdirle gezdiği bir MÜZEYDİ.
Meyva veren ağaç taşlanır amma, ağacında bir taş yeme sınırı vardır.
Dostum Oğuz ve Éşi cok sağlıklı ve mutlu yaşayın inşallah…’
Yerimi doldurduğum için ancak bir yorumu daha sizlerle paylaşabilirim:
Hüseyin Dinçer şunları yazmış:
‘Yaşayan bir müze oluşturdu.
Bizler ondan çok şeyler öğrendik ve çalıştığımız yerlerde uyguladık gerçekten o bir efsane müdür saygılar…’
Bir insan ancak bu kadar sevilebilir.
Daha birçok yorum ve bilgi paylaşımı var…
Bir ara onları da paylaşacağım…
Özellikle Bodrumlu Mustafa Ali Çotura ile İngilizce Öğretmeni Şeniz Ayçiçek’in yorum ve paylaştıkları bilgileri hepimizin bilmesi gerekiyor.
Değerlerimize mutlaka sahip çıkmalıyız…
Yalnız kalmadıklarını görmek insanı mutlu ediyor…
News
