DEMOKRAT GÜNDEM-HABER MERKEZİ-EMİN ŞANLI-Deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, haksız ve iktidar olanaklarının sonuna kadar kullanıldığı bir seçim ortamı yaşandığına vurgu yaparak, 6.7 milyon fazla seçmen iddiası hakkında acil bir açıklama yapılması gerektiğini söyledi.
CHP’li siyasetçi Alaattin Yüksel, “6.7 milyon fazladan yazılmış seçmen iddiası aydınlatılmadı. Bu sorun çözülemezse demokratik bir seçimden asla söz edilemez. Asla insanlar bu konuda rahat olmaz. Ben seçim sonuçlarının bu şekilde olduğuna inanmıyorum. Birçok insan da inanmıyor. Kaldı ki komplo teorilerine inanan bir insan değilimdir. Tarafsız insanların tespit ettiği ama çözemediği sorun olarak ortada duruyor, 6.7 milyon seçmen iddiası bir an önce netliğe kavuşturulmalı” dedi.
Erzincan Milletvekili seçilen Mustafa Sarıgül’ün sosyal medyadan yaptığı, ‘Siz kaybetmediniz, biz size kazandıramadık’ sözlerinin doğru olduğunu vurgulayan CHP’li deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, seçim sonuçlarının İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ifade ettiği gibi ‘milli irade’ olmadığını söyledi.
Yüksel, “Kemal Bey olağanüstü bir çaba harcadı gerçekten. İnsan üstü bir çabaydı. İnsan buna üzülüyor tabi. Seçimin son birkaç gününde Kemal Bey’in mesajlarını BTK üzerinden bile engellediler. Kimse buna milli irade diyemez, dememeli. Meral Hanım çıktı, seçim sonuçları için ‘Milli iradeye saygılıyız’ dedi. Ben saygılı değilim. Bu milli irade değil” ifadelerini kullandı.
Cumhur İttifakı tarafından yürütülen seçim kampanyasının iktidarın tüm olanakları kullanılarak yapıldığını kaydeden CHP İzmir İl eski Başkanı ve İzmir eski Milletvekili Alaattin Yüksel, “Çok orantısız bir seçim kampanyası vardı. İktidar devletin tüm olanaklarını kullandı. AKP iktidarı döneminde düzen tamamen değişti. Sistemi, düzeni tamamen değiştirip yozlaştırdılar. Ters yüz ettiler.
Geçmişte biliyorsunuz bir seçime gidilirken 3 bakan istifa ederdi. İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanı. Şimdi istifa etmeyi bırakın, tüm bakanlar görevde. 14 Mayıs seçiminde bakanlar milletvekili adayıydılar, ama bakan olarak çalıştılar o süreçte. Akıl almaz bir şey.
Meclis üyesini aday olduğunda istifa ettiriyorsun. Ama burada bir özellikle taraf olarak seçimlere katılan, milletvekili adayı olan ama bakanlık olanaklarını da sonuna kadar kullanarak seçime giren bir milletvekili adayından bahsediyoruz. Devletin bütçesi, araç gereçlerini kullandılar. Bakan olarak açılışlar yapıyorsun, bölgelerde dolaşırken orda bir takım vaatlerde bulundular. Dolayısıyla son derece haksız rekabet ortamında bir seçim atmosferi yaşandı” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanlığı’nın karanlık bir ortam yarattığını da savunan deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, “İçişleri Bakanı her iki seçimde de bir karanlık ortam yarattı. İçişleri Bakanının ne haltlar ettiğini bilemiyoruz. Gizemli bir şekilde, devletin polisi, jandarmasını devreye sokarak, sandıktan sonuçları toplatma dahil birçok şey yapıldı. Bunun anlamı nedir? Bunu Türkiye’nin çözmesi gerekiyor. Bununla bağlantılı başka şeyler de var” dedi.
CHP İzmir eski Milletvekili deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, 6.7 milyon fazla seçmen bulunduğuna dair iddiaların tersinin ispat edilmediğini ve hiçbir açıklama yapılmadığını da söyledi.
Alaattin Yüksel, duruma dair tespit ve çağrısını şu şekilde yaptı:
“Murat Yetkin’in de yazdığı 6.7 milyon fazla seçmen sayısı sorunu var. Bu 6.7 milyon fazladan yazılmış seçmen sorunu çözülemezse demokratik bir seçimden asla söz edilemez. Asla insanlar bu konuda rahat olmaz. Ben seçim sonuçlarının bu şekilde olduğuna inanmıyorum. Birçok insan da inanmıyor. Kaldı ki komplo teorilerine inanan bir insan değilimdir. Tarafsız insanların tespit ettiği ama çözemediği sorun olarak ortada duruyor, 6.7 milyon seçmen iddiası bir an önce netliğe kavuşturulmalı.
2018 yılından bu tarafa ölümlerin seçmen listesinden düşülmediği şeklinde bir iddia var. İddialardan bir tanesi bu. Bunlarla ilgili bir örnek, Gökhan Kafalı, (Can Radyo’dan) ablası 2018 yılında ölmüş ama her seçimde her oy kullanmada düzenli olarak seçmen kartı geliyor. Bu son seçim hariç hepsinde yerine oy kullanılmış. Gökhan önlemler alıyor o şekilde kullanılmıyor en son seçimde. Bir süredir uygulanan bir yöntem demek ki. Bu seçim çok önemliydi. Kamuoyu araştırmalarında yüzde 41’lerde görünüyordu sayın Erdoğan. Birden bire yüzde 52 oldu sonuç.
Yüzde kaç artış demek bu? Neredeyse yüzde 20’ye artış var oy oranında, kendi aldığı oy oranında. Ama 6.7 milyon fazla seçmen sayısı toplam seçmenin yüzde 10’u eder. Burada da yüzde 10’luk bir şaibe var ortada.”
CHP İzmir eski Milletvekili Siyasetçi Alaattin Yüksel, planlı-organize bir suç örgütünün çalıştığı iddiasında da bulunarak, açıklamalarını, “Suriyelilerden başlayarak Afganistanlılardan, Rus oligarklarından 1 milyon 650 bin rakamını okudum mesela. Bunun ne kadar bir seçmen olduğunu bilemiyoruz. Böyle adil ve demokratik seçim olabilir mi? Bu seçim falan değil. Bu bir şekilde planlanmış suç örgütü çalışıyor burada. Planlı, programlı şekilde bir suç örgütü çalışıyor. 1 milyon 650 bin farkla bile alabiliyorsun zaten” şeklinde sürdürdü.
Alaattin Yüksel, seçim sonuçlarında şaibe iddiasının bir diğer nedenini de Doğu ve Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki birçok noktada sandık denetiminde bulunulmasına izin verilmemesi, toplu oy kullanımı olduğunu söyledi.
Deneyimli CHP’li siyasetçi Alaattin Yüksel, “Üçüncü bir neden de; ülkenin bazı bölgelerinde muhalefet hiçbir şekilde sandık başına giremedi. Sandık denetiminde bulunamadı. Örneğin bir önceki seçimde Mehmet Ali Çelebi Urfa’ya gitti 200 kişiyle. Urfa’ya giremeden döndü. Patnos’ta neler oluyor bilemiyoruz. Birçok kentte, Doğu Karadeniz’de de İç Anadolu’da kırsalda neler oldu? Urfa’da bir sandıkta İstanbul Milletvekilimiz Ali Şeker darp edildi. Kadınlar oy kullanmıyor. Nüfus cüzdanları geliyor, toplu oy kullanılıyor. Müdahale ettiği için de dayak yedi. Kaleşnikof ile oy kullanmaya gelen seçmen fotoğrafları gördük. Ülkenin bir bölümü de böyle. Demokratik bir seçimden bahsedilemez.
Partisinin yaptığı yanlışlara da değinen Alaattin Yüksel, şunları söyledi:
“Tüm muhalefet, stk’lar, üniversiteler, aydınlar bu sorunu çözmeli. Dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinden başlayan bir süreç var. İktidar partisi Anayasaya aykırı yasalar çıkarmaktan tutun da tebliğler, kararnameler yayınlayarak ortam hazırladı. Biz de Anayasa’ya aykırı ama evet dedik maalesef. Bu çok büyük bir yanlıştı.
Önceki seçimde 2.5 milyon mühürsüz oy kabul edildi . Ve biz bunu kabullendik. Bu seçime girerken bir yıl önce değiştirmeniz gerekiyor seçim yasasını. Seçim Yasası seçim takvimini başlattıklarında eskisi vardı. Böyle bir şey olmaz yani.
Maç başladıktan sonra kuralları değiştiriyor iktidar. Muhalefet buna güçlü bir tepki gösteremiyor. Erdoğan’ın 3. Kez aday olamaması gerekiyordu. Muhalefet neredeyse kamuoyu baskısıyla dillendirdi. Bunlar ne gelişmiş ne demokratik ülkelerde kabullenilebilir şeyler değil. Aman tuzağa düşmeyelim, sokağa çıkmayalım anlayışının değiştirilmesi gerekiyor.”
“Genel başkanlar düzeyinde siyaset yaparsanız işin varacağı yer burası. Siyaseti önce örgütlerde, sendikalarda, stk’lara sonra seçmene yaymanız gerekiyor. Rıza Türmen, ‘Seçmeni siyasetin öznesi haline getirmek gerekiyor’ der. Doğrudur” diyen Alaattin Yüksel, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü çabasına herkesin saygı duyması gerektiğinin de altını çizdi.
Deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, siyasetin son yıllarda genel başkanlar düzeyinde yapılması ile ilgili sistemde sorun olduğuna da dikkat çekerek, örgütlere inilmesi gerektiğini söyledi.
Yüksel, sandık bazlı örgütlenme modelinin önemini vurgulayarak, önerilerini şöyle sıraladı: “Herkes elinden geleni yapmaya çalıştı. Partide sistemde sorun var. Siyaseti son yıllarda genel başkanlar düzeyinde yapılmaya başlandı. Bu sistemde bir sorun var. Örgütlere inilmeli. 2022 ve 2004 seçimlerinde uygulamaya bakalım. Benim il başkanlığım dönemimde uyguladığımız sandık bazlı örgütlenme modelimiz vardı. Daha sonradan adı öbek çalışması oldu. Bu mesela çok önemli bir çalışmaydı.
Sandık bazlı sistemde hiçbir seçmeni atlamazsın. Bunlara tek tek gerekirse ulaşırsınız. İlişki iletişim kurarsınız, seçim gecesi kimin size oy verip vermediğini aşağı yukarı hatta yüzde 100 bilirsiniz. Bu çalışmanın yeterince olduğunu düşünmüyorum. İzmir’de de Türkiye genelinde de.
İzmir’de o dönemde hem o sistemde çok başarılı olduk hem de şunu yapmıştım aday olurken; il başkanı olduğum sürede, yönetim kurulu üyeleri hiçbir şekilde herhangi bir yere aday olup istifa etmeyecek, diye bir kural koymuştuk. Bu kurala iki dönemlik il başkanlığım süresinde sıkı sıkıya uyduk. Bir kişi bile istifa etmedi, böylelikle çalışmalarımızda kesinti olmadı.
Yani son güne kadar bekleyeyim, o koltuğun gücünü kullanayım, böyle bir şey yok. Parti bunu düzeltmeli. Seçime bir ay iki ay kala oluşan yönetim kurulları olmaz. Yepyeni bir yönetim geliyor, eski yönetimin sandık bazlı çalışmaları var, yeni yönetime vermiyor. Bu kadar ciddi şeyler oluyor. Bunu partinin çözmesi gerekiyor. Bir yıl önceden istifa etmeyenler aday olamaz, seçime katılamaz şeklinde bir karar alınmalı ve parti tüzüğüne konmalı.”
CHP’li deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesi ve mecliste çoğunluğu almasının önümüzdeki yerel seçimlere etkisini de değerlendirdi.
Alaattin Yüksel, yerel seçimlerde yerel yöneticilerin devreye girdiğine dikkat çekerek, şu tespit ve değerlendirmeleri yaptı:
“Bu seçimin bizim için en önemli tarafı, bu yerel yönetimler seçim sonuçlarını etkilemede çok önemli. Yerel yönetimlere kim hakimse seçimi o kazanır. Bu seçimi aslında kazandık. Bunun da çok büyük bir etkisi var. Bu seçim sonuçlarında da 11 büyükşehir sayımız artıyor. Tam hesaplanmadı ama 17-18’e çıkıyor. Birçok büyük ilde öne geçtik. Yüzde 48 oy bu kadar şaibe ve haksız rekabet ortamına rağmen küçümsenecek oy değil.
Yerel seçimlerde genel başkanlar düzeyinde değil yerel aktörlere geçiyor iş. Yerel aktörler bütün çabasıyla yapılacak seçim yolsuzlukları, sandık yolsuzluklarını çok daha etkili önleyebilir. Yerel yönetimi bir kere kazandınız mı, standart bir başkan asla bir daha kaybetmez. Yerel seçimlerde daha güçlü çıkacağız.”
İzmir’in yerel yönetimlerinin önümüzdeki yerel seçimde AK Parti’ye geçme ihtimali üzerinde de konuşan Alaattin Yüksel, bunun mümkün olmadığını söyledi.
Deneyimli siyasetçi Alaattin Yüksel, şunları söyledi:
“Kapalı bir toplantıda, önemli bir kurumda, konuşuluyordu bu, şunu söyledim; bu senelerdir İzmir’e bu söylenir, İzmir hakkını alamıyor, iktidar partisine oy vermediği için. Doğrudur bu.
2011 yılından itibaren 81 ilin ödediği vergileri ve kamu bütçelerinden aldığı payları her sene paylaşıyordum. İzmir’de Rahmetli Piriştina’nın iktidar olduğu dönemde yüzde 6 idi İzmir’in kamu bütçesinden aldığı pay. Daha sonra bu 2.5’lara kadar düştü. 2003’te yüzde 6. Ama şu var, sadece bu değil. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kendi bütçesiyle yaptığı birçok projeyi de engelliyorlar. 9 proje yapmış İBB, o zaman milletvekiliyim. Ankara’nın 7 projesi giriyor, bir günde imzalanıyor. 480 gün İzmir’in projeleri bekletiliyor. Örneğin Tunç Başkan elektrik fabrikasının ihalesini kazandı ama kazandığı halde vermediler.
İzmir’in önemli bir kurumunda bunu söyledim. İzmirliler de bunu kabul etmiyor. Bu seçimde CHP ve ittifaka verilen oy oranı yüzde 67’ye çıktı. İzmir AKP iktidarını yine reddetti yani. Nasılsa İzmirli iktidarın yanına gitmiyor, bari kendimizi iktidara taşıyalım.”
GÜNDEM
28 gün önceDÜNYA
02 Ekim 2023GÜNDEM
02 Ekim 2023EKONOMİ
02 Ekim 2023EKONOMİ
02 Ekim 2023EGE
02 Ekim 2023GÜNDEM
02 Ekim 2023