Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Müjdat Çalış
Müjdat Çalış

Tilkinin düşü: Çocuklukta metafiziğin masalsı ayak sesleri

(Zehirli bir fabl eleştirisi)

Çocuklara hayatı öğretmenin en kolay yolu: konuşan hayvanlardır. Gerçeği açıklamak zordur; oysa masal anlatmak kolaydır. Bir tilki konuşur, bir karga ders verir, bir karınca toplum düzeninin bekçisi olur. Böylece çocuk, daha dünyayı tanımadan, dünyanın “konuşmayan” hâlinden sıkılır. Çünkü gerçek sessizdir; fabl gürültülü. Gerçek çetrefillidir; fabl üç cümlede biter. Gerçek karmaşık ilişkiler yumağıdır; fabl basit bir ahlak fişi. İşte metafiziğin temeli: basit çözümlerle açıklanan, yalınlaştırılmış bir evren.

Fabl, çocuğun zihnine bir virüs gibi girer. Bu virüsün adı “anlam saplantısıdır.” Artık her şeyin bir anlamı olmalıdır. Tilki kurnazdır çünkü hayat labirenttir. Karga kibirlidir çünkü düşenin hâlinden sadece göktekiler anlar. Oysa bazen karga sadece kargadır, tilki yalnızca ormandaki bir memelidir. Ama çocuğun zihninde bütün varlıklar alegorik birer bayrak taşır. Gerçek, simgenin kölesi olur.

 Tavşan ile Sistem

Bir gün Tavşan, kaplumbağayla yarışmak yerine bir şirket kurdu.

“Artık hızlı olmak yetmiyor,” dedi, “sermaye lazım.”

Kaplumbağa hâlâ yürüyordu ama yarış çoktan özelleştirilmişti.

Tilki CEO oldu, Karınca insan kaynaklarına geçti.

Ağustos Böceği başvurdu ama “deneyimsiz” bulundu.

Sonunda Tavşan şirketi sattı, orman betona döndü.

Ve anlatıcı şöyle dedi:

“İbret alınmadıysa özelleştiririz.”

Fablın en büyük marifeti, adaleti ilahi bir kurguyla açıklamasıdır. Ne zaman kötülük yapsan, son perdede bir ceza hazırdır. Yani, dikkatli ol evlat; gökyüzünde görünmez bir mahkeme vardır. Bu adalet sistemi asla sorgulanmaz: Tembellik kötü, çalışkanlık iyi. Zenginlik değil, akıllılık değerli. Herkes yerini bilsin. Karınca çalışsın, Ağustos Böceği şarkı söyleyip donsun. Ne de olsa kimin neyi hak ettiğini en iyi fabl bilir. Çocuk buradan şunu öğrenir: dünya ahlak üzerine kurulmuş bir piyestir. Kimsenin sınıfsal konumu yoktur, sadece karakter kusurları vardır.

Üstelik fabl, iktidarın kusursuz pedagojik aracıdır. Kurdu düşman, köpeği sadık, tavşanı ürkek, horozu erk sahibi yapar. Vahşi olanla savaşılmaz; hileyle baş edilir. Güçsüzsen dua et, belki bir aslan seni fark eder. Çünkü fabl, çocuğa güç değil, uyum öğretir. Kaderi değilse bile alışkanlıkları kutsar. Yarın biri ona “böyle gelmiş, böyle gider” dediğinde, içindeki tilki çoktan ikna etmiştir.

Aslan ve Algoritma

Ormanda seçim yapılacaktı.

Aslan kükredi: “Demokrasi!”

Tilki anket hazırladı, Karga sosyal medya kampanyasını yönetti.

Karınca oy veremedi çünkü fazla çalışmaktan sandığı kaçırdı.

Ağustos Böceği şarkı yaptı ama telif ödenmedi.

Seçimi Aslan kazandı.

Kimse şaşırmadı; çünkü oylar algoritma tarafından çoktan sayılmıştı.

Ve anlatıcı fısıldadı:

“Masal burada bitti. Ama sistem kaldı.”

Sonra o çocuk büyür. Düşünen bir insan değil, anlam peşinde koşan bir mecaz avcısı olur. Her olayın ardında görünmez bir el, her başarının ardında evrensel bir haklılık arar. Oysa dünya öyle işlemez: Bazen iyiler kaybeder, kötüler kazanır. Bazen hiçbir şeyin anlamı yoktur. Ama ona bunu kimse söylememiştir; çünkü o yıllar boyunca ağzında kibirle kahkaha atan bir karganın sesini dinlemiştir.

Fabl, konuşan hayvanlar aracılığıyla çocuğa düşünmeyi değil, kabullenmeyi öğretir. Bazen en tehlikeli masallar en sevimli dillerle anlatılır. Tilkinin düşü belki de bir halkla ilişkiler çalışmasıdır: Gerçeği unuttur, masalla avut. Ve çocuk gözlerini kapatıp sorar:

“Tilkiler gerçekten konuşmaz mı?”

Hayır. Ama bazen çok güzel yalan söylerler.

Karınca ve Psikolog

Karınca tükendi.

Psikolog Bay Baykuş’un yanına gitti.

“Çok çalışıyorum, ama neden mutlu değilim?” dedi.

Baykuş gözlüklerini sildi:

“Çünkü içindeki karınca, dışındaki sisteme ayak uyduramıyor.”

Karınca şaşırdı:

“Yani suç bende değil mi?”

Baykuş gülümsedi:

“Elbette sende. Ama bunu sistem adına söylüyorum.”

Karınca terapiye başladı.

Çalışmaya da devam etti.

Ve anlatıcı şöyle dedi:

“İbret alınmazsa reçete yazarız.”

Müjdat Çalış

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

seven − 2 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ